Konuşmacı olarak Araştırmacı- Yazar Abdulhakim Beyazyüz, ve Eğitimci-Yazar Şefik Sevim konuşmacı olarak katıldığı paneli Haşim Atalay yönetti. Sunumunu Mehmet Turmak’ın yaptığı Panel, Özgür-Der Tatvan Şubesinden İbrahim Aykan’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim ve Mealinin okunmasıyla başladı. İlk konuşmayı Eğitimci-Yazar Şefik Sevim Aldı.
SEVİM konuşmasında özetle;
“Savm’ın kök anlamlarından yola çıkarak, orucun ‘tutmak’ ve ‘bırakmak’ gibi birbirine zıt iki anlamı birden taşıyan bir ibadet olduğunu kolayca anlayabiliriz. Orucun amacı da bu anlamın insan hayatında aktif hale gelmesini sağlamaktır: Tutmaya değer olanları tutmak ve bırakılması gerekli ve yararlı olanları bırakmak…” Orucun sadece bir perhiz olmadığı, onun aynı zamanda ahlaki bir süreç olduğu vurgusu özellikle Hz. Peygamber’den bize intikal eden rivayetlerde de çokça yer almaktadır. Ramazan kelimesi yazdan sonra gelen güz yağmuru anlamına gelir. dedi
SEVİM; "Doğru olan görüşe göre bu aya isim olan Ramazan kelimesi ‘kızgın taş’ manasına gelen ‘Ramzâ’ kelimesinden gelmektedir. Araplar şiddetli sıcaklarda oruç tutarlardı. Araplar, aylara isim koymak istedikleri zaman, bu ay şiddetli sıcaklara denk geldiği için bu aya Ramazan ismini verdiler. Bu ayda günahlar yakılıp eritildiği için Ramazan isminin verildiğini söyleyen âlimler de olmuştur."Ramazanın bir diğer anlamı da "Kılıcın veya okun demirini inceltip keskinleştirmek için iki kaygan taş arasına koyup dövmektir." Bir bakıma hayati bir anlamı olan şeyler için hazırlanmaktır.
SEVİM ramazanın kısaca;
Rızkı, rızk düşüncesini ve tevekkülü getirmiştir. Nimet fikrine erdirmiştir bizi.
Ramazan insanlığa açılmış bir kredidir.
Gönlünü ramazana açan elini ve kapısını da yoksula açar.
Müslüman Ramazanı toplumun yaralarını sarmak için bir seferberlik zamanı olarak görmeli.
Ramazan zayıflayan ruhumuzun beslenmesi için ve doyurulması için bir fırsattır.
Ramazan insanı insan eden değerlerin takviye edilmesi ve yüceltilmesidir.
Bilincin nefsi olana üstünlüğüdür Ramazan.
En temel dürtülerin sabırla susturulmasıdır.
İnsani zaaflardan hicrettir.
Oruç, Rabbimiz için mahrumiyetleri ve güçlükleri göğüsleyebilmenin ve zorluklara mukavemet gösterebilmenin eğitimidir.
Ramazan, küfrün belini kıran şanlı Bedir Zaferinin tanığıdır.
İşgal altındaki Mekke’nin, Kudüs’ün ve tüm İslam topraklarının derdini en çok dert edineceğimiz aydır Ramazan.
Kendi durumunu değiştirmedikçe Allahın durumlarını değiştirmeyeceğine iman etmiş, yitirilen vahyi aydınlığın yüzyıllara uzayan karanlığından sıyrılmaya azimli İslami hareketin ayıdır Ramazan.
İnkılap ayıdır Ramazan.
Ramazan Allahın belirlediği gündemdir.
Ramazan bir iç imar seferberliğidir.
Ramazan insanın hep ihmal ettiği, iç dünyasına yapması gereken seferin ideal zamanıdır.
Ramazan nefsi terbiye, ruhu teskiye ve şeytanı tasfiye etme dönemidir.
Ramazan insanın kendi üzerinde yoğunlaşma fırsatını veren bir imkândır.
Ramazan müminin vahiyle yaptığı yıllık bir sözleşmedir.
Ramazan yıllık ruh bakımıdır.
Ramazan orucu bir anlamda Kuranın doğumunun kutlanmasıdır.
Ramazan bedence küçülüp ruhça büyümenin talim edildiği bir zaman dilimidir.
Ramazan şeytanların keyfinin kaçtığı, mucizevî bir ayrıştırıcı özelliğe sahip bir disiplindir.
Ramazan on bir ay boyunca bedene yaptığımız yatırımların telafisi anlamında ruhun, aklın ve bilincin toparlanmasıdır.
SEVİM; Ramazan sonrası bayram “bir Ramazanlık ruh bakımının dünyadaki karşılığı bayram olursa, bir ömrü Allahlı kılınan bir hayatın ahretteki karşılığı nasıl olur?” sorusuna bir dikkat çekiştir.
Bayramlar, cennetteki huzur ve mutluluktan dünyaya indirilmiş çok küçük bir hissedir. Tüm bayramlar, insanın cennete olan özlemini arttırmalıdır diyerek konuşmasını bitirdi.
Daha sonra söz alan Araştırmacı-Yazar Abdulhakim Beyazyüz aldı.
Beyazyüz Özetle; Bugün dünya, tevhidi inanca sahip olma, adaleti gerçekleştirme, ahlaki ilkelere riayet ve nimetlerin paylaşımda yerlerde sürünmektedir. Bu kötü durumun en önemli sorumlularından biriside İslam Ümmetidir. Çünkü Allah İslam ümmetine, insanlığa, rehberlik görevini vermişken, O bu görevini yap(a)mamaktadır. Bunun sebebi bizzat İslam ümmetinin kendisinde bulunan zaaflardır.
İslam ümmetinin yeniden ihyası ise ancak İslami şahsiyetin inşasıyla mümkündür. Zira İslami şahsiyet ümmetin en küçük yapı birimini oluşturmaktadır. Bu nedenle İslam ümmetinin yeniden inşası ve rehberlik görevini yapabilmesi ancak sırasıyla İslami şahsiyetin, İslami ailenin ve İslami cemaatlerin inşalarıyla mümkündür. Biz İslami şahsiyetin nasıl ve hangi kıstaslarla inşa edilebilineceğinin üzerinde duracağız.
İlk önce şu soruyu soralım. İslami şahsiyet en temelde hangi vasıflara sahip olmalı ve nasıl bir faaliyet içinde olmalıdır? Açıktır ki bunun doğru cevabını ancak vahiyde bulabiliriz. Bu çerçevede Kur’ana baktığımızda , Yüce rabbimizin inşasını hedeflediğimiz şahsiyet ilgili çeşitli formüller sunduğunu görürüz.
Nitekim Asr suresi; İman+Salih amel+ birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiyeleşme, Fussilet/33 ayeti; İslami kimliği en öne çıkarma+Salih amel+ Davet /tebliğ, 2/177 ayeti ise Düzgün bir inanç/akaid+malı paylaşma/mülkün Allah’a aitliğini kabul +Salih amel+sabır+ihlas ilkeleriyle İslami şahsiyetin inşasına dönük çerçeveyi çizdiğini müşahede ederiz. Bütün bu formüllerin en temel de İslami şahsiyette DOĞRU BİR İNANÇ, SALİH AMEL ve İHLAS’a işaret ettiğini tespit edebiliriz.dedi
BEYAZYÜZ; Sahih bir Ramazan algısına öncelikli olarak ihtiyacımız var. Ramazan ayının ilahi bir buluşma olan tarafı gölgede bırakılırcasına oluşturulan boşluklar vahyin müteal kaynağından çok, rivayetler ve kişisel menkıbeler doldurmuş, sosyal içerikler eşliğinde zengin bir külliyat oluşturulmuş ve bu da asıl vurgu yapılması gereken alanla ilgili yoğunlaşmaları engellemiştir.
İçi boşaltılarak bir karnavalmış gibi geçirilen Ramazan ayının gerçek anlamını bulabilmesi için yapmamız gereken Rasulullah’ın Ramazan örnekliğini içselleştirerek hayata taşımak ve Yüce Allah’ın kullarına rahmeti olan Ramazan’ın ruhunu şeytan ve dostlarının elimizden almalarına izin vermemektir. Onlar ki bilinçli-bilinçsiz Ramazan’ın ibadetle dolu olması gereken gecelerini, eğlence karnavallarına dönüştürüyor, helal haram ayrımı yapmadan her türlü pespayeliği sözde Ramazan’ın şerefine gerçekleştiriyorlar. Onlar ki Ramazan şerefine her türlü israfa imza atarak, ancak kuş sütünün ve bir de muhtaçların ve tevazu ve ihlâsın eksik olduğu sofra şölenleri düzenliyorlar. Onlar ki Kur’an tilaveti ve eğitimi yerine, gerçekleştirdikleri kültürel etkinliklerde tevhidden başka her şeyden bahsediyorlar.
Panel sorulan soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.