Gerektiği Gibi Vazife İcra Etmek
Sivas Özgür-Der’de bu hafta Sinan Ceran'ın sunumuyla "Adet Yerini Bulsun Diye Değil Gerektiği Gibi Vazife İcra Etmek" konusu ele alındı.
Dernek binasında yapılan sunumdan satır başları şöyleydi:
Zaman şu gibi akıp geçerken bir yandan da Müslüman olarak bir şeyler yapma gayretindeyiz. Burada öncelikle ölçülü olmak sorumluluğumuzu yerine getirmekte kolaylaştırıcı unsurlardandır.
Kardeşler, arzu ettiğimiz yerde değiliz. Belki bir çaba var, bir şeyler yapılıyor bunu inkar edemeyiz.
Biz en gevşek olanı, en altta olanı örnek vererek kolay olana kaçıyoruz.
Biz kimi örnek alıyoruz ve neyi örnek alıyoruz? Kıstasımız nedir?
Şu güzel misali kulak verelim. Hz.Ömer: "Bir esiri yani kişiyi kurtarmayı Müslüman Arap Yarımadası'na sahip olmaya tercih ederim." demiştir.
Ne güzel bir örnek değil mi? İşte iyi bir örnek, alınması gereken bir ders.
Fedakarlık ve çaba gerektiren konularda hep altımızdaki örnek gösteriyoruz. Namazımızı, infakımızı ve zamanımızı kullanmada Resulullah'ı ve sahabeleri örnek almalıyız.
Kendimizi alttakiler ile kıyasladığımızda kusurlarımız, sorunlarımız, ölçüsüzlüklerimiz ortaya çıkmıyor. Çünkü en iyisi biziz ama bizden üsttekilere bakarsak kusurlarımız, eksiklerimiz , ölçüsüzlüklerimiz ortaya çıkacaktır.
Bunu hangimiz ister?
Bizim önümüzde bir peygamber gerçeği var hatta binlerce peygamber örneği var. Bunlar Ütopya değil,masal değil,mitoloji hiç değil.
Kur'an bunları bize hikaye olsun diye anlatmıyor. Bütün bu kıssalar yaşanmıştır. Peki,biz bunları tekrar yaşayabilir miyiz?
Sahabe örneği bizim için nedir?
Onlar masal veya mitoloji miydi?
Bizim kendi hikâyelerimize güvenimiz az hatta kendimize de güvenimiz yok.
Bu konuda Kur 'an ve sünnet kulak verelim
Mesela gerektiği namaz kılıyor muyuz namaz hayatımıza etki ediyor mu? Namazın bize bir yaptırım gücü var mı?
Hz.Şuayb'ın namazı gibi bizi ve başkalarını rahatsız ediyor mu?
Yani kısacası namazımız bizi harekete eyleme geçiriyor mu?
Dostlar; derdimiz daha iyisi, daha güzeli, daha hayırlısı olmalıdır.
Hayatın her alanında söylemle eylemin çakışması yani tutarlı olması gerekir.
Buna kafa yormak, dert sahibi olmakla sorumluyuz.
Bunun en güzel örneği Hud suresi 112.ayetteki Peygamber efendimizin yaşlandım örneğidir. İşte Peygamberi bu zorluyordu.
Emrolunduğun gibi dosdoğru ol ayetidir.
Hayatın her alanında bize düsturdur bu ayet.
Dünyevi işlerde daha iyisi için hazırlık yapıp bir gayret gösterirken Allah rızası için neden daha iyisini yapmıyoruz?
Bir Müslüman olarak ben dünyalık konularda daha altta olana; ihsan ,takva, ihlas ve benzeri konularda ise daha üsttekilere bakmalıyız. Onları örnek almalıyız. Muttakilik bunu gerektirir.
Kardeşlerim, derdimizin olması lazım. Müslüman dert sahibidir. Onun derdi yeryüzünde tevhidi yaymaktır. Adaleti sağlamak ve korumaktır.
Kısacası her yerde Allah'ın dinini yaşamalı ve yaşatmaya gayret etmeliyiz.
Emri bil maruf nehiy anil münker hepimiz üzerine farzdır. Yani iyiliği emredip kötülükten alıkoymak.
Rabbimiz kendi yolunda koşanlardan eylesin ve bu yolda koşarken ölçülü davranmaya nasip etsin.