Modern Çağda Hareket Fıkhımız
Tatvan Özgür-Der şubesinin bu haftaki konuğu Erdal EKER’di.
Modern çağda hareket fıkhımız konusunu gündeme taşıyan Eker özetle aşağıdaki konulara değindi:
"İslam ümmetinin edilgen duruma düşmesi aynı zamanda toplumsal dinamizmini kaybetmesi anlamına da geldi.
Toplumsal yapı müminden vatandaşa dönüşünce merkeze alınan kavramlar seküler dünyanın hakim bilincinden maruf millet, birey, vatan-vatandaş v.s kavramlar oldu. Coğrafyamız millileşince yakınlık uzaklık kavramlarının şekli de değişti. Hz. Nuh'un oğlu inanç bağı kopunca uzaklaşırken, toplumun ayak takımından olan müminler ise yakınlaşıyordu. Oysa modern devlet aygıtı yakını veya uzağı devlete tabii olma/ olmama üzerinden tanımlamaktadır.
Toplum yeniden tanımlanması ve tarihi süreç içerisinde İslam ümmetinin yenilgisi değer üretme mekanizmasını yitirmemize neden oldu. İnancın menbaından koparak seküler zemine kayan zihinlerimizde yabancı bir nesneye dokunur gibi değerlerimize yaklaştık maalesef. Siyasal iktidar aynı zamanda kültürel iktidarı da sağladı ve batılılaşma zemin üzerinden gelişen yeni kavrayışları cevaplamakta çoğunlukla milliyetçi bir tarzda gerçekleşti. İslamcılık ilk dönemlerde cevap oluşturma gayreti gösterdiyse de bu geç dönemlere kadar bulanık bir zihinle devam etti maalesef.
Travma bedenin senkronizasyonunu bozunca her bir kavram ve değer birbirinden bağımsız ve sekülerleşmeye uğrayarak tartışılır oldu. Cemaat/STK ilişkisi, dindar-mütedeyyin, dinci kavramlarının toplumsal muhayyiledeki karşılıkları tecrübe edilerek görülmektedir.
Modern cahiliyeye karşı fikir üretmek ve müşahaslatırmanın tarzı nasıl olmalıdır?
Modern cahiliyenin vücut bulduğu toplumsal organizasyona karşı Müslümanlar olarak tavrımızın ve tarzımızın dayanacağı kavram cemaat olmalıdır.
Cemaat niteliksel değerini hangi anlayıştan alır?
Rabbimiz nasıl ki takva elbisesinin asıl tesettür olduğunu belirtmiş,
(7/26) ve tesettürün bu temel düşüncenin bir yansıması olduğu vurgulanmış ise, aynı şekilde cemaatte Allah'tan sakınmanın yani takvanın zorunlu bir sonucudur.(9/119) Cemaatin dayanacağı ilkeler biyolojik ilkeler değil ancak Allah'ın belirlediği ilkelerdir ki bu da Allah'ın ipine (vahye) sımsıkı sarılmakla mümkün olabilir. (3/103-104)
Namaz ve diğer tüm ibadetler için aynı eksen korunmuştur. (5/62) Dinamik bir toplum ancak bu formu korumakla mümkündür. "Allah'a itaat edin ve Rasûlune itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir." (Enfal: 46)
Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.)
Resul(a) her hâlükârda birlikte olmayı vurgulamıştır. "Bereket cemaatle beraberdir.''
Islahatçı geleneğin devamı niteliğinde olan metodumuz daha çok sistematik olarak toplumsal yapıyı modernleştiren cahilliye fikrine karşı İslam'ı bir bütün olarak yaşamayı baz alan ve sistem içi araçları da kullanan bir anlayıştır.
Bizler ıslahatçı çizgiyi esas almak durumundayız. Bu bakış açısının doğurduğu cemaat anlayışı hareket ve mektep olmayı birlikte mezcetmeyi gerektirir. Nesiller boyu süren kadro, çevre ve diğerleri gibi halkaları vardır ve medeniyet kurma gibi bir düşünceyi de bağrında taşır. İyilik ve kötülük gibi akışkan dinamik iki kavram da bu boyutuyla izah edilebilir. Kötülüğün eğitime ihtiyacı yoktur, iyilik eğitim ve çabayla varolur.
Motivasyon kaynağı Allah olan bir organizmada cemaat yorgunluğu gibi bir psikolojiyede pek rastlanmaz.
Program soru- cevap faslından sonra sona erdi.