Hz. Ömer Camii avlusunda Suriye, Mısır ve Çözüm Süreci için bir araya gelen Müslümanlar İftarlarını Simit Hurma ve Su ile yaptılar. İftar Programından sonra akşam namazını cami avlusunda kıldıktan sonra binlerce kişi Cumhuriyet Caddesini kapatarak Tekbirler salâvatlar ve marşlarla Sanat Sokağına yürüdüler. Sanat sokağında marşlar ezgiler okunduktan sonra teravih namazını da topluca kılan Müslümanlar Ümmeti ilgilendiren konulara değinen bir basın açıklaması okuduktan sonra sessiz bir şekilde dağıldı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
İman edenler bir zulme uğradıkları zaman zalimlere karşı yardımlaşarak hadlerini bildirirler. (ŞÛRÂ39) Tunus’ta Zeynel Abidin Bin Alinin diktatörlüğüne son veren Tunus halkı, sırasıyla Libya’nın Kaddafi’sini ve Mısır’ın firavunu Hüsnü Mübareği tarihin çöplüğüne atılmasına vesile oldu. Mısır tarihinde ilk defa dünyanın gözü önünde bir seçime şahit oldu yapılan seçimler sonucu %52 oyla Müslüman kardeşlere bağlı Hürriyet ve Adalet partisi ülkeyi yönetme hakkına sahip oldu ne var ki; daha baştan seçimi ve halk iradesini içine sindiremeyen ABD ve İsrail uşağı çevreler çeşitli yollarla %52 Oyla cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi’yi devirdiklerini sanıyorlar; Zira bedenleri esir edebilirler, işkence edebilirler hatta namaz kılarken üzerlerine kurşun yağdırmak suretiyle yüzlercesini şehid de edebilirler. Hasan el- Benna’ların, Seyyid Kutup’ların Abdulkadir Udeh’lerin Halid el- İslambuli’lerin Zeynep Gazali’lerin ve daha nicelerinin soluduğu havayı soluyan, alimi-muallimi, esnafı-sanatçısı, kadını- çocuğu… Dahası bütün varlıklarıyla seccadelerinin yanına kefenlerini de ekleyerek ülkesinin meydanlarına gece gündüz demeden koşan, adeta islamın ve insanlığın şerefini koruyan, her biri bir nefer gibi öne atılan bu haysiyet abidesi insanların haysiyetli önderlerini devirmek ne mümkün…
Bir sabah vakti Siyonist soysuzların Gazzeyi vurduklarını gördük, başka bir sabah vakti mavi marmaradaki kardeşlerimiz aynı kalleşlikle şehid oldular, ne garip bir benzerliktirki yine bir sabah namazı vaktinde yüzlerce kardeşimiz şehid edildi, çoğu ağır olmak üzere binlerceside yaralandı bu açıkça bir katliamdır bu katliamın faili son firavun Sisi ve emperyalist güçlerdir. Yine bu katliamın sorumlusu Amerikan uşağı Suud yönetimi, ABD, BM ve AB’ ve çanakçıları BBC, CNN gibi uluslar arası basın ve medya kuruluşlarıdır.
Ellerini kana bulamadan ölümü pahasına meydanları dolduran bu milyonlar, aynı zamanda Suud Krallığı’nın BAE’nin BM’in AB’nin sözüm ona islam işbirliği teşkilatının(İİT) özetle bütün emperyalistlerin ve uşaklarının ne mal olduğunu bir kez daha gösterdiler Rabiatül Adeviyye Meydanında dökülen Müslüman kanı bu emperyalist güçlerin ellerine ve yüzlerine bulaşmıştır. Bununla beraber alçak Sisi aktörlüğündeki darbeye destek veren kimi selefi gruplarında başlarını elleri arasına alarak kime hizmet ettiklerini hatırlatırız. Tarih bel’amların akibetlerine şahittir.
Türkiye’li Müslümanlar İslami yorumlarında kendilerinden derinlemesine etkilendikleri İhvan-ı Müslüminin namı diğer Müslüman kardeşlerin yanındadır ve hepte yanında kalacaktır. İslami Yapılanmalar olarakta tekrarlıyoruz ki her ne pahasına olursa olsun darbelerin ve darbeciler karşısındayız.
Mısır’da hal böyleyken nasıl ki Kahire Ankara’dan Diyarbekir İskenderiye’den farksızsa İstanbul Şamdan Halep’te Van’dan farksızdır. Küresel kuşatmanın Suriye ayağında halen uçaklardan camilere, hastanelere, fırınlara, daha acısı çocuk parklarına varil bombaları yağmakta katliamın boyutları dehşet verici bir hal almaktadır. Küresel güçlerin maşalığını yaparken katlettiği çocuk ve kadınların başında zafer çığlıkları atanlara maalesef içimizdeki kimi çevrelerce alkış tutulmaktadır. Asgari insani değer taşıyanları bu hususta akıl tutulmasından kurtulmaya çağırırken er geç zalimlerin devrileceği günün geleceğini de bilincindeyiz.
Ortadoğu’da bunlar yaşanırken ülkemizde başlatılan ve sürdürülen barış süreci yüzümüzü ağartmakta ve geleceğimiz adına bizi umutlandırmaktadır. Bu sürecin verdiği olumlu havayla Başbağlar, Sündüz ve Uludere’de yaşanan acıların yaşanmaması ve mağdurların bir nebzede olsa huzur bulmaları için bu olaylar aydınlatılmalı ve failleri hak ettikleri cezayı almalıdırlar, bu hususta duran kanın bir daha akmaması için ne yapılması gerekiyorsa çekinilmeden yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki tarih, barış ve insanlık için elini taşın altına koyanları da hayırla yaad edecektir.
Kanın ve gözyaşının durdurulduğu bu süreci bozanlar ise hangi taraf olursa olsun kaybetmeye mahkumdurlar.
Müslüman Kardeşlerle Dayanışma İnisiyatifi adına
Hayati Beyde