Özgür-Der Tatvan Şubesi tarafından Kardelen Oteli Konferans salonunda, Araştırmacı- Yazar Ahmet KALKAN'ın katıldığı 'Müslümanın Müslümanlaşması' konulu program, değişik kesimlerden yoğun bir katılımla yapıldı. Bayanların yoğun katılımı gözlerden kaçmadı. Konferans, şube üyelerinden Maşallah Özel'in sunumuyla başladı. Sunumda ÖZGÜR-DER NEDİR? Adlı sunum yapıldı. Ardından Yönetim Kurulu Üyelerinden İbrahim Aykan'ın Kur'an-ı Kerim ve Mealini okumasından sonra, Özgür-Der Başkanı Şefik Akdeniz'in selamlama konuşmasıyla devam edildi. Daha sonra Sunumunu sunmak üzere Araştırmacı-Yazar Ahmet Kalkan kürsüye çıktı. Yaklaşık bir saat süren sunum, yoğun bir soru- cevap bölümüyle sona erdi.
Kalkan, konuşmasına Salahaddin-i Eyyübi'nin ve Şeyh Said'in torunlarına selam ederek başladı. Müslümanın müslümanlaşması konusunu genel olarak üç temel üzerinden değerlendiren Kalkan, ilk olarak 'Ey iman edenler iman edin' ayetinin açılımını yaparak Mü'minun Suresini hatırlattı. Bu anlamda ülkemizde yaşanan sorunlara değindi,
Eğitim kurumlarında yaşanan sorunların kaynağının, Kemalist sistemden kaynaklandığını, bu anlamda namaz kılmanın yasaklandığı, puta ayin yapmanın, ot sunmanın serbest olduğunu dile getirdi. Çocuklarımızın varolan sistemin eğitimden geçerek iki dinli, münafık bir tip haline getirildiğini, kim ikitidara gelirse gelsin Kemalizme hizmet ettiğini, devletin kutsallarının çocuklarımızı zehirlediğini, bu anlamda evdeki öğretilen din ile okullarda öğretilen dinin apayrı olduğunu, bundan dolayı çocuklarımızın ikiyüzlü ve münafıkça yetiştiğini, bu anlamda Özgür-Der vb. derneklerin ellerinden geldikçe varolan eğitim sistemine alternatif olmaya çalıştığını ve bu tür kurumlara destek olunması gerektiğini ifade etti.
Müslümanların içine düştüğü bunalımlardan ve çözümlerinden bahsetti. Kalkan, sorunun o kadar da karmaşık olmadığını, Tevhid ve Şirk ekseninde değerlendirerek, peygamber mücadeleye nerden başladıysa, bizde ordan başlayalım. Hz Ömer'i örnek göstererek, onun gibi sert bir insanı değiştiren Kur'an-ın, bizi de değiştireceğini söyledi. Kur'an
Değişmemiştir, aynı Kur'an aramızda bulunmaktadır, Yeter ki bizde Hz. Ömer ve arkadaşları gibi Kur'an-a yaklaşalım. Demek ki, biz Kur'an-a, ya muska için, ya ölüler üzerinde okunan bir kitap olarak, yada güzel bir güzel bir ses dinletisi olarak alıyoruz. Hayır, Kur'an hayat nizamı olarak inmiştir. Eğitim kitapsız (Kur'an-sız), anayasa kitapsız (Kur'an-sız) olamaz. Anayasa da bir tane Allah lafzı yoktur. Eğitimin hiçbir yerinde Allah lafzını göremezsiniz. Dünya, geçim ve seçim yeri değil, kulluk yeridir. Bir genç üniversiteye verdiği önemi, uğraşı Allah'a kulluğa verirse Cennete girebileceğini, İçinde bulunduğumuz bir araba, kırmızı ışıktan geçerse hemen onu uyarırız. Allah'ın da kırmızı ışıkları var. Allah'ın kırmızı ışıkları, trafik ışıkları kadar da önemli değil mi? Diye sordu. Kur'an- Kerim'in Nisa Süresinin 13 ve 14. ayetlerini, 'İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları Cennetlere koyar. Bu da büyük bir kurtuluştur. Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan edip (başkaldırır) da O'nun sınırlarını aşarsa Allah onu, içinde devamlı kalacağı bir ateşe sokar; artık horlayıcı bir azâb onun içindir.' Okuyarak açıklamasını yaptı.
'Camiler, namaz dışında, tevhid ve şirkin bile anlatılmadığı, resmi devlet daireleri haline getirilmiş, hurafeler, İsrailiyat ve boş inanışlar doğrulara karışmış, Kur'an-a ters olan, her şey yaşam biçimi haline geçirilmiş. Hayata tevhid penceresinden bakamadığımız için, bulaşıcı bir mikrop olan şirk, okullardan, işyerlerimizden, resmi dairelerden ve televizyonlardan, bir virüs gibi beyinlerimize bulaşmış. Tüm bu mikroplardan kurtulmak için, Kur'an-ı şifa reçetesi olarak, hayat kitabı, başucu kitabı olarak kabul etmeli, üfürük kitabı gibi okumamalıyız.
İlim, ibadet, takva, din ve dünya hepsi Kur'an da vardır. Yeter ki biz O'na nasıl yaklaşacağımızı bilelim. Müslüman kavramı ve teslimiyet kelimesinin açılımı yapılarak, gerçek müslümanın dünyayı, titretebileceğini örneklerle açıkladı. Ortadoğudaki halkı müslüman olan devletlerden, çekinmeyen İsrail ve ABD nin 13 yaşlarında ellerinde sadece taş olan, Allah korkusuna sahip gençlerden korktuğunu dile getirdi. Ilıman islamı yaymaya çalışanlar, İslamı saptırmaya çalışıyorlar. La'sı olmayan, bir din, hayır'ı olmayan bir din, her türlü zülme rıza gösteren bir insan tipi oluşturulmaya çalışılıyor. Çözümün, Kur'an-ı ve cihadı merkeze alan çalışmalarla sağlanabileceğini söyleyerek, sözlerini bitirdi.
Özgür-Der Nedir? Adlı bröşür katılımcılara dağıtılarak program sonlandırıldı.