“Kur'ân'da Salih Amel ve Islah”
Tatvan Özgür-Der’in “Yolumuzu Aydınlatan Kur'ânî Kavramlar” üst başlığıyla devam eden cuma seminerlerinde bu hafta “Kur'ân'da Salih Amel ve Islah” konusu işlendi.
Her hafta farklı bir Kur'ânî kavramın işlendiği seminerlerin bu haftaki konuğu, eğitimci Bedrettin Eralp idi. Şaban Hayran'ın moderatörlüğünü yaptığı seminer, Tatvan Özgür-Der binasında gerçekleştirildi.
Seminer; Erol Kutlu'nun okuduğu Kur'ân-ı Kerîm ve Türkçe meâliyle başladı.
Bedrettin Eralp, sunumunda şu hususları belirtti:
Kur'an'ın önemli kavramlarından biri olan, ''Salih'' kavramı, Türkçe ifadesiyle; elverişli, yararlı, yarayışlı, kendisi doğru olan ve kendini düzelten anlamlarına gelmektedir. Bu eylemleri yapanlara da salih kişi denilmektedir.
''Salih amel'' kavramı ise iyi, güzel, faydalı sevap ve Allah'ın rızasına vesile olacak, haram sınırına girmeksizin kişinin iman, iyi bir niyet ve ıslah ile yapmış olduğu davranışlardır. Yani güzel olan her eylem, salih ameldir diyebiliriz.
Amel, Türkçe'de iş manasına gelir ve bu bağlamda ''amelüs- salihat'' kavramı ise Allah'ın rızasına götürecek her türlü güzel iş manasına gelir. Dolayısıyla Salih amel; kişiye ahiret saadetini sağlamaya, Allah'ın rızasını kazanmaya elverişli olan, Allah katında bir değer ifade eden davranışlardır.
Kur'an'a baktığımızda bir çok ayette 'iman etmek' ve 'salih amel işlemek' kavramlarının yanyana kullanıldığına şahit olmaktayız. Bu kullanım, bizlere imandan sonra en önemli hususun 'salih amel işlemek' olduğunu göstermektedir.
Nitekim Bakara suresi 25. ayette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır; ''İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele.''
Yüce Rabbimiz iman edip salih işleyenlerin akıbetinin nasıl olacağını da Yunus suresi 9. ayette şu şekilde belirtmiştir; ''(Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir. Nimetlerle dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar.''
Kur'an'da peygamberlerden bahseden bazı ayetlerde de ''O salihlerdendi'' ibaresinin geçtiğini görmekteyiz Tahrim suresi 10. ayet bu kullanıma örnektir; ''Allah, inkâr edenlere, Nûh'un karısı ile Lût'un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler de kocaları, Allah'ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara, "Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!" denildi.''
Kur'anı Kerim'de ''Salih ve salihat'' kelimelerinin geçtiği ayetlerin bazılarında ''Salih amel' ifadesinden hemen sonra salih amellerin neler olduğu açıklanmaktadır. Örneğin; 'Asr suresi'nde iki önemli salih amel açıklanmaktadır; ''Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).''
''Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.''(bakara-277)
''Çünkü Allah yolunda uğrayacakları bir susuzluk, bir yorgunluk, bir açlık, kâfirleri şaşırtan bir adım atmaları ve düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları, kendileri için iyi bir amel olarak mutlaka yazılacaktır. Çünkü Allah iyi davrananların salih amellerini asla boşa çıkarmaz.(tevbe-120)''
Sılai rahim, Allah yolunda infak etmek, fert ve topluma faydalı olacak her türlü hayır, adalet, takva gibi ister bedeni isterse kalbi davranış olsun aklınıza gelebilecek bütün iyi davranışlar Rabbimizin 'salih amel' diye nitelendirdiği amellerdendir.
Yüce Rabbimiz, salih amellerin, mallardan ve evlatlardan kısacası tüm dünyalıklardan daha değerli olduğunu ve kalıcı olanın salih amel olduğunu da şu şe ayetlerde belirtmektedir;
''Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.''(Kehf-46)
''Ne mallarınız ne de çocuklarınız, sizi bizim katımıza daha çok yaklaştıran şeylerdir! Ancak iman edip salih amel işleyenler başka. İşte onlar için işlediklerine karşılık kat kat mükâfat vardır. Onlar cennet köşklerinde güven içindedirler.''(Sebe-37)
Başka bir kavramımız olan, ''Islah'' kavramı ise '' S-L-H'' kökünden gelen Arapça bir kelime olup lügatta düzeltmek, onarmak, iyileştirmek, barıştırmak, işe yarar ve elverişli duruma getirmek anlamlarında kullanılırken; terim olarak da bozulanı yeniden fıtrat ve vahiyle buluşturma kararlılığı anlamına gelmektedir.
''Islah'', eşyanın bozulan durumunu asli durumuna yani 'salah' durumuna getirmektir. Islah kavramını tam olarak bilebilmek için bu kavramın zıddı olan ''Fesad'' kavramını da bilmek gerekmektedir.
Kur'an, İfsad kavramını şu şekilde tanımlamaktadır; İman etmeyip insanların Allah'ın yolundan alıkoymak, büyüklenmek, haksız yere kan dökmek, tuğyankarlık yapmak, isyan etmek, fahşa ve münker işlemek, nesli ve ekini helak etmek, livata yapmak, yol kesmek, hırsızlık, insanları gruplara ayırmak, sihirbazlık vs. (bknz. Araf-86, Neml-14, Bakara-205, Ankebut-28 vs.)
Yeryüzünde fesadın tek etkeninin insanlar olduğunu şu ayeti kerime çok net ve çarpıcı bir şekilde ortaya koymaktadır; ''İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.''(Rum-41)
Bugüne kadar kesintisiz bir şekilde sürmüş ve bundan sonra da kıyamete kadar sürecek olan Islah ve İfsat yarışı insanın dünya imtihanının cereyan ediş tarzını ifade etmektedir bu imtihanda İfsad edenler kaybedecek, Islah edenler ise kazanacaktır. Islah ve İfsat savaşıyla ilgili ayetlerin bazıları şöyle;
''Bunlara, "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde, "Biz ancak ıslah edicileriz!" derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.'' (Bakara-11)
''Dünya ve ahiret hakkında düşünesiniz, diye böyle yapıyor. Bir de sana yetimleri soruyorlar. De ki: "Onların durumlarını düzeltmek hayırlıdır. Eğer onlara karışıp (birlikte yaşar)sanız (sakıncası yok). (Onlar da) sizin kardeşlerinizdir. Allah, bozguncuyu muslih olandan ayırır. Allah, dileseydi sizi zora sokardı. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.''(Bakara-220)
''Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helâk etmez.''(Hud-117)
''Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.''(Ahzab-71)
Islah Allah'ın rahmet ve merhametini celbeder. Nitekim bu durum şu ayette belirtilmiştir; ''Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir.''(Ali imran-110)
Islah edicilerden olabilmek ve bu konuda sebat edebilmek için şu hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir;
1.) Kişi her türlü şüphe ve arızadan uzak güçlü bir imana sahip olmalıdır.
2.) Islah çalışmalarını yapacak kişi sadece Allah'ın rızasını gözetmelidir.
3.) Amel ve davranışlarımızı ıslah etmeliyiz.
4.) Kalpten dile, amellerden kılık kıyafete, maişetinden harcamasına kadar insanın kendisini içiyle dışıyla, zahiriyle batınıyla gözden geçirmesi ve ıslah etmesi.
5.) Islah edicilerin sağlam ve muteber bilgilerle donatılmış olması.
6.) Islah faaliyetinin halis niyet, hikmet ve güzel öğüt prensibine dayalı olarak yapılması, tepki çekecek söz ve davranışlardan uzak durulması.
7.) Sabır ve teenni ile hareket edilmeli ve netice için acele edilmemelidir.
8.) Hakkı dile getirmede ve fesatın önüne geçmek için gayret göstermede hiç kimseden bir menfaat veya fayda beklenmemeli.
Seminer soru ve cevap kısmının ardından sona erdi.