Program Kur'an-ı Kerim ve mealinin okunmasıyla başlayan program Ahmet Özbay'ın "Mekke Dönemine Genel Bakış" konulu semineriyle devam etti.
Özbay, şunları söyledi: "Mekke'de yaşayanlar yalnız müşrik Araplar değildi. İçlerinde Ehl-i Kitap olanlar da vardı. Mekki olan ayetler daha çok müşriklerin güçleri, inançları ve yapılarıyla ilgili iniyordu. Bu dönemde inen ayetler daha çok korkutma, örnekler verme, hatırlatma, daha önce yaşamış kavimlerin ve peygamberlerin hayatları, İblis ile Adem hikayesi gibi konuları içeriyordu. Mekke müşrikleri yeni dinin bu söylemleri karşısında çok büyük tepkiler gösterdiler."
Özbay, Mekke dönemi Müslümanlarının genel özelliklerini Kur'an ayetleri ışığında özetle şu şekilde sıraladı:
- Bu dönemde Müslüman olanlar arasında fakir ve yoksul kesimler çoktu. Bunlar müşrikler tarafından alay ve eğlence konusu ediliyordu. Resul de bunları koruduğu için ayıplanıyor ve aleyhine propaganda yapılıyordu.
"Sabah akşam, Rablerinin rızasını isteyerek O'na yalvaranları kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk yoktur, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki onları kovarak zulmedenlerden olasın." (En'am 52)
- Bu dönem Müslümanların içinde servet ve mal sahipleri vardı. Bu Müslümanlar mallarını Allah yolunda hiç çekinmeden harcadıkları ve fakirlere sahip çıktıkları görülüyor.
''Şüphesiz, Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler." (Fatır 29)
- Bu dönem Müslümanlar arasında ferdi ya da kabilelerinden dolayı güçlü olanlar vardı. Bunlar buna rağmen küfrü tercih eden yakınlarını dost edinmiyorlardı. Bunların bu durumları ayetlerle övülüyordu.
"Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir." (Tevbe 23)
- Müslümanlar Resulü tasdik etmede canlarını dişlerine takıyor; her türlü fedakârlığı gösteriyorlardı. Kendilerine emredileni en güzel şekilde yaparlardı.
"Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar var ya, işte onlar Allah'ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir." (Zümer 18)
- Bu dönem Müslümanları gece gündüz Allah'a ibadette, salih amellerle yaklaşmakta, O'nun korkusunu her an hissetmekte ve Kur'an'ı huşu içinde okuyorlardı.
"Rablerinden korkarak titreyenler, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine eş koşmayanlar, Rablerine dönecekleri için kalbleri ürpererek vermeleri gerekeni verenler, işte onlar iyi işlerde yarış ederler, o uğurda ileri geçerler." (Müminun 57-61)
- Müslümanlar, Kur'an ve Resulün ahlakından büyük ölçüde etkilenmişler ve potada adeta erimişlerdi. Ayetler bu özellikleri övüyordu.
"O çok Rahmanın kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler). Ve onlar ki, Rablerine secdeler ve kıyamlar ederek yatarlar. Onlar ki, şöyle derler: Cehennem azabını üzerimizden sav! Doğrusu onun azabı geçici bir şey değildir Orası cidden ne kötü bir uğrak, ne kötü bir konaktır. Ve onlar ki, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar. Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahı(nın cezasını) bulur.Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır. Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. Ve her kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner Ve onlar ki, yalan şahitlik etmezler, boş bir şeye rastladıkları zaman vakar ile (oradan) geçip giderler. Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar. Ve onlar ki: "Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl" derler.İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır. Orada ebedî kalacaklar, orası ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdır.'' (Furkan 63-76)