Özgür-Der Ümraniye Şubesi'nin Üsküdar Belediyesi Sabahattin Zaim Çamlıca Kültür Merkezi'nde İslami Düşünce Panelleri üst başlığıyla düzenlediği paneller dizisinin 5.'si gerçekleştirildi.
"İslami Hareketler: Kazandırdıkları ve Zaafları" adını taşıyan bu ayki panelin yöneticiliğini Sıddık Beyazyüz yaparken konuşmacılarıysa Rıdvan Kaya ve Kenan Levent idiler.
Sunumuna İslami hareketlerin kısa bir değerlendirmesiyle başlayan Sıddık Beyazyüz İslami hareketlerin kökleri derinde ve türedi olmayan yapılar olduklarını belirterek "İslami hareketler sahih olanın arayışında olmuş ve adil bir toplumun inşasını arzu etmişlerdir. Yürüyüşlerinde yol kazalarına uğramalarına rağmen sapmalara karşı durma çabasında da olmuşlardır. Kimi kazanımlar zafer sarhoşluğu oluştururken, bazı zaaflar nostaljik dövünmelere dönüşebilmiş ve hakedilmemiş ödüllerle sevinilebilinmiştir. Bunlar yer yer süreç içerisinde kendini inkâra varan savrulmaları getirebilmişse de İslami hareketler yine de umut ışığı olmaya devam etmektedirler", dedi. Dolayısıyla İslami hareketlere yaklaşırken doğrular kadar zaafların da mutlaka gözönünde bulundurulması gerektiğini belirten Beyazyüz, haksız eleştiri ve abartılı yaklaşımlardan da sakınmanın ve meseleyle böylece yüzleşilmesi gerektiğinin altını çizerek sunumunu yapması üzere sözü 1. konuşmacı K. Levent'e verdi.
Tebliğine İslami Hareket kavramının kısaca analiziyle başlayan Kenan Levent, ilgili kavrama dönük tanımlamaların çeşitliliğini hatırlattıktan sonra ortak bir anlayışa ulaşmak için temel bir tanım çerçevesinin öneminden söz etti ve bunu "İslam referans alınarak belirli bir hedef için ortaya konan ve ümmeti yeniden inşaa etmek üzere çalışan, sosyal, siyasal, ekonomik vd. boyutları bulunan çabalar bütünü" olarak saptadı.
Yapısal bir çabanın İslamilik kazanması için ise sahip olunması gereken birçok özelliğin bulunduğunu hatırlatan Levent, temel olarak iki vasıftan sözedilebileceğini söyledi ve bunları 1- fikrî ve itikadî bir ıslah içermesi, 2- sosyal ıslah boyutunun olması, olarak tasnifledi. Bu vasıflardan 1.'sinin içe dönük bir eylem olduğunu söyleyen konuşmacı bununla ilgili olarak "bu içe dönük eylem, yapının müntesiplerinin veya İslam'ın istediği insan tipinin inşaasıdır; fikriyatın kirden arındırılması ve bütün bunların Allah için yapılmasıdır", dedi. 1. adımın öncelikli olduğunun önemine değinen Levent bunu kadro oluşumu safhası olarak ortaya koydu ve yapının müntesipleri ile öncülerinin sahip olması gerektiği sağlam itikadî temelin öneminden söz etti. 2.'siniyse dışa dönük boyut olarak tanımlayan Levent bunun sosyal ıslah projesi olarak kavramlaştırılabileceğini söyleyerek ıslah ve ifsad kavramlarının geniş kapsama alanına değindi. Şirkin, zulmün, hırsızlığın, ekin ve neslin tahribinin, fuhşun, ekonomik adaletsizlik-zina ve savaş çığırtkanlığının tümünün ifsad kavramının kapsamında bulunduğunu hatırlatan Levent bunlara karşı bir tavır olarak salah ve ıslahın ise her türlü bozulmuşluk ve kokuşmaya karşı bütüncül bir tavır olduğunu, bunun yitirilen ümmet yapısının yeniden inşaasını da ifade ettiğini ve dışa dönük bu ameliyenin nihayetinde müslümanların yeniden özne konumuna varmak olduğunu belirterek bunu sosyal ıslah projesi olarak tanımladı.
Tebliğinin ikinci adımında bu temel çerçeveden hareketle İslami hareketlerin kazandırdıklarını değerlendiren konuşmacı İslami hareketlerin birçok kazanımından söz edile bilineceğini belirterek bunlardan birkaç tanesi üzerinde duracağını söyledi. Birbiriyle bağlantılı 9 önemli kazanımı zikreden Levent bunları maddelendirerek kısa kısa değerlendirdi. Bu maddeler şöyleydi:1- Kaynaklara (Kur'an ve sünnet) dönüş çağrısını gündemleştirmeleri, 2- Kitap merkezli bir din anlayışının öne çıkarılması, 3- nübüvvet tasavvurunun ıslahı ve nebevî sünnetin yeniden ihyası, 4- içtihada yeniden hayatiyet kazandırılması, 5- cihad ruhunun uyandırılması, 6- kavramların yeniden aslî hüviyetlerine inkılabı, 7- ulus devleti tartışmaya açması ve İslami siyaset literatürünü yeniden tanımlaması, 8- toplumsal muhalefeti üstlenme kıvamına erişmesi, 9- ve tarihî, fikrî, geleneksel ve siyasi statükoları sarsması.
Levent bunların her birinin önem ve kapsamını ayrı ayrı değerlendirdikten sonra da İslami hareketlerin tüm diğer sosyal hareketler gibi zaaflarının bulunduğunu belirterek bunların bir kısmını değerlendirdi. Levent zaafların özellikle de şu alanlarda gözlenmekte olduğunu belirtti:
1- itikadî netlik noktasında problem, 2- hedefin bulanıklığı ve hedefe götürecek yolun belirsizliği, 3- bütüncül bir toplumsal muhalefeti yüklenememe, 4- Ahiret vurgusunda eksiklik, 5- yerlilik düşüncesine doğru yoğunlaşan yönelim veya sağcılaşma, 6- adanmışlık ve fedakârlık noktasında beliren yetersizlik, 7- yabancı düşüncelerin İslami mesaja bulaştırılması (sentezcilik veya eklektisizm), 8- itidalden sapma veya ifrat ve tefrite düşme.
Panelin 2. tebliğcisi olarak söz alan Rıdvan Kaya sunumuna İslami hareket/ler kavramının tartışmalı olduığu tespitiyle başladı. Bütün ideâl tanımlarla birlikte dışarıdan tanımlamaların da bulunduğunu, söz gelimi AK-Parti ve Nurculuk gibi hareketlerin de bu kavramın içinde değerlendirildiğini hatırlatarak şu aşamada esnek tanımların daha yapıcı olacağına imaen İslami hareketler kavramını "kendisini böyle tanımlayan ve kendisini İslami bir dönüşüme adayan çabaların toplamı" olarak tanımladı. Ayrıca kavramın direniş hareketleri olarak da alınabileceğini, zira 19. yy.'dan itibaren sömürgeciliğe, işbirlikçilerine ve laik-batıcı anlayışlara karşı direnişlerin başladığını ve dolayısıyla kavramın bu tarihsel zeminle bağlantılı olduğunu belirtti. Söz konusu ortamın nabzını tutan Kaya, bu dönemde yenilgi psikolojisinin hâkim olduğunu ve İslami şahsiyet ve hareketlerin "neden bu durumu yaşıyoruz?" sorusunu sorduklarını, "İslam'dan uzaklaştığımız için" cevabının ise paralel bir kalkış zemini olduğunu söyleyerek "İslam nizamının yeniden inşaası" teklifinin de onları bütünleştiren bir çözüm önermesi olduğunu belirtti. Ortak bir yönelimi ifade eden bu formülün kapsamını da değerlendiren Kaya bunun tecdid, kaynaklara dönüş, sahih geleneğe yönelme ve böylece bütünleşme vurgularıyla belirginleştiğini söyledi. Ayrıca sosyolojideki toplumsal hareketler tek faktörle açıklanamaz ilkesini de hatırlatan Kaya Muhammed bin Abdulvahhab hareketini örnek vererek "İslami hareketler iddia edildiği gibi tepkisel değil, tersine hemen hemen tamamen iç dinamikler sonucu gelişen hareketlerdir", dedi ve Abdulvahhab döneminde Hicaz'ın işgal altında olmadığını hatırlattı.
İkinci adımda konuyu pratik bir zeminde ele alan Kaya, İhvan-ı Müslimîn, Cemaat-i İslami, Hizbut-tahrir, İran Devrimi ve El-Kaide hareketlerinin ve öncülerinin oluşum ve gelişim süreçleri, yapısal özellikleri ve programları hakkında özet bilgiler vererek bunları çeşitli boyutlarda birbirleriyle mukayese etti. İkinci adımdaysa konuşmacı bu somut örneklerle bağlantılı olarak İslami hareketlerin zaafları ve kazandırdıklarını saptamaya çalıştı. Önemli olanın İslami hareketler ve öncülerine yaklaşımda örnekliklerin öncelenmesi olduğunu hatırlatan Kaya, böyle bakıldığında her hareketten farklı noktalarda derslerin alınabileceğini, mesela olanca tartışmalı yapısına rağmen El-Kaide hareketi ve Taliban'dan bile adanmışlık ve fedakarlık noktalarında dersler bulunduğunu belirtti ve adil bir yaklaşımın nasıl olması gerektiğini tartıştı.
İslami hareketlerin zikredilmeye değer birçok kazanımının bulunduğunu hatırlatan Kaya, bunlardan 3 tanesini öne çıkararak yaşanan pratik deneyim ve öncü şahısların örneklikleri ışığında değerlendirdi. Bu bağlamda Kaya 1- tedricilik boyutunda H. El-Benna'yı, 2- sahih ve bütüncül kimliğin inşaası bağlamında İhvan ve C. İslami'nin oluşum evrelerini değerlendirerek ayrıca kuşatıcılık ve önderlik ile örneklik boyutlarında oluşan kazanımları muhasebe ederek bunların ilgili hareketler ve öncülerinin bize kazandırdıkları olumluluklar arasında bulunduğunu söyledi.
Zaaflar konusundaysa 1- kişi merkezlilik veya otoriterlik, 2- siyasi pragmatizm, 3- mezhepçilik, 4- hedef darlığı ve itidalsizlik örneklerini sayan Kaya bunların hangi hareket ve öncülerde ifadesini bulduğunu değerlendirdi. 1- Kaynaklarda yeterince net olamama, 2- kitleyi kuşatmada acelecilik veya tedrici bir usûl geliştirememe, 3- istişari zeminin zayıflığı ve 4- etnik, mezhebi, kabilevi kalıpları yeterince aşamamayı ortak zaaflar olarak saptadı.
Son olarak bugünden bakıldığında İslami hareketlerin özellikle de iki soruya cevap verip netleştirmesi gerektiğini belirten Kaya bunları da mücadele süreci ve muhtemel İslam devletinde dışımızdakilerin statüsü ve mücadelede kadının konumu olduğunu belirterek bunların önemi üzerinde durdu.
Panel 2. turda dinleyicilerden gelen soruların her iki konuşmacı tarafından cevaplanmasıyla sona erdi.
Abdulvedüd Ay / Haksöz-Haber