"İslami Değerleri Reel-Politiğe Kurban Etmek"
Gündem Değerlendirmelerinde bu hafta "İslami Değerleri Reelpolitiğe Kurban Etmek" konusunu dernek binasında Süleyman Ceran ele aldı.
Dersin özeti:
Kıymetli kardeşler, reelpolitiğe kurban edilen İslami değerler çok geniş bir alandır. Bu kapsamda bugün Iran'a değineceğiz inşallah!
İran, özellikle Suriye direnişinin başlamasıyla bölgede daha da etkin olmaya çalışıyor.
İran geçmişten gelen hedeflerine ulaşmak için Suriye'de bir milyon insanın ölümüne ortak olmuştur.
1979 İran Devrimi, Türkiye üzerinde etkili olmuştu. Özellikle İslami camialardan çoğu bundan etkilenmişti ve olumlu baktılar. İran halkının zalim bir şah(lık) iktidarına verdiği mücadele elbette değerliydi.Bugün gelinen noktada İran bu devrime ne kadar sadık kaldı. Daha ilk yıllardan itibaren bütün muhalifleri bertaraf ederek adeta bir molla rejimi kurdular.
Ortadoğu'da yaşananlar karşısında acaba İran halkı hangi pozisyonda kalıyor?
Burada da pek iç açıcı şeyle karşılaşmıyoruz. Son yapılan araştırmalara göre halk devletin Suriye politikasını destekliyor malesef.
Kardeşler, bu coğrafyada malesef darbeler yaygın bir hal almıştır. Batıcılık yine coğrafyanın kaderi haline getirilmeye çalışılmıştır. Özellikle Türkiye birçok sınamadan geçirildi.
Varlığını sadece Allah'a değil de ulus devlet mantığına armağan etme sadece Türkiye'nin başına getirilen bir şey değildi. Aynı fecaati/durumu İran'da da görüyoruz.
Ortadoğu'da yaşanılan intifadalar karşısında birçok diktatör yıkıldı.
Arap Baharı'nda sıra Suriye'ye gelince devreye giren İran coğrafyanın kaderini tam tersi bir pozisyona soktu.
Doğrudan mudahale eden İran tersi bir politika izleseydi bugün başka şeyleri konuşacaktık. Lakin elini kana bulayan İran hükümeti/devleti İslami Değerleri Reelpolitiğe kurban etti.
Kerbela'yı bugüne taşıyamayıp Suriye'de yapılan katliamları görmezden gelme durumu mezhepçi Şiilerin, Esedçilerin melankolik hallerini gösteriyor.
İran dünya genelinde enformasyon yönünden çok etkilidir. Bu anlamda Türkiye'den daha güçlüdür. Suriye'de kendini ABD emperyalizmin karşıtı/anti-emperyalizm pozisyonuna sokarak her türlü çirkefliği yapıyor.
Bundan hareketle Suriye'de 70 bin savaşçısı var. Girdiği her yerde nüfus oranın politikasını değiştiriyor. Sahada Rusya var gibi gösterilse de aslında en çok İran'ı görmeliyiz.
Bütün bunları devrimden sonra Velayet-i Fakih inancıyla iktidar her zaman fakihlerin elindedir. Bu mutlaklaştırılan inanışla artık yönetim bir grubun idaresine girmiştir.Humeyni tarafından kurulan bu sistem günümüze kadar süregelmistir. Bu fikre karşı çıkan muhalifler ise ya ev hapsine ya da gözaltına alınarak pasif duruma getirilmiştir.
Suriye'de hava sahası olmayan İran acaba ileride Rusya ile ters düşerse ne yapacak? Rusya sahadan ayrılsa müslüman kanını eline bulaştıran bu zihniyet neleri hedefliyor?
Kardeşler, Türkiye Afrin operasyonuyla ilgilenirken Rusya Idlip'i vuruyor buna yol açan ise İran'dır. Karadan Esed çeteleriyle muhaliflere saldırıyor Haşdi Şabi.
Son olarak şunu da belirtelim İran sözde Kudüs' sahip çıktığını yıllardır dillendiriyor. Mademki bu kadar samimisin Gazze'de maaşlar şu an verilmiyor/verilemiyor hadi yardım etsene! Bugüne kadar Kudüs için ne yaptı acaba?
Bilhassa Suriye'de Hizbullah işbirliğiyle binlerce Filistinliyi kamplarda katleden İran'dır.
Arapların meşhur sözü aklıma geldi.
" Katil,cenazeyi taşıyor." Gerçekten İran bugün İslam coğrafyasında bunu yapıyor.
Gezi olaylarında, 15 Temmuz'da ve Afrin hareketinde İran, Türkiye'ye karşı hep olumsuz tavır ortaya koymuştur.
İran'ın bugünkü konumu coğrafyada yüzlerce yıllık bir yıkımın,parçalanmışlığın siyasetidir.
Ders soru ve cevap faslıyla sona erdi.