Dernek binasında gerçekleştirilen seminerde Burhan TAŞKAYA, özetle şu konulara değindi:
Âdâb-ı Muâşeret, İffet, zarafet, nezaket ve adaletin tatbiki yumuşak davranma ve insaf gibi güzel vasıfların tümünü ifade eden bir terimdir, akıllılık usluluk keskin ve sürati kavrayış tüm işlerde düşünerek hareket etmeye güzel ve nazik olma becerisi gibi anlamlara gelmektedir.
Edep ile insanın söz iş ve davranış olarak diğer insanlarla olan sosyal ilişkilerinde güzel bir durum arz etmesi ilişkilerinde iyi davranması ölçülü ve zarif olması hoş geçinilmesi ve güzel görünmesi kastedilmiştir.
Muaşeret karışıp kaynaşma birlikte yaşama anlamındadır aynı zamanda ışretten isimdir. Işret ise birbirine karışıp ülfet etmek anlamına gelmektedir insanların bir arada ünsiyet içerisinde yaşamaları ve birbirleriyle hoşça vakit geçirmeleri demektir.
Muaşeret esasları cemiyetin ortaya koyduğu kanunlara adet ve törelere kültürlere bir biçimde bağlı olarak vücuda gelirler. Bu kuralların Beynelmilel yönleri olmakla birlikte genellikle neşet ettiği topluma ait oldukları kabul edilir. Kaynak toplumun kendisi olduğu için "Âdâb-ı Muâşeret" tamamen evrenseldir denilemez.
İslam'da "Âdâb-ı Muâşeret"in kaynağı İslam adabının bir kaynağa hiç şüphe yok ki Kur'an-ı Kerim'dir. Çünkü o tamamen kendine özgü bir edebi Allah'ın ellerini içermektedir aynı zamanda o insanlar için açılmış bir edep sofrasıdır Resulullah şöyle demiştir ''muhakkak ki bu Kur'an Allah'ın edep sofrasıdır hemen o sofraya buyurun Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de elçisine uymanın kendisine itaat olduğunu açıklarken şöyle demiştir: "Kim resule itaat ederse kesinlikle Allah'a itaat etmiş olur." Bir başka ayetinde ise Allah'ı seven Allah'ı sevmenin ve Allah'ın da kendisini sevip günahlarını başlamasını isteyen kimsenin Allah'ın elçisine istifa etmesi gerektiğini buyurmuş ve demiştir ki: "Siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın." Kur'an'da pek çok ayette resule itaat Allah'a itaat ile birlikte zikredilmiştir. İslamı gelenekte maruf örf de bunu kapsar.
Kul Allah İlişkisinde Adab
Yüce Rabb'imiz şöyle tarif etmiştir "Müminler ancak Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen kendilerine ayetleri okunduğunda imanlarını artıran ve sadece Rabblerine tevekkül eden kimselerdir. Onlar namazlarını ikame ederler kendilerine rızık olarak verdiklerimizden de Allah yolunda harcarlar İşte gerçek Müminler bunlardır. Rabblerinin katında onlar için dereceler günahlarının bağışlanması ve değerli bir rızık vardır."Kul ile Allah ilişkisi tevhid eksenli olmalı. Kul, Allah'a karşı sevgi ve saygı beslemeli (Haşyetullah sahibi olmalı). Rabb'imiz Araf süresinde şöyle buyuruyor " Rabb'ini içinden huşu içerisinde yalvararak, korkarak ve sesini yükseltmeksizin sabah-akşam zikret sakınan ha gafillerden olma. "
Hz. Peygamber ile İlişkilerde Adab
Peygamber Efendimizin lakabı ile künyesi ile hitap edilmez cenab-ı mevlamız buyuruyor ki ''birbirinizi adınıza seslendiğiniz gibi Allah'ın elçisine de adıyla seslenmeyin''. Ayette kastedilen Peygamber ile konuşurken onu adıyla ya Muhammed şekli hitap etmeyin, arkasından seslenmeyin birbirinizle konuştuğunuz üslupla senli benli ifadelerle söz söylemeyin. Bunun yerine saygılı bir ifade ile Ya Resulullah veya ya nebiyullah denilmeli. Onunla beraber olmak şerefine yetişemeyip, ona ümmet olma şerefine sahib olan müminler ise resulullah'ı gönülden sevmeleri, yüceltmesi için Allah'a dua etmelidirler. Resulullah'ı sevmek yalnızca söz ile olmamalıdır. Ahlak ve yaşayış biçimi ile de ona benzemek gerekir.
Karı Koca İlişkilerinde Adab
Bizim kültürümüzde aile kutsal bir yuvadır. Allah'ın emriyle peygamberin kabrine göre inşası başlar. Aile fertlerinin birbirine kaynaştıran harç ise Yüce Mevlamızın çiftlerin arasına koyduğu karşılıklı sevgi, saygı, şefkat ve merhamet duygularıdır. Eşler ailenin mahremiyetini korumalı, aile sırlarını dedikodu malzemesi haline getirmemeli, aralarında sevgi, saygı ve hoşgörüyü mutlaka diri tutmalılar. Kamuda gösterdikleri saygıyı eşlerine karşıda göstermelidir.
Ebeveyn ve Evlat İlişkilerinde Adab
Allah'a ve ahiret gününe iman eden anne ve babalar her bakımdan adaleti tercih ederler. Evlat arasında ayrım gözetmeden bilhassa cahiliye devrinde olduğu gibi kız erkek ayrımı yapmazlar. Ebeveyn olarak çocuklarımızı İslam'la tanıştırılmalı, onları namaza teşvik etmeli, ahlaklı bir insan olarak yetiştirmeliyiz. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de anne ve babaya iyilik etmeyi, onlara öf bile dememeyi ve onlara merhamet etmeyi emretmektedir.
Komşu İlişkilerinde Adab
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur " Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse komşusuna ihsanda bulunsun", başka bir hadisinde "Komşusu açken tok yatan bizden değildir''. diyerek vurdumduymazlığı kınamıştır. Evinde pişen yemekten ona bir pay ayırmak hal ve hatırını sormak komşuya yapılabilecek iyiliklerden sayılmıştır….
TAŞKAYA, öğretmen-öğrenci, kadın- erkek ilişkilerinde adap konularına da değinerek konuşmasını sonlandırdı.
Seminer dinleyicilerin soru ve katkılarıyla son buldu.