"Kur'an'da İnfak"

"Kur'an'da İnfak"

Tatvan Özgür-Der’in “Yolumuzu Aydınlatan Kur'ânî Kavramlar” üst başlığıyla devam eden cuma seminerlerinde bu hafta “Kur'ân'da İnfak” konusu işlendi.

Her hafta farklı bir Kur'ânî kavramın işlendiği seminerlerin bu haftaki konuğu, Tatvan Özgür-Der'den Hasip ECE idi. Şaban HAYRAN'ın moderatörlüğünü yaptığı seminer, Tatvan Özgür-Der binasında gerçekleştirildi.

Seminer; Erol Kutlu'nun okuduğu Kur'ân-ı Kerîm ve Türkçe meâliyle başladı.

Hasip ECE, sunumunda şu hususlara değindi:

Kur'an'da infak ile ilgili üç temel kavram geçer; infak, sadaka, zekat. İnfakla ilgili diğer kavramlar bunların etrafında halelenir.

1.İNFAK: Hem doldurmak hem boşaltmak, hem tamamlamak hem bitirmek, hem vermek hem de almak anlamlarına gelir. kelimenin etimolojisi adeta zıt anlamlıdır. İnfak kelimesi münafık kelimesiyle yakından alakalıdır hatta aynı köktendir.

İnfak kelimesinin türetildiği kelime (nefek)'tir. (nefek) köstebek yuvasına denir. Münafık da aynı kökten türetilir. Münafikun suresinde nifak hastalığının şifası olarak infak gösterilir.

İnfak, nifakın panzehiridir. İnfak müminle münafığın turnusol kağıdıdır. Münafığa neden münafık denilmiş, köstebek gibi nerden çıkıp nereye girdiği belli olmadığı için, yer altında hareket ettiği için. Köstebek de toprak altında hareket eder. Ekili araziye zarar verir. Yumrulu bitkilere zarar verir durur. Onları toplar, yığar istif eder. İlginç olan ne biliyor musunuz? onları yemeden ölür.

Allah yolunda infak etmeyip mal toplayan topladıkça da sayan o münafıklar var ya işte onlar da köstebekler gibi topladıklarını yemeden ölürler.

Araplar metroya da 'enfak' derler çünkü metro tünellerinin çift girişleri var. Yani 'nefek' tek girişli tünel 'enfak' çift girişli tüneldir.

Peki infakın bunlarla ilgisi ne? Münafığın iki yüzü, tek dünyası var, infağın tek yüzü iki dünyası var. Çünkü infak, iki dünyalı bir inanç sisteminin müntesipleri tarafından yerine getirilen bir erdemdir. Enfak olan metro tünelinin iki ucu farklı bölgelere açılır, infak anlamına gelen lahuti tünelin bir kapısı bu dünyada diğer kapısı cennete açılan iki kapılı bir tüneldir. Yani bu dünyada yaptığın bütün infaklar bu ilahi tünelden öbür dünyaya ulaşır. İnfak dışındaki hiçbir harcama tünelin öbür ucu olan çıkışa, yani cennete ulaşamaz.

2.SADAKA: Doğruluk demektir. Allah'a sadakatten dolayı bu adı almıştır. Kul Allah'a olan bağlılığını sadaka vererek belli eder. Sadaka vermek, Allah'a imanın sadakatidir.

3.ZEKAT: Temizlik, artma ve arınma anlamlarına gelir. Malı ve veren kişiyi arındırdığı için bu adı almıştır.

Zekatın fıkıhtaki tarifi; Artan mala karşılık verilmesi farz olan sadakaya zekat denir. Hicretin 2. yılında Medine'de farz kılınmıştır.

(O mü'minler) o kimselerdir ki namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve onlar âhirete gerçekten kat'î olarak inanırlar.(neml-3)

Zekat kırk'ta bir verilir. Rasyonel matematiğe göre 40'tan 1 çıkarsa 39, iman matematiğine göre 40'tan 1 çıkarsa 700 kalır. Bu nasıl baktığımıza bağlı eğer tek dünyalı bakarsanız 40-1=39 ama çift dünyalı bakarsanız 40-1=700 olur. Yüca Allah, bakara-261'de şöyle buyurmuyor muydu?

Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah'ın lütfu geniştir, O herşeyi bilir.(bakara-261)

Tevbe-103'te de ''Onların mallarından sadaka al, bununla onları günahtan temizlersin'' diye geçer. Sonuç olarak; Zekat; verilmesi farz olan mala, Sadaka; zekatı da içine alarak Allah yolunda yapılan tüm harcamalara, İnfak ise; zekatı da sadakayı da içine alan Allah yolunda yapılan maddi-manevi tüm fedakarlıkları harcamaları, iyilikleri, yardımları, hayır ve hizmetleri ifade eder.

Kur'an'da 14 Mekke'de, 11 Medine'de toplam 25 surede türevleriyle beraber yaklaşık 80 yerde 'infak' kelimesi geçer. Bunların dışında infakla ilgili zekat, sadaka, iyilik, yardım vb. ayetleri de sayarsak 200'e yakın yerde infak üzerinde durulduğunu görürüz.

 ''Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah'a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz. Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah'a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.'' (leyl- 5/10)

Bu ayete göre; Allah için vermek, aslında vermek değil almaktır.

''Asla! Bilakis siz yetime izzet ikram göstermiyorsunuz, yoksulu doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz, Emeksiz kazancı haram-helal demeden açgözlülükle boğazınıza geçiriyorsunuz, dahası ölçüsüz bir sevgiyle malı seviyorsunuz.Yoo, öyle yapmayın! Yeryüzü art arda sürekli bir sarsılışla sarsılıp dümdüz olduğu zaman, Rabbinin (fermanı) da gelmiş ve melekler saf saf dizilmiş olacak; o gün Cehennem de ortaya getirilmiş olacak; o gün (sınavı kaybetmiş) insan (gerçeği) itiraf edecek; ama bu itirafın hiçbir yararı olmayacak. O diyecek ki: "Ah n'olaydım, keşke bu hayatım için hazırlık yapmış olaydım!  '' (fecr-17/24)

''O seni bir yetim olarak bulup sığınak olmadı mı? Yine O seni yolunu kaybetmiş bulup doğru yola yöneltmişti. Seni muhtaç bir halde bulup, muhannete muhtaç olmaktan ve mala tamahtan müstağni kılmıştı. Dolayısıyla, asla yetime otoriter davranma (surat asma) Her durumda yardım isteyeni azarlama!'' (duha-6/10)

''zira o servete pek tutkundur. O bilmez mi ki; kabirlerde bulunan herkes diriltilip ortayaçıkacağı zaman, ve göğüslerde saklı her şey ortaya serileceği Elbet Rableri, o gün onları (bekleyen akıbetin) iç yüzünden bütünüyle haberdardır'' (adiyat-9/11)

''Çoklukla (mal, mülk, evlât ile) övünmeniz sizi oyaladı. Hatta kabirleri ziyaret ettiniz (ölülerinizi bile sayarak çoklukla övündünüz).'' (tekasur-1/2)

'Maun' yardım demektir. İbni Mesud, en küçük yardım demiştir. En temel ihtiyaç olan toprak, hava, su anlamını verenler olmuştur. Fıkıhta sadaka, zekat anlamını vermişlerdir.

''Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.'' (maun suresi)

İnfak, tüm ilahi dinlerin ortak bir emridir. İnfak ayetleri, vahyin iniş sürecinin yirmi üç yılına orantılı bir şekilde yayılmıştır. Nübuvvetten önce tüm dini uygulamalar gibi infak da ruhunu kaybetmiş, gerçek işlevini yitirmiş, insanlar arasında bir gösteriş aracı, bir şova dönüşmüştü. Mekke'de inen bu ilk infak ayetleri, yardımın nasıl yapılacağına dair önemli ipuçları veriyordu.

İnfak vermektir, infak almaktır. İnfak Allah adına vermektir infak Allah'tan kat kat almaktır.

''Hayır için harcadığınız herhangi bir şey kendi yararınızadır; yeter ki yalnızca Allah'ı kazanmak için harcayın; ve hayır için yapacağınız bir harcama, size tastamam geri dönecek ve siz kesinlikle haksızlığa uğramayacaksınız.'' (bakara-272)

İnfak, sizin başkalarına değil Allah'ın size ikramıdır. İnfak alışveriştir, ticarettir, şefaattir. Çünkü Allah, bakara 254'te öyle buyuruyor. ''Siz ey iman edenler! Kendisinde pazarlığın, dostluğun ve şefaatin olmayacağı gün gelmezden önce size rızık olarak bahşettiklerimizden harcayın! Zira nankörler zalimlerin ta kendileridir.''

İnfak, Allah yolunda gizliden harcamaktır. İnfak Allah yolunda alenen harcamaktır.  İnfaklarını gizli yapanlar, ibadetlerine riya katmak istemeyenlerdir. İnfaklarını açıktan yapanlar, ibadetlerine kardeşlerini şahit tutmak isteyenlerdir. Gerek gizli gerek açık ne yaparsanız Allah onu bilmektedir.

İnfağın ruhunu anlayan peygamberin örnek ashabı, yapılacak yardımları gecenin karanlık bir vaktinde kimseye görünmeden, kimsenin gururunu incitmeden ihtiyaç sahiplerinin evinin kapılarına bırakırlardı. Aynı infak erleri gerektiğinde alenen yapılan infakla da hayırda yarışırlardı.

''Şüphesiz Allah'ın kelamını tilavet edenler, namazı istikametle kılanlar, ancak verdiğimiz rızıktan gizli ve açık Allah yoluna harcayanlar asla tüketilemez bir kazanç elde etmeyi umabilirler'' (fatır-29)

Allah yolunda infakın en büyük engeli insandaki açlık ve fakirlik korkusudur. Açlık çekeni bir ekmek doyurur. Açlık korkusu çekeni, dünya doyurmaz 'cimrilik' işte bu korkunun sonucudur. B u korkunun kaynağında ise Allah'a güvensizlik yatar. İnsi şeytanlar fakirlikle korkutur, cimriliği telkin eder Allah teala bunu bakara 268'de şöyle anlatır. ''Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir bağış ve daha fazlasını vaad eder. Allah (rahmet ve bağışıyla) sınırsızdır, her şeyi bilendir.''

Tercih sizin dileyen şeytanın adımlarına uyar, dileyen Allah'a güvenerek geçici sahip olduğu malı infak ederek onun gerçek sahibi olur. Çünkü mal senin değil ancak infak edebiliyorsan senin olur.

İnfak varken, varlıklı iken vermektir. İnfak yok iken, darlıkta iken de vermektir. Varlıkta vermeyi anladık da darlıkta iken nasıl verilir?

''Onlar ki bollukta da darlıkta da infak ederler; öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanların hatalarını bağışlarlar; zira Allah iyilik edenleri sever.'' (ali imran-134)

İnfak ile ilgili olan kavramlardan biri de 'KARZ-I HASEN'dir 'karz'; borç, ödünç anlamlarına gelir 'hasen' ise güzel anlamındadır. Karz-ı hasen de güzel borç anlamına gelir. Bir Kur'an kavramı olarak karz-ı hasen, hiçbir maddi çıkar beklemeden sırf Allah'ın rızasını kazanmak ve din kardeşinin ihtiyacını gidermek amacıyla verilen karşılıksız veya misliyle karşılıklı borca denir. Karz-ı hasen, (güzel borç) kavramı Kur'an'da 6 ayette geçer. hepsinde de Allah'a borç verenlerin karşılığını kat kat alacakları bildirilir.

''Kim ki Allah'a (Allah için) güzel bir borç verir, o taktirde o (borç), ona kat kat ödenir. Ve onun için kerim ecir vardır.'' (hadid-11)

Kur'an'da geçen infak ile yakından alakalı başka bir kavram da 'BİRR' kavramıdır. Şuurlu ve delillere dayalı iyilik etmekdemektir 'barr' iyilik eden, 'ebrar' kelimesi de iyilik edenler anlamındadır.

''Gerçek erdem(BİRR) yüzlerinizi doğuya veya batıya döndürmeniz değildir. Fakat gerçek erdem(BİRR) kişinin Allah'a, ahiret gününe, meleklere, İlahi kelama, peygamberlere inanması, malı -ona sevgi duymasına rağmen- yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve özgürlüğü elinden alınanlara vermesi...'' (bakara-177)

''Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe (Allah için vermedikçe), asla Birr'e nail olamazsınız. (Allah'ın size verdiklerinden, Allah için) bir şey infâk ettiğiniz zaman muhakkak ki Allah, onu en iyi bilendir.'' (ali imran-92)

Sadaka, kimlere verilir? sorusunun cevabını tevbe suresi 60. ayette görüyoruz.

''Zekatlar yalnızca yoksullara ve düşkünlere, bu işi yapan görevlilere ve kalpleri kazanılacak kimselere, özgürlükleri elinden alınanlar ve borç yükü altında ezilenler için, Allah yolunda gösterilen her türlü faaliyet ve yolda kalmışlar için verilir: bu Allah'ın koyduğu bir kuraldır. Ve Allah her şeyi bilir, her hükmünde tam isabet sahibidir.''

Bu ayetten yola çıkarak bu kesimleri şöyle sıralayabiliriz; 1.Fakirlere 2.Miskinlere 3.Zekat mallarını toplayanlara 4.Kalpleri İslam'a ısındırılacak olanlara 5.Kölelere 6.Borçlulara 7.Allah yolunda cihad edenlere 8.Yolda kalmış ihtiyaç sahiplerine

İnfak adabını ise şöyle sıralayabiliriz:

1.Helal maldan vermek''(Onları izleyenlere dedik ki): "Siz ey elçiler(in tabileri)! (Dünya nimetlerinin) temiz ve helal olanlarından yiyin, doğru ve yararlı şeyler yapın! Çünkü Ben, yaptığınız her şeyin bilgisine detaylarına vakıfım.'' (muminun-51)

2.Sevilen, değerli maldan vermek;  ''Siz ey iman edenler! Kazancınızın temiz ve helal olanından ve sizin için topraktan bitirdiğimiz ürünlerden karşılıksız harcayın; fakat, size verildiğinde gözü kapalı olmadıkça el uzatmayacağınız, bayağı ve haram olanı vermeye kalkmayın! Zira iyi bilin ki, Allah (kendi kendine ve tüm varlığa) yetendir, hamdin her türüne layıktır.'' (bakara-267)

3.İnfakta acele etmek;  ''Sizden birine ölüm gelip de, "Rabbim! Bana bir miktar daha süre tanısaydın da ben de hayır hasenat yapıp iyilerden olsaydım!" diyeceği (o gün) gelip çatmadan önce, size rızık olarak verdiklerimizden bir kısmını infak edin!'' (munafikun-10)

4.Gizli yapmak;  ''Eğer yardımları açıktan yaparsanız, o da hoş. Yok eğer onu ihtiyaç sahiplerine gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına keffaret olur. Zira Allah yaptıklarınızın tümünden haberdardır.'' (bakara-271)

5.Özendirici olacaksa açıktan vermek;  '' Onların Allah'a sadakatlerini ifade için mallarından bir miktar sadaka al; bu sayede, onların temizlenmelerine ve inkişafına yol açmış olursun. Ve onları dua ile destekle; çünkü senin duan, onlar için bir gönül ferahlığıdır: Hem Allah tüm (duaları) işitir ve (kime neyi vereceğini) çok iyi bilir.'' (tevbe-103)

6.Verirken incitmemek;  ''Mallarını Allah yolunda infak edip de, sonra infak ettiklerini başa kakıp gönül incitmeye kalkışmayanlar, ödüllerini yalnızca Rableri katında bulacaklardır. Artık onlar gelecekten endişe duymayacaklar, geçmişten dolayı mahzun olmayacaklar.'' (bakara-262)

7.İnfak ederken gösteriş yapmamak;   ''Siz ey iman edenler! İnsanlara gösteriş için malını harcayan, Allah'a ve ahiret gününe de inanmayan kimse gibi, başa kakarak ve gönül inciterek yardımlarınızın sonucunu iptal etmeyiniz. O kişinin hali, üzerinde biraz toprak bulunan bir kayaya benzer: bir sağanak yağar, onu cascavlak bırakıverir. İşte bu gibilerin, yaptıklarından hiçbir kazançları olamaz. Zira Allah kafir bir topluma asla rehberliğini bahşetmez.'' (bakara-264)

İnfak, doğru yolda ilerlerken,  karşılaştığı çukurları doldurmaktır

İnfak doğru yolda ilerlerken karşılaştığı tümsekleri izale etmektir.

İnfak malı vermektir. İnfak canı vermektir

İnfak bunların karşılığında cenneti satın almaktır.

Kuşku yok ki Allah yolunda çarpışan, öldüren ve öldürülen mü'minlerden Allah, karşılığında Cennet vaad ederek mallarını ve canlarını satın almıştır. Bu Allah'ın Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da gerçekleştirmeyi üstlendiği bir vaaddir: hem, sözüne Allah'tan daha sadık kim olabilir ki? Öyleyse sevinin O'nunla böyle bir alışveriş yaptığınız için; bu, işte budur muhteşem mutluluk! (tevbe-111)

Seminer soru cevap faslının ardından sona erdi.

 

tatvan-20151205-02.jpg

tatvan-20151205-03.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler