Seminer Fırat Toprak’ın Uludere üzerine yazdığı makaleyi Hayati Beyde okuyarak başladı. Fırat Toprak konuşmasına Tarih ve Tarih Felsefesi’nin genel hatlarını çizerek başladı. Tarihi olaylar sadece kronolojik veriler bütünü olarak değil günümüzde varolan olay ve olguların geçmişin bugüne bakan bir yüzü olduğu, tarihin konusu geçmişte yaşanan olayların yorumu ve bu yorumlardan çıkarılan hükümler sadece geçmiş olaylarla sınırlı değildir. Tarih kelimesinin etimolojik manasının Akad dilinden ve İbranice’den geldiğine değinen Toprak bu konularda örnekler verdi. Kur’an bizzat tarih kelimesinin geçmemesine rağmen Peygamber döneminde sıkça kullanılan rivayet kavramının yakın bir manada olduğunu, Kur’an’da ise “esatir” “nebe” “kıssa” “hadis” sözcüklerinin tarih kelimesine yakın anlamlarının olduğunu vurguladı.
Müslümanlarının tarihe yaklaşım biçimde sünnetullah kavramı merkezdir. Yani Allah’ın kainata koymuş olduğu kevni ve sosyal kanunlar bağlamında sünnetullah İslamın tarihe bakış açısını belirlemektedir.
Tarihe felsefi bir yaklaşım biçimi olarak döngüsel tarih anlayışı ve ilerlemeci tarih anlayışı şeklinde bir tasnif vardır. Bu felsefeye göre özellikle islamın batı felsefesi ile olan keskin ayrışmamızın neticesi olan Batının tarihi okuma biçimi dokusal bir yaklaşımladır. İlk insanlar her geçen gün yeni şeyleri keşfederek bir takım hadiseleri geliştirdiler, yazıyı buldular, ateşi buldular vs vs gibi örnekler üzerinden batının tarih okumasını eleştirdi. İslamın tarihe yaklaşımını ise döngüseldir. İlk insan Adem’di Allah Adem’e esmayı öğretmişti meleklerede bu esmayı öğrenmişlikten yani ilme olan hürmetten bir ta’zim secdesi emredilmiştir. Bu algı biçimlerini karşılaştıran Toprak aslında yaşanan her şeyin sünnetullah çerçevesinde cereyan ettiğini söyledi. Habil ile Kabil örneğini vererek hadisenin günümüzde halen aynen devam ettiği sadece araçların ve ortamların değiştiği üzerinde durdu.
Toprak; Kıssa ve hikaye kelimeleri üzerinde durarak kıssanın gerçeğin anlatımı, olmuş yaşanmış olayların anlatımı, hikaye ise varsayımlar üzerinden bir şeyler üretmek veya yaşanmamış olayları yaşanmış gibi göstermek amacı vardır dedi. Kur’an kıssaları niye anlatır? Kıssaların gayeleri bağlamında “Nübüvveti ispat”, “Allah’ın Peygamberi ve mü’minleri teselli etmesi”, “Muhataplarını düşünmeye sevketmek ve ibret almalarını sağlamak” olduğunu söyleyerek bu konuları örneklerle açıkladı. Kur’an tarihsel verileri kullanmıştır ama Kur’an bir tarih kitabı değildir. Kur’an jeolojik ve biyolojik verileri kullanır ama sadece bu bilimleri kapsayan bir kitapta değildir. Bu manada temel yaklaşım Kur’an kıssalarında zaman ve mekân olgularının arkaplana itilmesinde bu gerçek yatar.
Fırat Toprak; Kıssaların Kur’an’da ve diğer kitaplardaki anlatılış şekillerinin üslubi olarak farklı fakat içerdiği mesaj olarak kulluğu Allah’a has kılmak Tevhidi ikame etmek olduğunu vurguladı. Vahyin gelişinde bütün peygamberlerin toplumlarından bir ücret beklemedikleri karşılığını sadece Allah’tan beklediklerini bununda İslamın evrensel bir olduğunun kanıtıdır dedi. Kur’an kıssalarının tarihselliği konusunda Mısır’da ortaya çıkan tartışmalara da değinen Toprak; Taha Hüseyin ve Muhammed Halefullah’tan örnekler vererek eleştirdi.
Son olarak Toprak; Kıssalardan çıkarılacak hikmetler bağlamında sizden önce bir çok kavim geldi geçti sizde birer fanisiniz ve sizde gelip geçicisiniz anlatımıyla bakışların ahirete çevrilmesi şeklinde bir vurgusudur. Bu manada Kur’an’ın mesajı insanın halini ıslah etmesi dahil Peygamberlerin örnekliğini, öncülüğünü merkeze alarak bir inşa sürecinin işletilmesine dair bir vurgudur diyerek konuşmasını tamamladı.
Program, sorulara verilen cevaplardan sonra Suriye’ye yardım faaliyetleri için giden kardeşimiz Ercan Bozkurt Suriye’de Müslüman kardeşlerimize yapılan zulümleri ve Suriye direnişinin son durumunu şu ifadelerle aktardı; Halep üniversitesi bombalandığı anda biz oradaydık ve çıkan haberlere baktığımızda Üniversiteyi Müslümanların bombalandığına yönelik haberler çıktı bu haberler Suriye’deki Müslümanların şanlı mücadelesini lekelemek için yapılan asparagas haberlerden sadece birisidir. Orada insanlar sadece Esed’le değil açlıkla, soğukla ve tüm dünyanın buradaki insanlara yönelik karalama kampanyalarıyla savaşıyorlar. Suriyeli Müslümanların kaldığı kamplarda ise sadece yaşayacak kadar ekmek ve su bulabildiklerini çok acil yardımlara ihtiyaçlarının olduklarını söyledi. Suriye’de bazı Muhalif komutanlarla da irtibat sağlayan Bozkurt; komutanların bize gıda ve ihtiyaç malzemesinden daha büyük yardım yapmak istiyorsanız buradaki durumun şahitliğini adil bir şekilde yapmanız yeterlidir. Ve tüm dünya kamuoyuna Esed’in yaptığı katliamları aktarmanız önemlidir ifadelerini kullandığını söyledi.
Tayfur Bayraklı / Haksöz-Haber