Ahiret konulu seminerin sunumunu Medine AKBULUT yaptı.
Ahiret kavram olarak; öbür dünya veya ölümden sonraki hayat demektir. Kur'an'da çok sık yer alan bu kavram, bazen yevmü'l ahira- ahiret günü yani son yerleşim yeri olarak geçer.
Dünya ile ahiret arasında sıkı bir ilişki vardır. Ahiret dünya hayatını takip eden ama ölümsüz bir hayatın adıdır bir başka diyişle ahiret dünya hayatının sonuçlarının alınacağı dünya hayatının değerlendirileceği zamandır. İnsanın ölümüyle başlayan bir hayattır. Dünya hayatı da tıpkı diğer canlılar gibi sona erecektir. Yani kıyamet gerçekleşecektir ve ahiret yurdu gerçekleşecek bu dünya ölümü zelzele saati kıyamet günü adıyla anılır. Kıyamet olayı olurken gökler yarılacak, güneş dürülecek, denizler kaynayıp kabaracak, dağlar yürütülecek, hem yer hem gök şekil değiştirecek. Kıyamet olayından sonra yeniden diriliş başlayacak ve insanlar hesap vermek üzere mahşer'de bir araya gelecekler ve insanlar belli bir hedefe doğru gidecekler bu hedef yaşanılan hayatın hesabını verecekleri haşir olma (toplanma) yeri olacaktır.
Yapılanların değerlendirileceği iyinin ve kötünün ortaya konacağı ilahi teraziyle(mizah'la) amellerin tartılacağı mutlak adaletin
gerçekleşeceği yer olacaktır ahiret.
Mahşer meydanında herkes hayatının hesabını verecek ve kimseye zere kadar haksızlık yapılmayacaktır.
Kur'an ahiret gününe bir çok isin vermektedir. Ahirete bu kadar ismin verilmesinin sebebi, onun pek çok yüne dikkat çekme ve o gün hakkında daha fazla bilinç oluşturmak içindir.
Ahiret yevmü'l kıyame-kıyamet günü yevmü'hesap-hesap günü yevmü'l hurc; çıkış günü yevmü'l ba'as; diriliş günü
Yevmü'l cem; toplanma bir araya gelme günü yevmü'l huld sonsuza dek sürecek gün bunlar sadece bir kaçıdır.
Ahiretin bir diğer adı da gayb alemidir yani insanlar tarafından dünyada iken idrak edemedikleri bir gerçektir.
Ahiret inancı dünya hayatını düzene koymamızı daha iyi insanlar olarak yaşamamızı sağlar.
Sadece ahireti bilmek önemli değil önemli olan hayatımıza ahiret bilinci ile yön vermek, dünya hayatını takva bilinci ile kuşatarak yaşamaktır.
Murat BAŞARAN/ Haksözhaber