“Gazze’yi yerle bir ederek Hamas’ı ortadan kaldıramazsınız!”

Üsküdar Özgür-Der'de, Gazze'de yaşanan son gelişmeler değerlendirildi.

Üsküdar Özgür-Der'in haftalık oturumlarında bu hafta Özgür-Der Genel Sekreteri Musa Üzer konuk edildi.

"Aksa Tufanı ve Gazze'nin geleceği" başlıklı oturumda 7 Ekim’den bu yana yaşanan süreç değerlendirildi.

Musa Üzer başta Filistin 'de yaşanan gelişmelerin ne kadar sağlıklı bir şekilde ele alındığını analiz edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

"Her siyasal sosyal olayda olduğu gibi Gazze'de yaşanan son olaylarla da düşünce sorunlarımızın örneklerini gördük. Hiçkimsenin ispatlayamacağı ancak reddetmek için de dört başı mamur açıklamalar yapmanın da oldukça zor olduğu teoriler ortaya saçıldı. Yaşanan hadise ne olursa olsun bu durumu tecrübe ediyoruz.

Bir ön kabul ortaya atılıyor ve onun etrafında akıl dışı bir düşünce inşa ediliyor. 'Dünyanın en güçlü ordusu İsrail' karşısında imkansızlıklar içerisindeki Hamas’ın mücadelesi aslında tahfif ediliyor.

Misal olarak ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi de bu düşünce tarzı tarafından mahkum edilmektedir. Özne Müslümanlar olunca komplolar havada uçuşur. İslami hareketlerin varlık mücadelesi bu bağlam içine hapsedilerek önemsizleştirilir ve mahkum edilir. Bu tarz söylemleri sistematik olarak dile getiren sol sosyalistler ve bu yaklaşıma eklemlenen zaaflı bakış açıları da meseleyi iyice içinden çıkılmaz hale getirir. İçi boş 'emperyalizmle iş birliği' ithamı üzerinden algı oluşturulmaya çalışılır.

Ancak hadiseleri kendi sebepleri ve diyalektiği üzerinden değerlendirmemiz adaletli bir bakış açısı için zorunludur. Bu sebeple Aksa Tufanı'nın kendisinden evvel meselenin usuli boyutunu atlamamak gerekiyor. Özellikle yükselen milliyetçi hamaset sebebiyle iyice artan bir komploculuk hastalığı söz konusu.

Eğer ki bir insan  'Aksa Tufanı neden şimdi başladı?' şeklinde bir soru soruyorsa bu soruyu soran kişinin Filistin'de yaşananlar hakkında en ufak bir fikri yok demektir. Siyonistlerin zaman zaman ABD'yi bile karşısına alarak son üç yılda artırdığı işgal ve tehcir politikaları gün geçtikçe Filistini Filistinsizleştirirken, Mescid-i Aksa her geçen gün daha fazla hakarete uğrarken 'Hamas'ın Aksa Tufanını neden gerçekleştirdiği' sorusu meseleyi anlamaktan uzak ve yargılayıcı bir ton taşıyor.

Savaş stratejisi açısından çok mantıklı bir şekilde düşmanını "uyutan" Hamas, Siyonistlerin reflekslerini köreltti. Sessizce yürüttüğü operasyonuyla süreci tamamen tersine çevirdi."

Üzer, Aksa Tufanı’nı Hamas ve Filistin halkının dinamikleri dışında başka etkenlere indirgeyerek okumanın sakıncalarına dikkat çekerken özellikle İran’ın Filistin üzerinden algı operasyonuna giriştiğine değindi.

Hamas şartlarını açıkça ortaya koyarak kendisinin Sünni bir coğrafyada Sünni bir hareket olduğunu ifade ediyor. Hamas, İran’a Filistin’de mezhep ihracına izin verilmeyeceği belirtilirken ilişkilerini ise kesmedi.

İran'ın Aksa Tufanı'nın ne planlanmasından ne de başlangıcından dâhili olmadı. Mantıken İran veya Hizbullah bu savaşı başlatmış olsaydı Aksa Tufanına paralel olarak Lübnan dan da saldırılar gerçekleştirilmesi gerekirdi. Ancak böyle bir duruma şahit olmanın çok ötesinde Hizbullah’ın içi boş tehditlerine şahit olduk. Bu sebeple Aksa Tufanı’nı İran ile ilişkilendirme çabasını altında başka bir şey aramak gerekiyor...

Türkiye’nin konumlanışı hakkında yapılan değerlendirmelerin indirgemeci bir zaviyeye sahip olduğunu ifade eden Musa Üzer tarihsel bağlam göz ardı edilerek yapılan tahlillerin hadiseyi anlamaktan uzak olduğunu kaydetti.

Tarihsel olarak Türkiye laik Kemalist sistem eliyle Siyonistleri ilk tanıyan ülkelerde olma vebalini taşıyor. Kemalistler iş birlikçi vasıflarıyla Siyonistleri desteklediler. Türkiye böyle bir konumlanışla bölgede uzun yıllar işgal rejimi için güvenilir bir ortaktı. AK Parti de kurulduğu yıllarda işgal rejimi ile doğrudan çatışmayı tercih etmedi. İlerleyen yıllarda ise özellikle Hamas’ın seçimleri kazanmasıyla birlikte değişim başladı.

AK Parti'nin Filistin’e desteği Siyonistlerin Gazze'ye yönelik saldırılarıyla birlikte yükselerek Türkiye Cumhuriyeti tarihi içerisinde bir kırılma oluşturarak bugünlere geldi. Davos ve Mavi Marmara ile Türkiye-İsrail ilişkileri koptu. 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında ise zaten Türkiye birçok konuda var olan programdan saptı ve kendisine zarar verecek bir sürecin içine girdi. Ekonomide yaşanan darboğaz ile birlikte dış politikada güçlü söylem üretme kapasitesini büyük oranda yitirdi. Bu sebeple 7 Ekim’den hemen sonra Türkiye kendisinden beklenenden epey uzak, renksiz bir söylem geliştirdi. Ancak önce Dışişleri Bakanı Fidan ‘yerleşimci değil hırsız’ sözlerinin ardından ise Cumhurbaşkanı Erdoğan Hamas’ı ‘mücahitler ordusu’ olarak tanımlayarak uluslararası arenada Hamas ve Kassam'a meşruiyet sağlayarak önemli bir adım attılar.

Bugün gelinen noktada ise ticari ilişkilerin son bulması başta olmak üzere bu söylemlerin fiiliyatta karşılık bulması ve Filistinli mücahitlerin savaşı sürdürmelerini sağlayacak ihtiyaçlarının giderilmesi için Türkiye'nin belirli adımları atması gerekmektedir. Bütün dünya kamuoyu Filistin halkını destekliyorken Türkiye'nin atacağı adımların itibar açısından çok olumlu yansımaları olacaktır.

Musa Üzer, Aksa Tufanı’nın kazanımlarını anlamak açısından 7 Ekim’den beri Hamas’a yönelik artan ilgiyi inceleme çağrısında bulunurken psikolojik üstünlüğün Hamas lehine değiştiğini vurguladı.

“Siyonistler beklemedikleri bir şekilde yaşadıkları mağlubiyetle psikolojik olarak ciddi sıkıntıya girdiler. Yer altını kontrol altına alamayınca da çocukları ve kadınları hava saldırılarıyla katlediyorlar.

Yaşanan bunca katliama karşı ise esirleri kurtarma iddiasıyla saldırılarını artıran Siyonistler, Kassam'ın elinden tek bir rehineyi dahi alamadılar. Aksa Tufanı, işgal ordusunun zaaflarını gösterdi ancak Siyonist siyasetçiler kendi zaviyelerinden 'zafer' görüntüsüne ulaşıncaya kadar saldırıları devam ettirmekte ısrarlı gözüküyorlar.

Netice olarak yaşanan yıkıma rağmen bugün Filistin'de Hamas'a sempati duyan, destek veren insan sayısı artmıştır. Hamas, Filistin halkının gerçek temsilcisi olduğunu ve kendisinden bağımsız olarak Filistin üzerine söz söylemenin imkânsız olduğunu kanıtlamıştır. Gazze’yi yerle bir ederek Hamas’ı ortadan kaldıramazsınız!”

Etkinlikler Haberleri

Üsküdar’da Yahya Sinvar ve Gazze mücadelesi konuşuldu
"Gazze direnirken bizler yılgınlığa düşmemeliyiz!"
Mehmet Kırkıncı’nın "Hayatım Hatıralarım" kitabı üzerine
1970’lerde Uyanış Sürecimizde ilk temsil: “Düşünce Dergisi”
Üsküdar’da “Muhacirlere karşı sorumluluğumuz” konuşuldu