Basın açıklamasının tam metni:
Türkiye Toplu Mezar Gerçeğiyle Yüzleşmelidir!
Haftalardır Bitlis'in Mutki ilçesinde kazı çalışmaları sürüyor. Daha önce 12 kişinin kemiklerine ulaşılan yerlerde 21 Ocak günü 8 kişinin daha cesedine ulaşıldı. Bölgedeki insan hakları kuruluşlarına gelen ihbarlara göre yalnızca Bitlis'te 100 civarında toplu mezar var. Herkes biliyor yerlerini, zira insanları katleden irade, mezarları bile belediye işçilerine, yani halka kazdırmış. Herkes her şeyi biliyor ama korkudan konuşan yok. Halkın anlattığına göre O günlerde Yüzbaşı Gürcan Sercan, Üsteğmen Ercüment Oral ve bir özel harekâtçının yargılandığı silah kaçakçılığı davasının tek tanığını Cemal Tokar'ın olduğunu belirten oğul Tokar, "Amcamın anlattığına göre, babam karar duruşmasına dört gün kala karakola çağrılmış ve davanın tek tanığı olduğu için o kaybolunca davada da bir sonuca varılamamış" diyor. Kimin hangi gerekçeyle öldürüldüğü belli değil. Devletin JİTEM, MİT ve kontrgerilla yapılanmaları doğu ve güneydoğu bölgelerinde öne çıkan kişileri ya da herhangi bir insanı bir sabah evden çıkarken, yolda giderken, şehir dışına çıkarken, kahvede otururken, 'karakola 5 dakika gelebilir misiniz' diyerek gözaltına alıyor, daha sonra ise herhangi bir yerde katlettikten sonra ise bilinmeyen yerlere gömüyorlardı. Kürt halkının silahlı unsurlarının tasfiye edildiği süreçte yalnızca PKK'lılar değil, bölgenin seçkin insanları da katledilmiş. Öyle ki, yaşanan süreçlerin ardından şehir efsaneleri ortaya çıkmış:
Herhangi bir şoför anlatıyor: "Hacı dayı vardı, sakallı bir bilge adamdı, iki sene önce rahmete erdi. Bir gün kahvede konuşuyorduk. Yıllar önce Mutki'den Bitlis'e yolda giderken, birdenbire önlerinde dokuz atlı belirmiş. Bazıları sakallı, başlarında yeşil sarıklar var. Issız yolda önlerine çıkan bu dokuz civandan korkmuşlar. 'Bizi soyacaklar, soymazsa öldürecek bu atlılar' diye düşünmüşler, ne yapacaklarını şaşırmışlar. Epeyce bir yol gittikten sonra Bitlis'e beş kilometre kala, birdenbire atlılar kaybolmuş. Dağın başı, saklanacak tek bir dal altı görünmüyor ortalarda. Ben Hacı Dayı anlatırken, 'bir dakika' dedim. Onlar benim dedemlerdir. Şıhlar, imamlar, bu yörenin saygın insanlarıdır. Size gömüldükleri yeri göstermişler."
Bir memlekette toplu mezarlar üzerine efsanelerin oluşması ne demektir? Yanı başımızda cenaze namazı kılınmadan çöplere, kuyulara atılan yerleri yurtları bilinmeyen binlerce insan var. Halk, içinde bulunduğu vicdan azabını masallara efsanelere dönüştürmüş. Yalnızca Muş'ta değil, toplu mezar gerçeğinin ilk defa dillendirildiği Kasaplar Deresi gerçeği aydınlatılmalıdır. 29 Ocak 1989'da Siirt'te askeri çöplük alanında en az 73 kişinin olduğuna dair isimler tespit edildi, kayıp aileleri ve insan hakları organizasyonlarına göre 200'ü aşkın kişi, Kasaplar Deresi'ne atıldı. Bu vahşetin, bu katliamların hesabı sorulmalı, sorumluları ortaya çıkarılmalı, karar mekanizmasında yer alan unsurlar tasfiye edilmelidir.
Dünya hızla değişiyor. Torba Yasası'na eleştirilere bile tahammül edemeyen hükümetin Mısır'ı eleştirirken aynı hataya kendisinin düşmemesine dikkat etmelidir. Bilginin saklanamadığı ve dönüşümün engellenemeyeceği bu yüzyılda daha fazla gecikmeden geçmişle hesaplaşılmalıdır ve var olan haksızlık ve hukuksuzlukların giderilmesine dönük çalışmalarını artırarak devam etmelidir.
Özgür-Der Sivas Temsilciliği