M.Şakir PARLAR’ın sunumun özet:
Adaleti bilmemiz için ilk önce zulmü bilmemiz gerekiyor. Zulüm, hakkı yerli yerine koymamak, yer ve zaman, nitelik ve nicelik olarak yanlışlık yapmak ve sapkınlığa düşmek, az veya çok tecavüzde bulunmaktır. Bu anlamda zulmün karşıtı adalettir. Adalet: Bir işi yerli yerine (hakkı olan yere) koymak, her şeyi yerli yerinde yapmak hak sahibine hakkını vermek, hak ve hukuka uygunluk, doğru ve yerinde olmak anlamlarına gelir. İnsan-eşya ilişkilerini, insanların birbirleriyle olan münasebetlerini ve insanın devletle olan alâkasını, Allah’ın indirdiği hükümlere göre düzenlemeye adalet denir. Bu, bir anlamda Allah’ın emrini, emrettiği şekilde yerine getirmektir. Yine adâlet, zâlimlerin cezalandırılması, her ferdin lâyık olduğu mükâfatını veya cezasını almasıdır. Zulmün ve haddi aşmanın zıddıdır
Dünya bugün kaos içinde ise bunun nedeni adaletin olmadığıdır. Yapılan tartışmalar, yaşanan acılar, yapılan savaşlar ve dökülen kanlar bunun göstergesidir. Medyada konuşulan özgürlük konuşmaları ve tartışmaları hepsi yalan ve dolandan ibarettir. Çünkü bu tartışmaların hiçbiri Allah’a dayanmıyor. Allah’a dayanmayan hiçbir şey adil olamaz. Allah adaletine dayanmayan bütün sistemlere çökmeye mahkumdur. İnsanı mutlu edemez. Seküler ve kapitalist dünya düşünceleri saadet verecek bir dünya inşa edemezler. Tarihe baktığımızda düşünce babaları ve filozoflar bile düşüncelerini aslında kutsal kitaplara dayandırırlar. Kutsal kitaplardan çaldıkları bilgilerle beşeri düşünceler üretmişlerdir. İnsan temelli olduğundan bu tür düşünceler adil olmazlar.
Tarih bizlere sosyal adaletin babasını Hz. Adem (as.) oğlu Kabil‘i gösteriyor. Kabil, kardeşini öldürmekle zulmün ve adaletsizliğin temelini atmıştır. Çağlara göre Kabiller değişir. Tarih bizlere şunu da öğretmiştir. Kan dökenin, silah icat edenin Müslüman olmadığıdır. Müslümanlar silah icat etmemiştir. İlk icatları zırhdır. Onu da Hz. Davut (a.s) kullanmıştır. Kabil’lerin bugünkü mirasçısı olan batı, hem silahı üretiyor hem de kanı döküyor. Bütün bunları yaptığı halde kendini suçlu bulmuyor. Suçu Müslümanlara atıyor. Hem suçlu hem güçlü bir tavırla durmadan yeni silahlar üreterek yeryüzünde fesat çıkarıyor. Bugün ki zalimlerin atası gladyatörler, firavunlar, nemrutlar, tağutlardı. Oysa adaletin temsilcileri olan peygamberler, adalet, ahlak, iyilik ve insani ilişkiler için çabalamışlardır. Bu mücadele için olan peygamberler ve takipçileri, bu çalışmaları yaparken büyük sıkıntılar çekmesine rağmen, aynı zamanda büyükte haz duymuşlardır.
Piramitler bizlere yapılan adaletsizliğin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor. Firavunlar kendi zevkleri için binlerce insani bu piramitlerin yapımında kullanarak ölmelerine neden olmuşlar. Günümüz firavunları ürettikleri nükleer silahlarla binlerce insanın ölmesine neden oluyor. Bu tür küfür olan sistemlere başkaldıranları kabul etmemişlerdir. Aynı zamanda kendi düzenlerine başkaldıranları saldırgan, terörist ve asi olan değerlendirmişlerdir.
Süreç içinde Müslümanların kendilerine düşen sosyal sorumluluklarını yerine getirememesinde dolayı yeryüzünde zulüm ve adaletsizlik devam etmiştir. Yeryüzündeki her çeşit zulme ve her tipteki zâlimlere karşı çıkmak, İslam Dini’nin en önemli emirlerinden biridir. İslam’ın hâkim olması için de tüm zâlimlere isyan edilmesi şarttır.
Program soruların cevaplandırılmasıyla son buldu.