Mahmut Arslan, seminerine Resulullah'a dönük üç farklı yanlış algılanmanın altını çizerek başladı. Geleneksel, Tarihselci ve Gümüz cahiliyesinin oluşturduğu yanlış algılar üzerinde duruldu. "Bir toplumu zulumattan nura çıkarmak o toplumun duyarlı ve muslih bireyleri arasında bir iman gerilimi oluşturabilmek ilmi dinamizme mümbit bir zemin hazırlayarak hayatı kurup şekillendiren ameller manzumesinin neş-u neva bulmasını sağlamak doğruya ve ileriye yönelik bir sıçrama yapabilmek için elbette önce beyinlerin uyandırılması dimağların aydınlatılması gerekmektedir." Diyerek konuşmasını sürdüren Arslan, daha sonra, Hz. Muhammed'in (s) nasıl bir Kur'an algısı oluşturmaya çalıştığını anlattı. Mahmut Arslan, sözlerini şu şekilde sona erdirdi: "Akletmeyi öğüt almayı tefekkür tededbür tezekkür etmeyi, gözlemlemeyi, tafakkuhta bulunmayı en çok salık veren /emreden bir kitap olmasına rağmen Kur'an ne yazık ki bu sayılandan en az nasibini alan bir uyarıcı olarak karşımıza çıkmaktadır."
Pazar seminerinin ikinci kısmında sözü Sinan CERAN aldı. Ceran, konuşmasında Mahmut Arslan'ın sunumunun paralel olarak "Kur'an'da Resulullah" konulu bir sunum yaptı. Ceran, konuşmasında Resulullah ve vahiy ilişkisine yönelik yaklaşımları üç başlıkta inceledi. Bunlar:
l İNSANÜSTÜ MUHAMMED(AS):Bu yaklaşım peygamberimizin insani /beşeri yönlerini görmeyerek, adeta onun bütün söz ve fiillerinde vahiyle programlanmış iradesiz bir varlık olarak algılamaktadır.
l AŞAĞILANAN MUHAMMED: İkinci yaklaşım ise, peygamberimizin vahyi aktarma/tebliğ etme bütün fonksiyonlarını yok saymakta ve onun görevini sadece vahyin aktarımı ile kayıtlamaktadır.
l ÖRNEK MUHAMMED: Kur'an'ın tanıttığı muhteşem bir ahlaka sahip olan örnek Muhammed
Ceran, konuşmasının devamında Peygamberimizin fiillerini risaletle ve beşeriyetiyle olmak üzere iki ana başlıkta inceleyerek bu başlıları kendi içinde ayrıntılarına inerek konuşmasını sürdürdü. Ceran, sunumunda şu konulara değindi:
a-)Peygamberimizin Risaleti İle İlgili Fiilleri:
a-1) İtaat edilmesi farz/vacip olan fiileri: Temel ilkeleri Kur'an ile tahkim edilen, peygamberimizin ibadet şekilleri, tüm zamanlarda yaşayan müslümanlar için fariza hükmündedir. Mesela, haccdaki bir takım uygulamalar, ezan, ve sözleri, beş vakit namazın rekatları, şekli ve benzeri temel ibadetler. Rasulullah tarafından uygulandığı şekliyle tenkit almamıştır. Bu da onun söz konusu davranışlarının ilahi onaydan geçtiği anlamına gelir.
Temelleri ve inanç ilkeleri Kur'an'da yer alan, teşhid alanı sünnete bulunan bu ve buna benzer uygulamalara aynen ittiba etmek bizim için Allah'a ittiba etmek gibidir. İtaat yükümlülüğümüzün yönü onun beşeriyetinin temsil edildiği kişiliği değil , risaletin temsil edildiği kişiliğidir.
a-2) İtaat edilmesi tavsiye edilen fiilleri: Allah'ın emrettiklerini yerine getiren peygamberimiz, O'nun tavsiye ettiklerini de icra etmekte hiçbir gevşeklik göstermemiştir. İlave bir eylem olarak kendisine farz derecesinde, ümmete de nafile derecesinde emredilen kimi ibadetleri ise hayatı boyunca hiç ihmal etmeden yerine getirmiştir. Fakat onun her daim yaptığı bu ibadetler yine de tüm İslam ümmeti için farziyet ifade etmezler. Çünkü Kur'an'da tüm müminleri bağlayacak emir kipinde değil, tavsiye kipinde gelmektedir. Teheccüd namazı, gece kıyamı, kuşluk namazı ve nafile namazlar, itikaf ibadeti vs.
b-) Peygamberimizin Beşeriyetle İlgili Fiilleri:
"Elçileri onlara: "Doğru, biz de sizler gibi sadece ölümlü kimseleriz" diye cevap verdiler, "ama işte Allah nimetini kullarından dilediğine bahşeder. Ayrıca, Allah'ın izni olmadıkça, [görevimiz hakkında] bir delil getirmek bizim harcımız değildir. Bu hususta inananlar yalnızca Allah'a güvenmelidirler." (İbrahim, 11)
" Göreceksiniz ki,) Biz o'nları yiyip içmeye ihtiyaç duymayan bir yapıda yaratmamıştık; o'nlar ölümsüz de değillerdi." (Enbiya, 8)
Allah'ın elçisinin her insan gibi bir takım beşeri özelliklere sahip olması onun örnekliği için gerekli bir vasıftır. Çünkü Rasulullah Kur'an'ın soyut bir ilkesi değil, somut bir şahsiyettir. Böyle olması da onun zamanı aşan örnekliğini teminat altına almaktadır. Eğer insanüstü özellikleri olsaydı, insanlara şahitlik ve örneklik yapmakla görevlendirilmiş olması bir anlam ifade etmezdi.
b-1) İnsanlık örfü gereğince işlediği fiiller: Yemek yemesi, çarşılarda gezmesi, tuvalete gitmesi, uyuması, sinirlenmesi, terlemesi, gaybı bilmemesi, vs.
b-2)Arap örfü gereğince işlediği fiiller: Elle yemek yemesi, fistan giymesi, deveye binmesi, renk seçimi, kıyafetleri, sevdiği yiyecekler vs.
b-3) Sırf peygamberimize özgü durumlar.