Seminer Özgür-Der çocuk kulubünden Enes Ece'nin Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Yargıcı özetle şunları dile getirdi.
Vefa Arapça kökenli olup 3 harflidir. Her harfi kalbi ıslah ve inşa eden bir sütundur. Baştaki "vav" yemine işarettir bu yönü ile vefa daha baştan kalıcı olmaya yemin etmiştir. Mutlak bir ahde bağlı kalmanın ifadesidir. "Fe" harfi ise müddet ve mühlet olmadığını, kayıtsız şartsız bir yemin olduğunu ifade eder. Sondaki okunmayan "elif" ise nefse işarettir ve bu işi nefse ve enaniyete rağmen yapabilmeyi, o "elif" okunmaması ile nefsi ve enaniyeti yok saymayı ifade eder. Özetle vefa kelimesi der ki; "Nefsini, enaniyetini ve nefsin gibi fânileri, görmezden gelip onlara rağmen, kayıtsız, şartsız, müddet ve mühlet olmadan, mutlak bir yeminle bağlan." İşte vefa böylesine muhteşem bir ifadedir.
Vefat kelimesi de vefa ile aynı köke sahiptir, fark olarak sonuna hatime mânâsında "te" harfi eklenmiştir. Yani vefat kelimesi der ki; "Nefsini, enaniyetini ve nefsin gibi fânileri görmezden gelip onlara rağmen, kayıtsız, şartsız, müddet ve mühlet olmadan, Bakî olan Zâta mutlak bir yeminle bağlan ve bu bağlılık üzere hayatını sonlandır." Bu yüzden vefat normal ölüm mânâsındaki "mevt" gibi değildir. Bu yüzden Hz. Yusuf (as) hayatının hatimesini ifade eden âyette "beni öldür" değil de "beni Müslüman olarak vefat ettir" diye duâ eder.
Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim? (Onlar da), Evet (buna) şâhit olduk, dediler. Diyerek insanoğlu için ahdin başladığını belirtti.
Vefa;
Sadâkattır,
Bağlılıktır Kıymet bilmektir,
Sözünde durmaktır.
Borcunu ödemektir
ama sadece bunlarda değildir.
Unutmamaktır hatırlamaktır vefa.
Kötü günde, zor zamanda, her dem yanında olmaktır vefa
Sadık dost, senin yanlışlarını gördüğünde sana sırtını dönen değil, sana fikir veren, ıslah eden, ikaz edendir…
Hem de bunu yaparken asla üzerinde tahakküm etme hesapları yapmayan, başa kakmayan, minnet altında tutmayan kişidir…
Vefa yaşatmaktır… Dostluğa adanmışlığın diğer adıdır, vefa…
Ümit etmek değil, ümit olmaktır…
Ufuk kapatan değil, ufuk açmaktır…
Bekleyen değil, beklenen olmaktır…
Bakan değil, gösteren olmaktır…
Güden değil, gözeten olmaktır…diyerek vefanın tanımını genişletti.
Rabbimize ilk vefasızlık yapanın ona sırtını dönen verilen nimetlere nankörlük yapan iblis olduğunu ardından Ademin de vefasızlık yaptığını sonra Allah'ın rahmetiyle ademin tövbesini kabul ettiğini dile getirdi.
Konuşmasına kurandan vefa ile ilgili örnekler vererek devam etti.
Enfal-27 – Ey iman edenler! Allah'a ve Resulüne (vefasızlık edip de)hıyanet etmeyin, bilebile aranızdaki emanetlerinize de hıyanet etmeyin.
Nurettin yargıcı; Yalan, dolan, güvensizlik, sahtecilik ve her türlü dalaverenin sıradan davranışlar haline geldiği böyle bir zamanda, unutulmaya yüz tutan vefa duygusunu bayraklaştırmak Müslümanlar tarafından bir görev olarak bilinmesi gerektiğini ifade ederek Vefa gösterilmeye de en layık olanın Allah olduğunu dile getirerek sunumunu duayla sonlandırdı.