Sivas Özgür-Der’de Kalem Suresi İşlendi
Sivas Özgür-Der bu hafta tefsir dersinde Tufan Caymaz Kalem Suresinin ilk dört ayetini değerlendirdi.
Kalem Süresi 1-4.Ayetler:
﴾1-2﴿ Nûn. Kaleme ve (yazanların) onunla yazdıklarına andolsun ki sen rabbinin lutfu sayesinde asla deli değilsin.
﴾3﴿ Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir ödül vardır.
﴾4﴿ Sen elbette üstün bir ahlâka sahipsin.
Sûrenin başında bulunan "nûn" harfi, "hurûf-ı mukattaa"dan olup bu tür harflerin ilk inenidir. Bakara sûresinin ilk âyetinde bunlar hakkında geniş bilgi verilmiştir.
Mekke müşrikleri şair, kâhin ve sihirbazların cinlerden bilgi ve ilham aldıklarına inanırlardı. Hz. Peygamber'in de onlar gibi cinlerin etkisi altına girdiğine ve söylediklerinin ona cinler tarafından telkin edildiğine inandıkları için ona şair, kâhin, sihirbaz ve mecnun diyorlardı.
Bu sebeple Allah Teâlâ kaleme ve kalem ehlinin yazdığı satırlara yemin ederek onun, iddia edildiği gibi mecnun olmadığını, aksine Allah'ın lutfuna yani peygamberlik gibi bir şerefe erdiğini ifade buyurdu.
Sûrenin adı, ilk âyette geçen "kalem" kelimesinden alınmıştır. Mekke döneminin başlarında nazil olmuş 52 âyetlik bir sûredir. Sûre-nin genel muhtevasına baktığımız zaman Mekke'de Allah'ın Resûlü'ne karşı çıkışların şiddetlendiği, hücumların arttığı bir dönemde na-zil olduğu anlaşılacaktır.
Kısaca sûrenin bir özetini yaparsak sûrede şunlar denmektedir: "Ey Nebim! Her ne kadar da sen Rabbinin nimetiyle çok yüce bir ahlâk üzere olsan, onlara benim âyetlerimi ulaştırmaya çalışsan da, onlar yine de sana deli ve mecnun demektedirler.
Aslında sırf bu iki keyfiyet, senin çok yüce bir ahlâka sahip olman ve onlara ulaştırdığın benim kitabım Kur'an, onların tüm ithamlarını çürütmeye kafidir. Onlar pek yakında kimin deli, kimin mecnun olduğunu bilecek, anlayacaklardır. Peygamberim sakın ha sen onların sıkıştırmaları karşısında ta-viz vermeye kalkışma. Zaten onların tüm niyetleri de budur. Seni sı-kıştırarak senden tavizler koparmak, seni uzlaşmaya razı etmek isterler."
Sûrenin ilk bölümünde bunlar dendikten sonra Allah'ın kendilerine verdiği bunca nimetlere karşı nankörlük edenlere (Bağ sahiplerine) karşı yapılan uyarılardan söz edilmektedir. Onlara gönderilen bu uyarı gibi, şimdi de size uyarı olarak Hz. Muhammed gelmiştir. Eğer sizler de Hz. Muhammed'e karşı aynı şekilde davranırsanız, bilesiniz ki dünyada muhtelif sıkıntı ve mahrumiyetlere müptelâ olacağınız gibi, ahirette de daha büyük azaplara müstahak olacaksınız, denmektedir.
Sürenin başında harekesiz harfler hakkında çeşitli yorumlar mevcuttur. Biz bu konuda doğrusunu Rabbimizin ancak bileceğini söyleyebiliriz. Bunlara gizemli yorumlar getirmek Kur'an'ın amacına ters bir durumdur.
Allah, o topluma kendi dilleriyle bile aciz bırakıyor.
Kaleme atıfla başlıyor sure. Yazılanların satır satır olduğunu ve bunun bir mecnun(deli) tarafından söylenmesinin imkânsiz olduğunu dile getiriyor. Aslında bu tür ithamlar bütün peygamberlere söylenmiştir. Çünkü hak dava yolunda her türlü ifadeyle karşılaşılabilir.
Asıl şuna değinmek istiyorum. Vahiyden dolayı peygambere mecnun diyorlardı. Çünkü vahiy onların birçok şeyini alt üst etmişti. Vahiyle sakınanlar vurgusu da önemlidir lakin bunu yapanı Allah doğru yola götürür.
Kardeşler, son olarak şunu söyleyelim. Kur'an'ı doğru okuyup anlamalıyız. Aklımız vahye teslim etmeliyiz yoksa vahyi aklımıza teslim etmek Allah muhafaza çok tehlikelidir.
Unutmayalım hayatımızı güzelleştirecek olan Kur'an'dır. Bu da peygamber gibi bir hayatı yaşamaya talip olmaktan geçer.
Elbette bunu yapanlara karşı cephe vardı. Bu peygamber döneminde de böyleydi daha önce de öyleydi.
Mekkeli müşrikler de böyle yaparak vahyin üstünü örtmek istiyorlardı. Dışlamalar, ötekileştirmeler bize de yapılabilir.
Müslümanlar için en zor şey istikamet üzerinde olmak ve kalmaktır. İlkelere bağlı kalarak karşılığını Allah'tan bekleyenler kazanmıştır.