Program Hakan Tanrıverdi sunumuyla başlayıp yıl boyunca Van Özgür-Der'in etkinliğinden bahsedip sözü kuran tilaveti yapmak için lise öğrencilerinden Hafız Mevlana'ya bıraktı kuran tilavetinden sonra konuşmacı Hasan Eker kürsüye davet edildi.
İçinde yaşadığımız hayatta kendimizin seçmediği bir anne babadan doğup yine zamanı seçmediğimiz hayattan ayrılamayız. Bu yaşam düşünmeye değer yaşamaya değil kitabımızı teffekürü emreder bize, batı elindeki teknolojiyle insanları etkileyip korkuttu. Bu korkudan kurtulmanın çaresini bulmamız gerek. Kuran'ı düşüne düşüne okumak gerek ve Kuran'ı okuyarak-anlayarak hayata geçirilmeliyiz. Allah'ın bizi affetmesi noktasında nasıl cebeleşiyorsak insanlarıda affetmeliyiz. Biz affetmedikçe affedilmeyi talep edemeyiz.
Hasan eker sonrasında sözlerine Kuran'dan ayetler kıssalar dikkat çekti;
"Onlar dinlerini oyun ve eğlence edindiler''
Kuran'ı anlamaktan okumak kuranla oyalanmaktır diyen konuşmacı sözlerine şöyle açıklık getirdi;
Kitabı uygulamadan hiçbir şey değilsiniz (Maide 68) Kuran yaşamdır, Kuran ahlaktır. Biz yaşamak için indirilen kitabı sadece okumak için kullandık. Dirilere gönderilen bu kitabı ölülere okuduk. Kitaba öyle bir muamele etik ki onu putlaştırdık. Bizler kitabı yerinden ettik.
Her bir Müslüman kafasından bir türetip ve tek doğrunun o olduğuna inandı, oysa zihni açık olmadıkça ortak bir bilince ulaşamayız. Bizler merhameti ve affetmeyi unuttuk. Kalbinde nefret biriktiren kişi, içini pislikle, mikropla doldurmuş durumda, neden ruhumuzu bu kirden temizleyemiyoruz? Maalesef güven bugün olması gereken toprakların dışında batı toplumunda gerçekleşen bir kavram oldu.
Ve son olarak iman noktasında konuşan konuşmacı "Hz. Lut ile Nuh'un eşleri imanın koynunda ziyana uğradılar oysa firavunun eşi ise küfrün koynunda kurtuluşa erdi." Vurgusuyla konuşmasını sürdürdü.
Daha sonra program soru cevap şeklinde devam etti.