Sivas'ta Mısır Darbesi Protesto Edildi
Sivas'ta darbeye karşı dik duran Mursi ve Müslüman Kardeşler'e destek verildi.
MISIR’DA DARBEYE UĞRAYAN İSLAMİ MÜCADELENİN YANINDAYIZ!
Bugün Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da dalga dalga yayılan intifadanın önce Suriye’de önü alınmakta sonrasında da karşı devrimlerle yükselen özgürlük talepleri ezilmeye çalışılmaktadır. Türkiye’de, Birezilya’da, Mısır’da yaşanan Tunus’ta da hazırlanan yalnızca budur. Ortadoğu İntifadalarına bin kuşkuyla yaklaşanların, arkasında Batı parmağı arayanların yaşanan süreci daha dikkatli izlemeleri gerekir. Zira bugün saflar açık ve net ortadadır. Tankların sokağa çıktığı, yargısız infazların başladığı, seçilmiş iktidar üyelerinin derdest edilerek tutuklandığı şu günlerde, televizyonların kapatılıp üniformalı bezirganların marşlar eşliğinde ekranlarda darbelerini açık açık ilan etmelerine rağmen Batı’nın, yaşanan süreci yumuşak sıfatlarla tanımlaması ve asla darbe benzetmesi yapmaması yeterli bir örnektir herhalde. Mısır ordusunun senelik ulufesini vermeye devam ederek kesin itaatlerini talep eden ABD’nin bu işlerin perde arkasında olmadığını artık kimse iddia edemez.
Firavunun yoldaşları bir araya geliyor. Küresel ekonomik aktörler Karun olup bekleşirken, Hamanlık rolüne Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el Sisi yerleşiyor. Bazıları Sisi’yi firavun olarak gösteriyor ama onun çapı bu göreve yetmez. Firavun’a ve yoldaşı Haman’a yağcılık yapan modern Samiri El-Ezher Şeyhi Ahmed El-Tayyib durumdan vazife çıkarmayı ihmal etmiyor. Kıpti Papa Tavadros’un kutsadığı, Muhammed El-Baradey’in koltuklarının altına girdiği bu kareye Selefi Nur Partisi’nin de dahil olması sürece tuz biber katıyor.
Seçilmiş bir iktidarı alaşağı eden böylesine alçakça bir darbeyi ilk önce yüz bin Suriyelinin katili olan Beşşar Esed’in, sonrasında Suudi Arabistan, BAE, Katar ve FKÖ lideri Mahmud Abbas’ın tebrik etmesi safları netleştirirken siyasal İslam’ı isteyenlerin sonunun darbe olacağını iddia eden Esed ile İran ve Hizbullah’ın yan yana duruşları da ayrı bir ibretlik tabloyu ortaya koyuyor.
Bugün muhafazakar bir gazetenin köşe yazarı şunları söylüyordu: “ Mursi’nin son dakikada talep ettiği uzlaşmayı, en başta yapabilirlerdi. Laik kesimle, liberallerle, dünya ile diyalog ve uzlaşma yolunu açabilirlerdi. Paylaşmayı başlatabilirlerdi. Herkesi kucaklayarak güzel bir sayfa açabilirlerdi. Ne Mısır’ın dinamiklerini önemsediler, ne Batı’yı kaale aldılar… Mütedeyyin insanlar için zemin; demokrasi, hukukun üstünlüğü, paylaşma ve evrensel insani değerlerdir. Ancak böyle bir zeminde, kimseyi ürkütmeden, endişeye sevk etmeden, güven sorunu çıkarmadan bir yönetim sergileyebilirler…” Kıymetli Sivas halkı, Mursi ağzıyla kuş tutsa dahi bu memnuniyetsiz güruhu tatmin edemeyecekti.
Gezi Parkı sürecini fırsat bilip sağlı sollu salvolarla hükümete yumruk indirenler şimdi de Mısır’daki darbe sürecini bahane ederek Mursi’ye ve İhvan’a eleştirilerini sürdürüyorlar. Mısır’daki iktidarın elbette yanlışları olabilir. Ama hiçbir durum darbeyi meşru gösteremez. Bununla birlikte gün, İhvan’ı eleştirme değil darbecileri lanetleme ve kurulan tuzağı ifşa etme günüdür. 30 yıllık Hüsnü Mübarek cuntasını Tahrir Meydanı'nda yıkan, halkın oyuyla seçilen Mursi'yi yıkmak ve Mısır'ı tekrar ABD ile İsrail'in kuklasına dönüştürmek isteyen uluslararası bir saldırı ile karşı karşıyayız. Mısır halkının yüzde bir dahi desteğini alamamış liberaller, sosyalistler, ulusalcılar, Mübarek artıkları, arkalarına aldıkları uluslararası haber ajanslarının desteği ve aynı zamanda Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi krallıklardan sağlanan sermaye ile Mısır halkını yeniden köleliğe mahkum etmek istiyorlar.
Bugün Mursi’yi ve İhvan’ı yalnız bırakmak demek Mısır’ı firavunun uşaklarına teslim etmek demektir.
Bugün Mursi’yi ve İhvan’ı yalnız bırakmak demek Ortadoğu intifadasını kesintiye uğratmak isteyenlere fırsat vermek demektir.
Bugün Mursi’yi ve İhvan’ı yalnız bırakmak demek Dün Taksim’de bugün Kahire’de yaşanan İslam düşmanlığı görüntülerini onaylamak demektir.
Bugün Mursi’yi ve İhvan’ı yalnız bırakmak demek Şam’ı, Kudüs’ü ve Kahire’yi ABD, İsrail ve yandaşlarına teslim etmek demektir.
Buradan sesleniyoruz: seçilmiş iktidarın temsilcisi olan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi derhal serbest bırakılmalıdır. Ordu derhal kışlasına çekilerek sorumlu kişiler yargılanmalıdır. Bu dediklerimiz bugün olmazsa yarın muhakkak gerçekleşecektir. Bu durumu en iyi 28 Şubatçılar bilir.
Muhammed Mursi’nin ve İhvan-ı Müslimin’in yanındayız. Ümmetin kazanımlarının yok olmaması için dayan Mursi, dayan Mısır diyoruz.