‘Kur’an'da ve Hayatımızda Tevhid ve Şirk’
Sivas Özgür-Der’in aylık seminer programları devam ediyor.
Sivas Özgür-Der in aylık seminer programlarının üçüncüsünü Amasya Özgür-Der üyelerinden ve Haksöz yazarlarından MUSTAFA SİEL gerçekleştirdi.
Programın konusu kendisinin yazmış olduğu ve Sivaslı okuyucularında beğenilerini topladığı ‘Kur’an da ve Günlük Hayatımızda TEVHİD VE ŞİRK’ adlı kitabın değerlendirilmesi ve yorumu üzerine idi.
Program ağırlıklı olarak forum şeklinde yürütüldüğü forumda yer alan bazı konu başlıkları şöyle;
Kitabın yazılma amacı ve ana konusu
Bilindiği gibi, islamın temeli ve hayatın anlamı, ibadet- kulluktur. Kulluğun temelinde ise doğru-sahih iman bulunmaktadır. İmanın nasıl olması gerektiği, nelere nasıl iman edilmesi ve nelerden niçin iman etmekten kaçınılması gerektiği hususları, sahih imanın esaslarındandır. İman deyince de, tevhid ve şirk konusu ana eksende olmaktadır. 4.Nisa Suresi 48. ayette ifade edildiği üzere, ancak şirk bulaşmayan bir iman Allah katında itibar görüp, dünya ve ahirette fayda sağlamaktadır.
İmanın alanı gayb olup, Sahih imani bilgi ise, ancak gayb konusundaki tek ve mutlak bilgi kaynağı olan Kur’andan edinilebilir. Lakin imanın tanımı ile ilgili bu temel ilke peygamberimizin vefatından sonra peyderpey çiğnenerek, imanın alanı olan gaybla ilgili uydurma rivayetler ve başka kaynaklardan alınan uydurma gaybi anlayışlar iman anlayışına katılarak, sahih imani bilgisi bulanıklaştırılmış ve bozulmuştur.
1400 yıllık süreç neticesi günümüzde gerek toplumumuzun avami imani bilgilerinin, gerekse geleneksel islami literatürün imani bilgilerinin, Kur’ani olmayan ve hatta zaman zaman tevhide zıt şirk unsurları içermesi nedeniyle, Kur’ani temel imani doğrular ile doğru olarak kabul edilen yanlış bilgileri, Kur’ana göre değerlendirmek amacıyla, bu çalışma yapılmıştır.
Tevhid ve Şirk’in; kainat ve gayb ile iman ve islamla alakası nedir?
Tevhid Arapça vehade kökünden gelip, birlemek, bütünlemek kök anlamına sahiptir. Şirk ise, Arapça şereke kökünden gelip, bir şeye birden fazla kişinin ortak olması kök anlamına gelir.
Tevhid terimi, uluhiyete (ilahlığa) ve rububiyete (rabliğe) dair bütün vasıfların tek ilah (tanrı) olan Allah’a has kılınmasını ifade ederken, şirk terimi ise, Yüce Allah’a uluhiyet yada rububiyete dair bir takım hususlarda bir yada daha fazla hayali yada gerçek varlığı ortak kılmak demektir. Yani her şeyin tek yaratanı ve maliki (sahibi ve tasarruf edeni) olan Allah’a, yaratış yada malikiyetinde bir yada birden fazla ortak tanımak demektir.
Tevhid mutlak bir gerçeklik (vakıa, hak) iken, her türlü şirk ancak batıl (boş, aslı olmayan) zanni iddialardır sadece. Bu nedenle 31.Lokman 13. ayette açıklandığı üzere, hak olmayan bir şey olması nedeniyle zulüm, hem de en büyük zulümdür. Çünkü şirk en büyük gerçeği (el hakk), Allah’ın uluhiyet ve rububiyetine tecavüz etmektir.
Tevhid ve şirkin, öncelikle gayb dediğimiz, insanın bu dünyada asla ulaşamayacağı varlık alanı ile mutlak bir ilişkisi vardır. Çünkü tevhid ve şirk temelde gayb alanı dediğimiz, Allah, şeytan ve meleklerden müteşekkil olan ve ileride ahiret yurdunu da kapsayacak olan gayb alanı ile yakından ilgilidir.
Kitap halk islamı diyebileceğimiz geleneksel islami iman anlayışları kadar, kitabi diyebileceğimiz, ehli sünnet iman anlayışlarına oldukça aykırı anlayışlar ve unsurlar içeriyor. Bunun sebebi nedir?
Böylece kitabı okuyanların, tevhid ve şirk konusunda, çevrelerinde ve kendi üzerlerinde var olan doğru ve yanlış uygulamaları teşhis etmelerine yönelik pratik uygulamalara vakıf olmaları amaçlanmıştır.
Halkımıza hakim olan şirk kültürünün, klasik ehli sünnet anlayışını yansıtan kaynaklarda da yansımalarının bulunduğunu müşahade ediyoruz maalesef. Kanaatimce bunun nedeni, klasik ehli sünnet imani anlayışlarını, Kur’andan ziyade çoğu uydurma olan hadislere dayandırmış; sosyal ve siyasi sebeplerinde etkisiyle, Kur’ani anlayıştan zaman zaman çok uzaklaşan imani anlayışlara kaymıştır.
Belki başlarda ufak olan sapmalar, geçen 1400 yıllık süreç içerisinde bir çığ topu gibi büyüyerek, bugünkü Kur’andan oldukça uzak imani anlayışlar ortaya çıkmış ve mezhep mensuplarınca mutlak doğrular sayılarak tabulaştırılmışlardır. .
Gerek halk islamı ve gerekse klasik ehli sünnet anlayışıyla sizin çalışmanızda ortaya çıkan aykırılıklar başlıca hangi konularda olmuştur?
Deveye sormuşlar, boynun neden eğri diye? Nerem doğru ki demiş. Maalesef, halk ve klasik ehli sünnet anlayışı ile Kur’ani gerçek tevhidi iman anlayışlarındaki aykırılıkların vehametini bu espri çok güzel ortaya koyuyor. Neredeyse akla karanın farkı kadar aykırılıklar söz konusu.
Uluhiyet, rububiyet, yaratılış, kainat, peygamberlik, melekler, mucizeler, cinler, yaratılışın ve hayatın anlamı, ibadet, ölüm ve kabir hayatı, kıyametin kopuşu, yeniden diriltiliş ve hesap, cennet ve cehenneme giriş ve kalış, şefaat gibi tüm temel konularda neredeyse birbirine taban tabana zıt aykırılıklar söz konusu.
Zaten kitabın hazırlanmasının sebebi de, bu telafi edilemez aykırılıkları ve ulaştığım Kur’ani doğruları ortaya koymaktır.
Müslümanlar arasında imani, islami sosyal ve siyasal pek çok ihtilafın olduğu şu ortamda, yeni ihtilaflara ve tartışmalara yol açabilecek bu çalışmanın yayınlanması sizce zaruri mi idi?
Bence soru, aynı zamanda cevabını da içeriyor. Samimi tüm Müslümanlar arasındaki her türlü ihtilafın tek çözüm yolu, kendilerinin ve başkalarının iman ve islam anlayışlarını sorgulamamakla değil; Kur’an ışığında iyi niyetli, hakkı aramaya yönelik ve ciddi sorgulamalar yapmalarıdır.
Samimi müslümanlar, iman ve islam anlayışlarını, tartışmaya kapalı birer tabu olmaktan çıkarmak; Kur’an ışığında yakini kanaatler haline getirmekle yakini imana erebilecek, bu şekilde bir çığır açılması halinde de, ihtilaflar zamanla tevhidi anlayışa ulaşılarak azalacaktır kanaatindeyim.
Üstelik, tevhid ve şirk konusu, ihtilaf kabul etmeyen bir alandır. Tevhid ve şirki açıklarken ortaya konulduğu üzere, bu alan ihtilaf kabul etmez. Çünkü tevhidin ihlal edildiği her hususta, ister istemez şirk söz konusu olmakta. Bu nedenle, bu alandaki ihtilafların üzerine gidip Kur’ani net anlayışlara erişene kadar gidilmelidir.
Bu kitabı yazmak nereden aklınıza geldi?
Benim radikal İslamcı camiaya dahil olduğum 80 sonrası yıllarda camiamızın üzerinde yoğunlaştığı temel konu, islamın sosyal ve siyasi boyutu idi.Bende uzun yıllar sosyal ve siyasi boyutlar üzerinde yoğunlaştıktan sonra, 2000’li yıllarda tevhid ve şirk ile imanın mahiyeti konusunda temel konularda dahi müphem bilgi ve kanaatlere sahip olduğumu gördüm.
Bundan sonra, islamın sosyal ve siyasal anlayışından sonra en çok üzerinde durduğum hususlar, eksikliğini hissederek bu kitapta ele aldığım hususlar olmuştur. Geleneksel iman anlayışı üzerine bina etmeye çalıştığım islamın sosyal ve siyasal boyutunun inşası esnasında, geleneksel islami anlayışın, sadece sosyal ve siyasi boyutta değil, hemen her alanda sorunlu olduğunu fark etmem; bu sorunları Kur’an ışığında çözümlemeye sevketti beni.
Bu kitabın muhatapları kimlerdir?
Bu kitabın temel muhatap kitlesi, kitapta ele alınan konular üzerinde ciddiyetle araştırma yapan tevhidi müslümanlar olmakla beraber; okuma yazma bilen her kes, eğer ilgi duyarsa bu kitaptan faydalanabilir diye düşünüyorum.
Dileyenler kitabı düz okuyarak, yani verilen ayetlerin meal ve Arapçalarına bakmadan, ele aldığımız konulardaki ulaştığımız kanaatleri öğrenip üzerinde düşünebileceği gibi; tahkik ve araştırma ehli olanlarda, verdiğimiz ayet numaralarındaki ayetlerin meal ve/veya Arapçalarını okuyup, aradaki bağlantıyı düşünmek, gerektiğinde konu ile ilgili kitap ve tefsirlere başvurmak suretiyle okuyabilir.
Kitabınızın kaynakları kimlerdir?
Hayatımın 15 yaşından sonraki 30 yılı, inişli çıkışlıda olsa, tevhidi islami hareket içinde geçti. Bu esnada dinlemek, okumak, düşünmek suretiyle edindiğim kanaatler kitabın temelini oluşturmakta ise de; Seyyid Kutub, Mevdudi, İzzet Derveze’nin okuduğum eserleri ve bilhassa Muhammed Esed’in “Kur’an Mesajı” isimli meal-tefsiri kitabın temel kaynaklarıdır.
Bunun yanında, ele aldığım konularla ilgili Türkçe yayınlanmış olup ulaşabildiğim önemli tüm çalışmalardan da faydalandığımı burada ifade etmeliyim.
Yada şöyle söyleyebilirim; okumaya başladığım 8’li yaşlardan bu günlere kadar okuduğum tüm kitaplar ile, yaptığım tüm konuşmalar, düşünmelerim ve gözlemlerim bu kitabın kaynaklarını oluşturmaktadır aslında.
Yayınlanmış yada yayına hazırladığınız başka çalışmalarınız var mı?
Bu yayınlanmış ilk kitabım. Yayınlamayı düşündüğüm çalışmalar, taslak bazında olmak üzere mevcut. Öncelikle, bu kitabın devamı niteliğinde, Günlük Hayatımızda İbadet – Kulluk ile Günlük Hayatımızda Ahlak ve İhlas diye isimlendirmeyi düşündüğümüz iki çalışma var. İlmihal çalışması yakın bir zamanda Ekin yayınlarınca yayınlanacak inşallah. Bilahare Ahlak ve İhlas konulu çalışmamında Ekin Yayınlarınca yayınlanmasını düşünüyoruz.
Yayınlamayı düşündüğümüz bu iki kitap, Tevhid ve Şirk kitabının devamı ve tamamlayıcıları mahiyetinde. İlmihal kitabı ile, sahih tevhidi imanın günlük hayata yansımasını, ihlas ve ahlak kitabı ile de; günlük hayata yansıyan amellerin salih olabilmesi için niyetlerin halis kılınması ve bu şekilde ulaşılabilecek güzel ahlak ve ihsan ortaya konulmaya çalışıldı.