HAKSÖZ-HABER
Suriye Direnişinin 3. Yıldönümü dolayısıyla Van Hak ve Özgürlükler Platformu (Vahöp)Cuma namazı çıkışında Hz. Ömer Camii’nde Suriye Direnişine destek için toplandı. Etkinlik Suriye’de şehid olan kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılındıktan sonra basın açıklaması ve toplu dua ile sona erdi.
Vahöp adına konuşan İsmail Almalı şu konular üzerinde durdu; Suriye Devrimini selamlayarak konuşmasına başladı. Kendi halklarına karşı her türlü katliam ve zulmü reva görmekten geri durmayan bu zalimlere karşı mazlum ve mustazaf halkların başlattığı direnişin yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Bu direnişi batının bir oyunu gibi göstermeyen gayret gösteren sözde batı karşıtı bazı ülkeler ve hareketler ise bazı mezhepsel ve bölgesel çıkarlarını öncelemekte Hama ve Humus katliamlarını ve 30 yılı aşkın bir süredir Suriye’de yaşananları görmezden gelerek zalim Esed ve yönetimini kahraman, direnişçileri ise Nato’nun askeri gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Oysaki islam insanların hiçbir gerekçe ve maslahatın arkasına sığınarak zulmün yanında durmasına rıza gösteremez diyerek 16 Mart 1988’de yine Baas ideolojisinin bir kolu olan zalim Saddam rejiminin Halepçe’de katledilmesi konusuna değindi. Halepçe’de Amerika ve batılı müstekbirlerin desteklediği faşist ve barbar Baas rejimi tarafından beş binden fazla masum Kürt, 16 mart 1988 tarihinde vahşice katledilmiş, binlercesi yaralanmış sap kalanların çoğu gırtlak ve mide kanserine yakalanmış ve Halepçe’de uzun yıllar etkisi devam eden onulmaz yaralar açılmış. Bir coğrafyanın hayvanlarıyla, bitkileriyle pervasızca katledildiği bu olayda o tarihten bugüne hala saldırının izleri devam edegelmiştir. Toprakta yetişen sebze ve meyveler hala nükleer kalıntılar taşımaktadır. Halepçe soykırımını unutmayacağımızı ve unutturmayacağımızı ifade ediyor sadece Halepçe katliamını değil, insanlığa karşı işlenmiş bütün suçları kınıyoruz.
Almalı son olarak; Beşar Esed’in akibetininde Saddam’ın, Bin Ali’nin, Kaddafinin akıbeti gibi olacağını söyleyerek konuşmasını tamamladık.
Kılınan gıyabi cenaze namazının ardından Erhan Şengül’ün yaptığı duadan sonra program tekbirler ve marşlarla sona erdi.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA
Bugün 15 mart Suriye direnişinin 3. Yıldönümü münasebetiyle buradayız 18 aralık 2010 tarihinde Tunus’ta başlayan Libya ve Mısır’la devam eden özgürlük mücadelelerini ve halkların zalimlere dur deyişini izliyoruz. Bu gelişmeler sonucunda batıya kölelikle nam yapan zalim diktatörler devrilmiştir. Kendi halklarına karşı her türlü katliam ve zulmü reva görmekten geri durmayan bu zalimlere karşı mazlum ve muztazaf halkların başlattığı direnişin yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. İslami kimliğimiz, insanlık onurumuz ve vicdanımız bizleri mazlumların yanında ve zalimlerin ise karşısında durmamızı gerektirir.
Bölgedeki kalelerinin birbir düştüğünü seyreden batılı müstekbirler süreci kendi lehlerine çevirme gayretine düşmüşlerdir. Tunus, Libya ve Mısır’dan sonra Suriye’ninde İslami direniş hareketlerinin kontrolüne geçmesini istemeyen “vahşi batı” yüzbinlerce suriye’li kardeşimizin ölümüne perde gerisinden alkış tutmuştur.
Bu direnişi batının bir oyunu gibi göstermeyen gayret gösteren sözde batı karşıtı bazı ülkeler ve hareketler ise bazı mezhepsel ve bölgesel çıkarlarını öncelemekte Hama ve Humus katliamlarını ve 30 yılı aşkın bir süredir Suriye’de yaşananları görmezden gelerek zalim Esed ve yönetimini kahraman, direnişçileri ise Nato’nun askeri gibi göstermeyhe çalışmaktadırlar. Oysaki islam insanların hiçbir gerekçe ve maslahatın arkasına sığınarak zulmün yanında durmasına rıza gösteremez. Sebep ne olursa olsun zulmün karşısında din, dil, renk, ırk ve statü fark etmeksizin mazlumun safında yer almasını insani bir sorumluluk olarak görür.
Zalimler ile yol yürümek, zalimlerin zulmüne sessiz kalmak ile başlar. Bizler Müslümanlar olarak zalimlerin karşısında kimliği ne olursa olsun durmayı insani ve İslami bir sorumluluk olarak görüyor ve emperyalist batı dünyasının iki yüzlü tutumundan ve Müslüman önderlerin basiret yoksunu tavırlarından dolayı iki yılda yüzbinlerce kardeşimiz şehid edilmiş, bir milyonu aşkın kardeşimiz ise mülteci konumuna düşmüştür.
Bizler bu süreçte yaşanan insani trajedilere şahit olmak dışında yapılabilecek bir şeylerin olduğuna inanıyoruz. Bizler zalimlere karşı mazlumun safında durmalıyız. Zulme sessiz kalan kim olursa olsun onurumuz ve değerlerimizle karşılarında durmaya devam edeceğiz. Batılı emperyalist dünyanın Ortadoğudaki kuklaları Müslüman kardeşlerimize zulmederken elbette bizlerde bu zulümlere sessiz kalmayacağız. Ve üzerimize düşen İslami sorumluluğumuzun gereği olan her türlü yardımı esirgemeyeceğiz.
Ayrıca yarın Halepçe katliamının 25. Yıldönümüdür. 16 mart tarihi Halepçe’de mazlum Kürt halkının kimyasal silahlarla katledildiği, tarih sayfalarına kara bir leke olarak geçmiş unutulmaz bir gündür. Amerika ve batılı müstekbirlerin desteklediği faşist ve barbar Baas rejimi tarafından beş binden fazla masum Kürt, 16 mart 1988 tarihinde vahşice katledilmiş, binlercesi yaralanmış sap kalanların çoğu gırtlak ve mide kanserine yakalanmış ve Halepçe’de uzun yıllar etkisi devam eden onulmaz yaralar açılmış. Bir coğrafyanın hayvanlarıyla, bitkileriyle pervasızca katledildiği bu olayda o tarihten bugüne hala saldırının izleri devam edegelmiştir. Toprakta yetişen sebze ve meyveler hala nükleer kalıntılar taşımaktadır. Halepçe soykırımını unutmayacağımızı ve unutturmayacağımızı ifade ediyor sadece Halepçe katliamını değil, insanlığa karşı işlenmiş bütün suçları kınıyor 16. Mart 1988’de Halepçe kaybettiklerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
İnsanlıktan yoksun batılı güçlerce desteklenmiş olan kukla Saddam yönetiminin bu zulmüne tüm batılı müstekbirler bugün Suriye’de olduğu gibi sessiz kaldıklarını unutmuyoruz. Suriye’deki İslami direnişin karşısında zalimlerin diz çöküşünü pek yakında müşahade edeceğimizi umuyoruz.
Zulüm ile abad olunacağını zannedenlere Saddam’ın, Zeynel Abidin Bin Ali’nin Kaddafi’nin, Mübarek’in akibetlerini hatırlatıyoruz. Allah şura süresi 227. Ayette mealen şöyşe buyurmaktadır. “zalimler yakında nasıl bir inkılabla devrileceklerini görecekler.
Van Hak ve Özgürlükler Platformu Adına
İsmail Almalı