Kuran tilaveti ardından 28 Şubat ile alakalı kısa bir sinevizyon gösteriminin ardından başlayan seminerde Atılgan, 28 Şubat ve Müslümanlar konulu seminer sundu.
Atılgan, 28 Şubatın gerçekleştirilme nedenlerini kronolojik sırasıyla dile getirdi. o süreçte yasama, yürütme, yargının bağımsız olmadığını söyledi.
Atılgan, 28 Şubat sürecinde avukat olduğunu bu süreç zarfında geçekleştirilen zulümleri ve mağduriyetleri çok sayıda örnekleri ile birlikte dile getirdi. Bu süreç zarfında pasif olanlarla, mücadele edenlerin olduğunu özellikle Özgür- Der'in başörtü yasağına karşı mücadele ettiğini vurguladı.
28 Şubat süreci zihinler korku salarak zaten pasif olan halkı çok daha sinik bir hale getirmiştir ve bireyselleşmeye zorlamıştır. Zihinlere yerleştirilen bu korku sayesinde bazı Müslüman çevreler daha genelge gelmeden kurumlarında başörtüsü yasağını uygulamaya başlamışlardı. Bilgisayar kursundan sürücü kurslarına kadar yasağın yaygınlaşması bugün artık insanları yasağı sokakta da bekler hale getirmiş, anlamsız yasaklara alıştırmıştır. Toplum, zulümle o kadar çok uyarıldı ki zamanla zulmü algılamamaya, duyarsızlaşmaya başladı. Oysa birilerinin sürekli teyakkuz halinde bulunup yaşanan zulümlerin normal olmadığını tekrarlaması gerekir.
Atılgan, hak-batıl mücadelesinin Habil aile Kabil olayı ile başladığını ve bunun kıyamete kadar süreceğini, 28 Şubat'ın da asıl amacının İslamı toplumsal hayattan silmek olduğunu vurguladı. 28 Şubat'ın imtihan olduğunu ders çıkarılması gerektiğini söyledi. Son olarak birlik içerisinde olup ve her daim gücün yanında değil hakkın yanında olmak gerektiğini dile getirerek konuşmasını sonlandırdı.
Seminer dinleyicilerin soru ve katkılarıyla son buldu.