HAKSÖZ-HABER
Şanlıurfa E Tipi Cezaevi'nde yaşanan olaylarda 13 mahkûmun can vermesi Türkiye'de hiçbir zaman normalleşememiş olan cezaevlerinin sorunlarını tekrar gündeme taşıdı. Özgür-Der Sivas Temsilciliği de bugün saat 13.30'da dernek binasında konuyla ilgili bir açıklama yaptı.
Dernek adına Süleyman Kurşun tarafından yapılan açıklamada cezaevlerinin insan merkezli olmadığına dikkat çekildi.
Basın açıklamasının tam metni:
TÜRKİYE’DE CEZAEVLERİ HİÇBİR ZAMAN İNSAN MERKEZLİ OLMAMIŞTIR!
Cezaevlerinin kuruluş amacı “suçluyu bedensel, ruhsal, toplumsal yönleriyle bir insan olarak değerlendirmek, onu topluma kazandırmaktır. Bu, cezaevlerinde iyileştirme (ıslah) çalışmasıyla gerçekleşir. İyileştirmede temel ilke, suçluya bedensel, ruhsal acı vermemek; sağlıklı beslenmesini sağlamak ruh sağlığını korumak; becerisi, yeteneği doğrultusunda geliştirmek; çalışma ve iş alanı sağlamak; toplumsal sorunlarına çözüm bulmak” (Prof. Dr. Özcan KÖKNEL’in bu yazısı, Kimliğini Arayan Gençliğimiz, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2001, 1. baskı, s. 356) olarak açıklanmaktadır.
Peki, Türkiye’de Ceza ve İnfaz kurumları bu tanımın neresinde durmaktadır? 2000-2008 yılları arasında 308 kişinin cezaevlerinde öldüğü raporlara yansıdı. 2009 yılında 29 kişi can verirken 3 bine yakın hak ihlali yaşandı. 2011 yılında Kayseri’de otoyolda bozulan cezaevi aracında 5 mahkûm kavrularak öldü. Bu yılın zemherisinde, Şubat ayında Pozantı Cezaevi’nde sabilere yapılan cinsel tacizleri ve şimdi en sıcak günlerin yaşandığı Haziran ayının ortasında Şanlıurfa E Tipi Cezaevi’nde 13 mahkûmun yanarak küle dönmesini, oldubittiyle açıklayamayız. Bir sağlık memuru, bir psikolog ve 3 öğretmenin mahkûmlarla ilgilendiği cezaevinin internet sitesinde verilen sağlık hizmetleri şu şekilde yazılıyor: “Ceza infaz kurumunda koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerini cezaevi tabibinin başkanlığında yerine getiren servistir. Sağlık servisinde cezaevi tabibi, diş tabibi, eczacı, veteriner, diyetisyen, sağlık memuru ve hayvan sağlık memuru görev yapmaktadır. (https://www.sanliurfaecik. adalet.gov.tr/sagliks.htm)” 8 kişilik koğuşta 18 kişinin bulunduğu, yerde yatmak için dahi sıraya girildiği bir cezaevinde servislerin sağlıklı çalıştığını hatta hayvanlar için dahi sağlık memurunun bulundurulduğunu iddia eden cezaevinin yönetimi ne kadar gerçekçidir?
Türkiye’nin cezaevi sicili geçmişten buyana çok bozuk. Diyarbakır Cezaevi’nde, Bayrampaşa’da yaşananları kim unutabilir? Sürekli başka cezaevlerine taşınarak hem kendileri hem de aileleri sıkıntı yaşayan, sevk edilirlerken çıplak halde aranan, revirlerde sıra bekleyen hatta tedavi edilmediği için hayatını kaybeden, tecrit koşulları uygulanarak psikolojik, sosyal ve fiziki sağlıkları hiçe sayılan pek çok kardeşimiz var. Cezaevinde gördüğü işkencelerle felç olup can veren Cengiz Sarıkaya’yı, omurilik felci olduğu halde hapishanelerde tutulan Fikret Bayram’ı, kendisine telegram işkencesi yapılan ve yıllardan beri tecritte psikolojik eziyetler gören Salih Mirzabeyoğlu’nu, kolon kanseri olduğu ortaya çıktığı halde tedavisi yapılmadığı için can veren Cahit Durmaz’ı ve haksız yere 14 yaşında girdiği hapisten 24 yaşında tahliye olan Yakup Köse’yi buraya kayıt düşüyoruz. Yeri gelmişken yıllardan beri haksız bir biçimde hapishanelerde alıkonan Sivas davası mağdurlarının ve genel olarak mahkumların ziyaretlerinde yaşanan soyadı tutma mecburiyetinin kaldırılmasını, mağdurların daha geniş ziyaretçi imkanına kavuşmasını istiyoruz.
Başbakan yardımcısı Hüseyin Çelik, iktidarları döneminde 207 cezaevinin insani koşullarda olmadığı için kapatıldığını, 196 yeni cezaevi yapılacağını açıklarken bir hususu ne yazık ki atlamaktadır. Ne kadar güvenli, sağlam, iyi koşullar oluşturulursa oluşturulsun cezaevlerinin en büyük sorunu ıslah merkezli olmayışıdır. Özgür-Der olarak insana saygının, merhametin, anlayışın infaz kurumlarının içine henüz sinmemiş olduğunu müşahede etmekteyiz. Bu nedenle biz Müslümanlar olarak kimliğimiz gereğince hapishanelerdeki herkesin asgari insani haklarından mahrum bırakılmaması gerektiğini, her mahkumun temel ihtiyaçlarının giderilmesini, dışarıda yaşanan hukuksuzluklara bir de içerideki hukuksuzlukların eklenmemesini istiyor, cezaevlerinin devleti koruma yeri olmadığını sorumlulara hatırlatıyoruz.
Özgür-Der Sivas Temsilciliği