“İran'ın Mezhepçi Yayılmacılığı, ABD Seçimleri Sonrası Suriye ve Irak"
Sivas Özgür-Der'de bu hafta “İran'ın Mezhepçi Yayılmacılığı, ABD Seçimleri Sonrası Suriye ve Irak" konusu ele alındı.
Süleyman Ceran'ın sunumu dernek binasında yapıldı.
ABD'nin bölgeyi 2003'ten beri kaosa sürüklediğini ve kendi politikalarının uygulanması için İran ile birlikte Irak'ı şiileştirme adına yapmadıkları ittifak ve plan kalmamıştır. Maalesef Irak'ta Şii bir diktatorya oluşturdular. Bu yapı oradaki sünnilere her türlü zulmü yapmıştır ve halen de yapmaktadır. Ebu Gureyb, Felluce Katliamı bunlardan sadece birkaçıdır. Hiçkimse bunlara ses çıkarmamıştır sadece Türkiye bu yanlış ve zalim uygulamalara karşı durdu/duruyor. Aynı durumu yaklaşık 6 yıldır Suriye'de de görüyoruz.
BM, AB ve benzer uluslararası yapı veya örgütten sadece kınama olmuş, bunlar da zaten göstermelik politikalarıdır. BM'nin beş daimi üyesi emperyaldirler ve dünyada ne kadar zulüm varsa doğrudan veya dolaylı bunların parmağı vardır. Bunlar toplumları cahil bırakarak sömürü faaliyetlerini/politikalarını yaparlar. İki şekilde yaptıkları bu siyasetlerinin ilkini Kuzey Kore gibi ülkelerde halkını tamamen dünyadan tecrit ederek her türlü iletişimden ve haberleşmeden keserek/kopararak cahil bırakırlar. İkincisi ABD,AB ve BM'nin beş daimi üyesi kendi ülkelerinin halkına yalan yanlış bilgiler vererek halklarını cahilleştirme uygulamalarıyla sömürülerini yapmaktalar.
Yapılan zulüm ve baskıların sonucunda kendilerine hizmet edecek yapıyı da kurarak işlerini daha da kolaylaştırdılar. Her türlü barbarlığı yapan emperyalistler kendilerine maşa bulmakta da zorlanmazlar. Bunların başında IŞID/DAEŞ gelmektedir.
Bugün Musul'u DAEŞ/IŞİD'ten temizleme adı altında 63 ülke koalisyonda yer almaktadır. Hollanda bile Musul'da koalisyonda yer alarak Coğrafyamızda kan döküyor. Hepsi leş kargaları gibi saldırıyorlar. Musul halkı adeta büyük katille/emperyalistler küçük katil/IŞİD arasında tercih yapmaya zorlanmaktadır.
Ceran, konuşmasının son bölümünde ise İran'ın bölgedeki Şii politikasına değindi. Iran, özellikle Irak ve Suriye'de dökülen kanlardan sorumludur. Rusya ile Halep'te hergün onlarca müslüman kardeşimizi katlederek adeta mezhep savaşına İslam alemini zorlamaktadır. Kendi çıkarları için dünyanın her yerinden Şii milisler getirerek onları Fars Safevi Şia'sının birer gözü dönmüş militanı yapmaktadır.
Kendi halkına da Hz. Zeynep'in kabrini koruyorum yalanlarıyla kandırmaktadir. İran'ın bu yanlış ve zalimane politikasından derhal dönmesini ve ümmet bilinciyle hareket etmesini temenni ederiz lakin iş bizim temennimizden ziyade İran hükümeti ve halkının aklını başına almasına bağlıdır. Yoksa onlarca belki de yüzlerce yıl sürecek bir mezhep savaşının sadece emperyalistlerin ekmeğine yağ sürüp bölgeyi tamamen kaosa sürüklemektir.
Bütün bu politikaların gayesi yeryüzünde zulme ve tuğyana direnen islami hareketin önünü kesip her tarafta istedikleri gibi at koşturmak ve sömürülerini devam ettirmektir.
Ceran, bu durum bizi ümitsizliğe sevk etmemeli tam tersi 'Müslümanlar' birlik ve beraberliklerini arttırdıkça, vahyin ilkelerine uydukları taktirde hem emperyalistler hem de işbirlikçi hain ve zalimler yenileceklerdir.
Bugün her tarafta müslüman halklar çok şükür bilinçleniyor ve kendi coğrafyalarında/islam Coğrafyamızda özgür bir şekilde yaşamak için mücadele etmekteler. Bunu Filistin'de, Afganistan'da, Çeçenya'da, Irak'ta, Mısır'da, Suriye'de ve en son 15 Temmuz Direnişi'yle Türkiye'de gördük/şahit olduk. Zalimler zannetmesinler ki bütün bunlar birbirinden ayrı hareketlerdir tam tersi Mısır'da Sisi'ye karşı yapılan büyük sivil halk direnişi, Suriye kıyamı ve 15 Temmuz Direnişi birbirinin devamıdır, dedi.
Son olarak dinleyicilere de söz hakkı verilerek program sona erdi.