Sivas Özgür-Der'de Kitap Tahlili Gerçekleştirildi

Sivas Özgür-Der'de Kitap Tahlili Gerçekleştirildi

Sivas Özgür-Der'de bu hafta Mehmet Arslan, Jules Payot'un "İrade Terbiyesi" kitabını değerlendirdi.

Mehmet Arslan şu hususlara değindi:

Cemil Meric'in "Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim." diye tarif ettiği "İrade Terbiyesi" İlk yayımlandığı tarihten itibaren pek çok dile çevrilmiş ve tembellik, isteksizlik gibi huylardan kurtulmak isteyenlerin başucu kitabı olmuştur.

Kitapta bilhassa gençlere ve zihnini kullanarak çalışanlara hitap eden Fransız profesör kendi hayatından aktardığı örnekleri ve başka düşünürlerin tespitlerini de kullanarak insanın irade zayıflığıyla nasıl mücadele etmesi gerektiğini anlatıyor.

Prof. Dr. Ali Fuat Başgil Gençlerle Başbaşa kitabında şöyle demektedir: "Mösyö Girard bize bir kitap tavsiye etti ve mutlaka okumamızı söyledi. Bu, Aix-Marseille Üniversitesi rektörü Jules Payot'un "İrade Terbiyesi" adlı kitabı idi. Ertesi gün şehre İnerek kitabı aldım, ihtiyar bir meşenin dibine oturarak İrade Terbiyesi'ni okumaya koyuldum. Okudukça içimde tahassür ve nedametle karışık müphem bir acı duymaya başladım. Kendi kendime, ah bu kitap on sekiz yirmi yaşlarımdayken elime geçmeliydi diyor ve geciktiğim için üzülüyordum."

Mücadele Edilecek Düşman: İsteksizlik

"İmparator Caligula Romalıların kafalarını tek hamlede koparabilmek için bir tane başlarının olmasını isterdi. Düşmanlarımızla baş edebilmek için buna benzer bir arzuya kapılmamız faydasızdır. Ancak yine de tüm başarısızlıklarımızın neredeyse tek sebebi vardır. O da irade zayıflığı. Çaba göstermekten ve özellikle süreklilik gerektiren bir çabadan korkarız. Rahata düşkünlüğümüz, tembelliğimiz gibi insani huylar tıpkı yer çekimi kanunu gibi doğaldır.

Gerçek şu ki kararlı bir iradenin karşısında ancak devamlı bir güç durabilir. Tutkularımız ise doğası gereği geçicidir; ne kadar şiddetli olursa bir o kadar kısa sürer. Takıntı haline gelen ihtiraslar haricinde tutkuların sık oluşu düzenli bir çabanın yerini tutabilecekleri anlamına gelmez.

Ancak hantallık, rehavet, tembellik veya aymazlık diye adlandırılan huylarımız süreklilik arz eder. Bu huylarımıza karşı yapılacak düzensiz mücadele, mücadeleyi tekrar etmekten başka bir şeye yaramaz, sonunda başarılı da olunmaz.

İrade zayıflığı, başarısızlıkların sebeplerinden biridir. İnsan çaba göstermekten ve özellikle süreklilik gerektiren çabadan korkar. Kararlı bir iradenin karşısında ancak devamlı bir güç durabilir.

İlk yıllarda etkin bir şekilde çalışmak kişiyi zorlayabilir. Ancak kısa zaman sonra zihni çaba, araştırma gerektiren işler zamanla alışkanlığa dönüşür.

Gençlerde en çok rastlanan zaaf uyuşukluk ve isteksizliktir.

Mücadele etmeden mutlu olunmaz, her mutluluk az çok çaba ister.

Az da olsa düzenli ama sürekli olan çalışma, uzun molalar içeren yüksek eforların toplamından daha güçlüdür ve değerlidir. Tembel ise anlık büyük çabalar sonrası uzun dinlenmeleri tercih eder.

Düzenli çalışma tek hedefe yönelik olmayı gerektirir. İrade, gösterilen çabanın çokluğundan ziyade tek amaca yönelik olmasıyla kendini belli eder.

Nicelik değil nitelik önemlidir. Zihni tembellik bütün öğrenme mekanizmasını ağırlaştırır.

Gayretin amacı düzenli ve süreklilik gerektiren bir dikkat göstermeye çabalamak olmalıdır.

İradeye hakim olmayı güçlendirmenin yolu kendimize günlük vazifeler belirlemekten geçer. Bu sayede günlük birkaç saat sarf edilen çaba alışkanlık haline getirilebilir.

Bir fikrin veya duygunun içte canlanması ve yerleşmesi için samimi olunması, devamlı olması ve tekrar etmesi gerekir.

İrade üzerinde hakimiyet kurabilmek için hayata dair planlarımızın olması gerekir.

Kişi tembellik yüzünden kendini bırakırken ortamın da ahlaki açıdan korunaksız hale gelmesine sebep olur. İhtiras insanın gözünün kör olmasına, beyninin kararmasına sebep olur. İnsanlığımızı, gururumuzu, benliğimizi bizden alır; devam ettiği sürece hayvanlar gibi yaşanır.

Tembelliğe sebep olan psikolojik tüm güçler bize zarar verir, aksi yönde çalışan güçler ise bize fayda verir.

Gençler için hastalıklara, kötülüklere karşı beraber göğüs germekten daha değerlisi yoktur. Yaşam ilerledikçe sevgi ve mutluluk artar.

Başarıyı ne kadar istersek o kadar sebatkar çaba sarf etmek gerekir. Öncelikle kontrolü kolay olan durumlarla baş etmekte fayda var.

Uykuyu dengelemek, yorgun düşünce uyumak, uyanır uyanmaz kalkmak gerekir.

Sabah uykuyu uzatmaya neden olan çok yumuşak yataklardan kaçınmak gerekir.

Ayrıca öğrenciler yediğine dikkat etmeli, yağlı yiyeceklerden, aşırı etten uzak durmalıdır.

Temiz hava olan yerlerde bulunmaya gayret etmelidir.

Uzun süre oturma pozisyonunda durmaktan sakınmalıdır. Ara sıra odasını havalandırmalıdır.

k2-005.jpg

Seçilen arkadaşlara dikkat etmelidir.

Zamanın yetersizliğinden şikayet edilir oysaki zaman planlandığında yeterli olacaktır.

Uyuşukluk aslında istektedir, zihinde değil. Çünkü sabah uyandıktan sonra uykulu halinden kurtulmak isteyen kişi hemen açılır. Çünkü zihin çabuk açılır.

İnsanlar ikiye ayrılabilir bu konuda:

1- İstekli, ciddi şekilde harekete geçenler.
2- Zayıf iradeli, harekete bir türlü geçemeyenler.

Meşguliyeti olmayan beyin kısa zaman sonra gereksiz şeylerle ilgilenmeye başlar. Zevkler bile eziyete dönüşür, çünkü hareketsiz bir yaşam keyif vermez.

İnsanın hayattan zevk alabilmesi için bir çabası olmalıdır. Bir işi başarmanın verdiği his insana öz güven katar ve mutlu olmasına sebep olur. Çabanın sürekli olması için de devamlılık gerektiren çalışmalar yapılmalıdır.

Az da olsa sürekli olan işler irade terbiyesinde önemli rol oynar. Mutluluğun sırrı aklı ve duyguları yönetebilmekten geçtiğine göre mutluluğun felsefe taşını keşfetmiş oluyoruz.

Çalışmanın verdiği mutluluk basit bir mutluluk değildir. Çalışma sadece hayatın tadını kaybetmesine, ulaşılamaz bir hayal olmasına mani olmakla kalmaz aynı zamanda aklın saçma işlere kapılmasına da engel olur. Tembel insan yaşam kaynağı olarak düşük seviyeli bir gruba ihtiyaç duyarken çalışkan olan kendi kendine yeter.

Hayatını verimli geçiren bir insan yaşlılık geldiğinde huzurlu olur. Gençliğini iyi değerlendirmiş ve bu sebeple "keşke"lere yer bırakmamış olur.

Gençliği dinamik olarak verimli geçirmek adına büyük şahsiyetlerin hayatlarına göz atabiliriz. Başarılarına ve başarısızlıklarına sebep olan etkenler bulunarak bunlardan dersler çıkarılabilir.

Önceki ve Sonraki Haberler