Özgür-Der Tatvan Şubesi, 'DEĞİŞİM SÜRECİ VE MÜSLÜMANLAR' konulu konferans düzenledi. Konferans, Tatvan kardelen otelinde, araştırmacı- yazar Mehmet Pamak'ın katılımıyla yapıldı. Konferansa, yoğun katılımın olduğu görüldü.
Sunumunu, Sinan Kıranşal'ın yaptığı konferans, İbrahim Aykan'ın Kur'an-ı Kerim ve Mealini okumasıyla başladı. Daha sonra söz alan Mehmet Pamak,
T.C. devletinin bir ulus devleti olduğunu, cumhuriyet olmadığını, oligarşik yönetimin merkezinde asker bürokratlarının, yargı bürokratlarının, kapitalist sermaye guruplarının ve güdümlü medyanın bulunduğunu ve bu gurupların modernleşme projeleri ile seküler, laik, paganist bir anlayış oluşturarak, İslam şeriatını dışlayıp, mazlum kitleler üzerinde baskı ve şiddet uyguladılar.
Sözde kurtuluş savaşında İngiliz, Fransız ve İtalyanlarla savaşılmadığını, gizli anlaşmalarla laik, ulusçu ve İslam karşıtı bir devlet kurmak şartıyla geri çekildiler. Kemalist sistem kurulur kurulmaz, İslam kimliğini birinci tehdit, Kürt kimliğini ise ikinci tehdit olarak algıladı. Ve yok etmek için on binlerce insanı şehid etti. On binlercesini sürgüne gönderdi. Böylece askeri vesayet oluştu. Militarist yaklaşımlar, bir devlet politikası haline geldi. Irkçı politikalar sonucu mazlum Kürt ve Türk halkına büyük acılar yaşatıldı. Kemalist sistem diyanet gibi laik kurumları kullanarak, vaaz ve hutbelerle kendi yanlış politikalarını halka dikte etmeye çalıştılar. Halkın ekonomik kaynakları, kapitalist sermaye guruplarına transfer edildi. Bu guruplar yandaş kapitalist yaklaşımlarıyla mazlum halkları sömürdüler.
Kemalist sistem yargıyı da ideolojik bir kırbaç gibi kullandı. 'yurtta sulh, cihanda sulh' sözü asla uygulanmadı. Bu söz hep yurtta savaş, dünyada savaş olarak uygulandı.
Türkiye'de bir emperyal proje, ortaya konuldu. Bunun sonucunda inkar, asimilasyon, katliamlar ard arda geldi. Modernleşme için, otoriter bir ulus devleti, ilahlaştırılarak yürürlüğe konuldu. Kemalizm, iyiye doğru hiçbir ilkeyi gerçekleştiremedi. Halkın çocuklarını zorunlu askerlikle askere alıp, Ergenekoncu derin güçlerin bilgi sızdırmasıyla Dağlıca, Aktütün ve Reşadiye gibi yerlerde katlettiler. Sokaklara çocukları sürerek halkın malına zarar veren zihniyetle, belediye otobüslerinde gencecik insanları Molotoflarla yakan zihniyet aynı zihniyettir. Ne kadar can ve ceset, o kadar rant ve güç.
Gündeme ilişkin olarak DTP'nin kapatılmasına değinerek, barış söylemleri ile ön plana çıkan Ahmet Türk'ün meclisten atıldığını, ama aynı yapı içinde şahin kesimi temsil eden, dağa çıkmanın çağrısını yapan Emine Ayna'ya dokunulmadığını,. dağa çıkarız diyen Bahçeli ve Ayna, mecliste kalıyor, Ahmet Türk milletvekilliğinden atılıyor. Bunun üzerinde çokça düşünülmesi gerekiyor. Bu kavga ikitidar ve rantı paylaşma kavgasıdır.
Her şeye rağmen sistemi değişime zorlayan dinamikler var. İslami muhalefet ve Kürt sol muhalefeti, sistemi değişime zorladılar. Büyük acılar ve bedeller ödediler. Ayrıca, komünistler, aleviler de bir ara değişimi zorlayan çalışmalar yaptılar. Daha sonra bu guruplar Kemalistleştiler. Liberaller de özgürlük mücadelesi vererek değişime katkıda bulundular.
Türkiye de meydana gelen görece özgürlük ve açılımların arka planında, ABD ve emperyalistlerin kendi çıkarlarından dolayı müdahaleleri görülmektedir. ABD, Irak'tan çekildikten sonra jandarmalık görevini Türkiye ye veriyor. Petrol ve doğalgaz hattının Türkiye den güvenli geçirmek için Türkiye deki etnik sorunların çözülmesini ve PKK nın tasfiye edilmesini istiyorlar. Kemalizm tıkandı, sistem çürüdü ve dış güçler bu durumu değiştirerek süreci uzatmaya çalışıyorlar.
AK Parti ve Gülen ittifakı, değişik STKlar ve DTP Avrupa nın öngördüğü bir değişimi talep ediyorlar. Biz müslümanlar ise, Allah'ın hükümlerinin hakim olduğu bir sistem istiyoruz. ilk Kur'an neslinin Kur'ana yaklaşımıyla ve anlayışıyla tüm sorunları çözebiliriz. Bizler, sistemin görece özgürlüklerini önemsememize rağmen, kökten, sahih, kalıcı çözümler öneriyoruz. Diyerek sözlerini bitirdi.