"İnsan Olmak İslam Olmak"
Sivas Özgür-Der aylık seminerlerinde bu ay Hasan Eker’in sunumuyla "İnsan Olmak İslam Olmak" konusu ele alındı.
Belediye Kültür Evinde yapılan seminerde Hasan Eker tarafından yapılan sunumun özeti:
"Size şöyle bir soru sorsam ne dersiniz? "Dünyada başımıza gelen en değerli şey nedir?" Elbette buna verecek en güzel cevap şudur: "Dünyaya gelmektir."
Bunun kadar değerli bir şey yoktur galiba. Hele bir insan olarak gelmek bambaşka bir şeydir. Nerede doğduğumuzu, anne-babamızı, ten rengimizi ve etnik yapımızı biz seçmiyoruz/seçemiyoruz. Lakin bu dünyaya insan olarak geldikten sonra fıtrata uygun bir yaşantıyı seçebilir ve ona göre de yaşayabiliriz.
Hayatın anlamını kaybettik kardeşler. İnsan olmanın asgari sınırlarını bile koruyamaz olduk. Mesela Kur'an'da en çok geçen kavramlardan ikisi rahman ve rahimdir. Yani merhamettir. Allah merhameti kendine ilke ediniyor adeta. Peki bizler ne durumdayız? Merhamet hayatımızın neresinde var? İnsanlara karşı ne kadar merhametli olabiliyoruz?
İnsan olmak zaten İslam'ın öncelikli ilkesidir. Fıtrata yerleştirilen doğal yani insani özelliklerimizi tekrar hatırlayalım diye gelmiştir peygamberler ve kitaplar.
Allah Kur'anda müslümanların birbirlerine karşı merhametli ama kafirlere karşı şiddetli olmaları gerektiğini beyan ediyor.
"Muhammed Allah'ın elçisidir. O'nun beraberinde bulunanlar kafirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlidirler…"(Fetih/29)
Bu ayetten müslümanların tüm müslüman olmayanlara karşı şiddetli davranacakları sonucunu çıkarmak kesinlikle yanlıştır. Çünkü ayette geçen kafirler kelimesi "küffar" şeklinde mübalağa kalıbıyla gelmiştir.
Bu da ancak küfrünü çoğaltıp dava haline getiren ve müslümanları düşman olarak görüp onlara karşı her türlü mücadeleyi yürüten kafirleri kapsar. Bu tür kimselerle izzetli, hikmetli ve adalete dayalı bir mücadele yapmak zaten imanımızın gereğidir. Yoksa müslümanlara zararı olmayan kendi halindeki kafirlerle müslümanların bir sorunu olamaz. Aşağıdaki ayetler bunu ifade eder.
"Onlar size dürüst davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah takva sahiplerini(sorumluluk bilinci içinde davrananları) sever"(Tevbe/7)
"Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara karşı iyilik yapmanızı ve adil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah adaletli olanları sever"(Mümtehine/8)
Bu ayetlerin yanında Rabbimiz insan ilişkilerinde nasıl davranmamız gerektiğine dair özellikle merhamete vurgu yaparak başka bir ayette şöyle buyuruyor:
"O vakit Allah'tan bir rahmet sebebiyledir ki, onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılır giderlerdi…"(Al-i İmran/159)
Buradan hareketle küfrünü dava haline getirmiş olan kafirleri bir kenara bırakacak olursak çok net bir şekilde şunu söyleyebiliriz: Allah müslümanların sadece müslümanlarla değil, diğer insanlarla ilişkilerinin de merhamete dayalı olmasını istemiştir.
Kur'anda konu bu kadar net iken ümmetin tarihine baktığımızda müslümanların vahyin prensiplerine aykırı olarak çok acılı tablolar sergilediklerini görüyoruz.
Bütünden koparak aklımızın ayarlarıyla oynuyorlar. Bizi en güzel şekilde yaratan Allah'a karşı ihanet içindeyiz.
Bir insanlık krizi var. Herkes kendini temele alıyor. Ben egosu zirvelerde ve hiç inmek bilmiyor. Bütün bunlar olurken insan olabilecek miyiz? Halbuki Allah bize vahyinde nefsini temizle ve kendin için istediğini kardeşin hatta tüm insanlık için de iste diyor. Bunu da gerçek anlamda imanin şartı yapıyor.
Öncelikle varoluşumuzun farkına varacağız. Yani imtihan için geldiğimizi ve bu imtihanda insan olmak için mücadele verdiğimizi unutmamalıyız.
İnsan olmak için fıtrata uygun bir yaşantımız olmalı. Bunun yolu da vahyin sesine kulak verip doğru bir peygamber tasavvuruyla hareket etmektir. Kardeşlik hukukumuzu güçlü kılmaktır.
En başta kendimizden başlayıp ailede, komşuluk ilişkilerinde, sokakta,çarşıda,pazarda ve iş yerimizde insan gibi davranıp insanlara örnek olmalıyız. Çünkü biz en güzel örnek ve biricik önderimiz peygamberin yolunu tutmuşuz. En azından bunun iddiası var. O zaman akıllı davranıp hem dünya hayatımızı hem de ahiret hayatımız için gayret edeceğiz.
Biz buranın adamı değiliz çünkü burası gelip geçici ama ahiret sonsuz. Biz cennetin adamıyım çünkü böyle bir fıtratla yaratıldık. O halde olmamız gereken yer için durmadan gece gündüz çalışmalıyız. Ku'ran hayatımıza yol vermeli ve insan olmanın yolu fitrata uygun bir hayat yaşamaktır.
Rabbim bizi İslami doğru anlayıp insanca yaşayan kullarından eylesin."