Bir hafta önce yoğun kar yağışından dolayı ertelenen program, 10.03.2012 tarihinde Özgür Der Tatvan şubesinde yapıldı. Program bayanlara yönelik düzenlendi.
Programı Kübra SÖNMEZLER sundu.
Program Özlem TAŞCAN‘ın Kur’an’ı Kerim okunmasıyla başladı.
Lise öğrencisi Esma KINAY “Şehadeti Anlamak” adlı bir sunum yaptı.
Esma KINAY’ın Sunumunu Özeti:
Şehadet denince aklımıza ilk önce Allah yolunda öldürülmek geliyor.Şüphesiz bu manada şehadati yalnız ele almak yeterli değildir.Şehid olmadan önce adil şahidler olmamız gerektiğini bilmemiz lazım.Şahit olmak tanıklık etmek demektir.Bizler hayatımızı sadece ve sadece Allah yolunda mücadele ederek yaşayan ; bunu malı ve canı ile ispatlayan şahidler olmalıyız.Şahitlik yapan mümin topluma örnek olmalıdır.Şahitlik öncelikle imanın ispatıdır.İnsanlar yalnızca iman ettik demekle sınamadan bırakılacaklarını mı sandılar ?
Rabbimiz bizden öncekileri sınadığı gibi bizi de sınayacaktır.
İslam Allah yolunda ölümü ölümlerin en şereflisi olarak görür.Allah kendi için ölenleri ölü olarak tabirini kullanmamızı istemiyor.Canını Allah yolunda verenler gerçekte kurtuluşa erenlerdir
Bu nedenle ölümlerin en güzeli olan şehitlik için neden daha çok çalışmayalım.
Rabbim ,bize şehid gibi inanmayı ve inancımıza şahitlik etmeyi nasip etsin.Rabbim bize şehid gibi yaşamayı ve ölmeyi nasip etsin.
Daha sonra Ayşenur SÖNMEZLER adlı öğrenci ‘’Şehadet bir çağrıdır ‘’ ezgisini söyledi.
Kulüp üyeleri tarafından Şehidlerin hayatlarını anlatan sunum yapıldı
Kulüp üyeleri ‘’Şehid Tahtında ‘’ adlı ezgiyi söylediler.
Hamza AKDENİZ ‘in Mavi Marmara Şehidi Cengiz SONGÜR’e yazdığı mektubu Emel ÖZEL okudu.
Hamza AKDENİZ’in Mektubu :
Bir dost bir arkadaş ve dav adamı olarak şehid Cengiz SONGÜR…
Allah’a adanmış bir ömür ve mutlu son şehadet.Nasıl anlatılır ki böyle bir şahsiyet.Hani bir söz vardır ‘’anlatılmaz yaşanır ‘’diye işte Cengiz, tamda öyle biriydi..Bizde meşhurdur, biri öldükten sonra onun hayatını abartarak yazmak veya gündeme getirmek.Şunu ifade edeyim ki Cengiz için söylenen, yazılan , çizilen her şey belki de tam olarak onu ifade edemiyordur.Çünkü Cengiz bir çoğumuzun yaptığı gibi hayatını dünyevi ve uhrevi olarak ikiye ayırmayan ender kişilerden biriydi.Yani onun için iş ayrı İslami mücadele ayrı diye bir ayrım yoktu. O ,yaptığı işi de İslami mücadelenin bir parçası olarak görüyordu.Bence bir dava adamını değerlendirirken bir bütün olarak değerlendirmek gerekir.Yani sadece savaş meydanlarındaki cesaret ve atılganlığı değil aynı zamanda ailevi ilişkilerinden tutun da ticari ilişkilerine ,komşuluk ilişkilerinden tutun da arkadaşlık ilişkilerine yani hayatın tümünü kuşatan pratiklerimizi göz önünde bulundurarak değerlendirmemiz lazım.
Cengiz böyle bakınca onu mutlu sona ulaştıran etkenlerin bütün bir yaşamı olduğunu rahatlıkla görebiliriz.Yaklaşık 25 yıl yanı çeyrek asır bir beraberliğimiz oldu.Altısı kız biri erkek olmak üzere yedi çocuk sahibiydi.Çocuklarının her biri birbirinden daha metanetli ,fedakar,cefakar ve dirayetli olduklarını onun şehadetiyle birlikte nasıl yetiştirdiklerine daha bir net olarak şahit olduk.Rabbimin lütfü ve izniyle kızlarından birini kardeşimle evlendirerek kendisiyle de dünür olmuştuk.Bu vesileyle de çocuklarına nasıl bir baba bir öğretmen olduğunu daha yakından tanıma fırsatımda oldu.
Kendisi tanıdığım 25 yıllık zaman içerisinde hep ticaretle uğraştı.Bir çok iş değiştirdi.Kah zarar etti,kah kar etti.Ama çoğunlukla işleri maişetini karşılamada yeterli gelmedi belki.Ama onun ağzından hiçbir zaman şikayet ,bitkinlik daha fazlasını isteme diye bir şey duymadık.Hep şükreden ve işleri düzgün olsun yada olmasın asla İslami mücadeleden geri kalmazdı.Nerede bir iş var,bir eylem var ;nerede islam adına ,dava adına bir şeyler yapılacaksa Cengiz mutlaka oradaydı.Alsa mazeret üretmezdi.
Dava adına bir çok işe beraber koşturduk.Bazen ben şikayette bulunurdum.Nerde şu Müslümanlar ?Neden gelmiyorlar ?dediğimde ‘’biz işimize bakalım ‘’diyordu.’’Herkesin sorumluluğu kendisine ,biz sorumluluğumuzu yerine getirelim gelen gelir,gelmeyen gelmez’’deyip beni motive ediyordu
.Sorumluluğunu bilincinde bir dava adamıydı.Bir iş yapılacaksa önce benim yapmam azlım anlayışıyla hareket ediyordu.Bu bilincin tüm Müslümanlarda gelişmesi lazım, başkasının yapmasını beklemeden ‘’ ben yapmalıyım ‘’ bilinci oluşmadan ,özlemini çektiğimiz mutlu sona ulaşmamız gerçekten zor olacaktır.Başta da belirttiğim gibi Cengiz hayatını dünyevi ve uhrevi olarak ikiye ayırmayan ender kişilerden biriydi.Bu gün Müslümanların en büyük zaaflarından biri olan dünyevileşme hayatını ikiye ayırma dünyevi ve uhrevi olarak yani işinde kapitalist,eve ceberut bir baba,sohbetlerde Müslüman İslamcı …
İşte bunu için Cengiz önemli bir kişilik ve dava adamıydı.Hem işinde Müslüman ve tebliğci,hem evinde mürebbi ve öğretici bir baba hem de İslami mücadelenin her safhasında bulunan bir dava adamıydı.Evet şehid olmadan şahid olmuş bir adam,şahid olunmadan şehid olunamayacağını bilen bir adam.’’Sözünüzü tutan şahidler olun ‘’ düsturuna bağlı bir hayat sürmüş ve bunu sonucu olarak rabbim kendisine şehitliği vererek en güzel mertebeye yükseltmiş.Ben şahitlik ediyorum ki onun hayatı ve ölümü alemlerin Rabbi olan Allah içindi.Rabbim şehadetini kabul etsin.Rabbimden temennim bizlere de şehadeti yaşadığımız sürece adaleti ayakta tutan şahitler olmamızı ve sonunda şehadeti nasip etmesini niyaz ederim.
Ölümü, ölümsüzlük bilenlere selam olsun.
Şehadet bir çağrıdır tüm nesillere ve çağlara
Program ehidlerin hayatını anlatan sinevizyon gösteriminden sonra Esma KINAY’ın yaptığı dua ile son buldu.