İHH ve Özgür-Der’in çağrısı ile Adapazarı Orhan Camii’nde Cuma namazı çıkışında Doğu Türkistan’daki Çin zulmü ve Gazze’de yüzlerce Müslümanı katleden Siyonist İsrail’in katliamları lanetlendi.Hep birlikte kılınan gıyabi cenaze namazının ardından İHH Sorumlusu Ruhi Ademoğlu hazırlanan basın açıklamasını okudu.
Basın Açıklamasının Tam metni:
2 milyon metrekareye yaklaşan yüzölçümü ile Çin Halk Cumhuriyeti'nin en geniş idari bölgesi olan Doğu Türkistan, sözde özerk bir cumhuriyete sahip olsa da Çin'in baskıcı politikaları ile yıllardır zulüm altında.
1933 ve 1944 yıllarında iki cumhuriyet kurulan Doğu Türkistan bölgesi, 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti tarafından işgal edildi. Çin Halk Cumhuriyeti bünyesinde 1 Ekim 1955'de özerklik statüsü verilerek "Sincan Özerk Bölgesi" olarak isimlendirildi. Doğu Türkistan'da 1985 yılından bu yana geçerli olan uygulamaya göre şehirde yaşayanlara bir çocuk, kırsalda yaşayanlara iki çocuk sahibi olma kotası konulmuş durumda.
5 Temmuz 2009'da Urumçi'de baskıcı politikalara karşı başlayan ayaklanma Çin Silahlı Kuvvetleri'nin müdahalesi ile kanlı bir şekilde bastırıldı. Çin kaynaklarına göre 200, Uygur kaynaklarına göre ise en az 5 bin kişi öldürülmüştü. Olaylardan sonra protestolara katıldığı gerekçesiyle binlerce Uygur Türkü'nün tutuklandığı tahmin ediliyor. 2009 yılında Uluslararası Af Örgütü, Pekin hükümetinden idam cezası infaz edilen mahkumların sayısını açıklamasını istemiş ve bu çağrı cevap bulamamıştı.
Müslüman halka dini vecibeleri için baskı yapan Çin, özellikle oruç tutmayı, namaz kılmayı yasakladı. Uygur erkeklerin sakal bırakması ve kadınların başörtü takması da yasak kapsamına girdi. Hacca gitmenin de yasak olduğu Türkistan'da Camilere gidilmesine de izin verilmiyor. Tesettürlü kadınlara, tesettürlerini açmaları için baskı yapılıyor, kabul etmeyenler para cezası ve hapis cezası veriliyor.Doğu Türkistan'da yaşanan en büyük problemlerden biri de Çin'in nükleer denemeleri. 1966-1997 yılları arasında bölgede onlarca nükleer deneme yapıldığı tahmin ediliyor. Bu durum bölgede sakat doğumları ve kanser gibi tehlikeleri hastalıkları tetikliyor.
Sincan Özerk bölgesi olarak adlandırılan Doğu Türkistan'daki olaylar Çin'in dini baskılarıyla patlak verdi. Son olarak Çin askerlerinin başörtülü kadınları köy meydanında toplayıp taciz etmesi bardağı taşıran damla oldu. Bölge halkı askerlere tepki verince Çin katliama başladı. Çin askerlerine karşı gelen Uygur Türklerine ateş açılmasıyla meydana gelen olaylarda, bölgede katliam yapılmıştır. İki köy haritadan silinirken, şuana kadar ölü sayısının 3000'e yakın olduğu düşünülmektedir.
Gazze’ de ise bir katliam ve soykırım girişimi olan savaşın şuana kadar olan sonuçları çok vahim. Ateşkesin zaman olarak sona erdiği şuanlar da halen topçu atışları yapılmakta ve alçakça saldırılara devam edilmektedir.İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında 432'si çocuk, 243'ü kadın olmak üzere bin 886 kişinin hayatını kaybetmiş, 2 bin 979'u çocuk, bin 903'ü kadın, 9 bin 806 kişi yaralanmıştır.Sivillerin sığındığı Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşuna ait okullar ile hastane, ambulans ve camilerin vurulduğu saldırılarda, basın mensupları da hedef alındı.
Filistin Radyo ve Televizyon Birliği'nin verilerine göre, bugüne kadar 10 basın mensubu vefat etti, aralarında Gazze'deki olaylarla ilgili Ramallah'taki olaylarda da etkilenenlerin olduğu 38 kişi yaralandı.
An itibariyle 10.000 e yakın sivil insanın yaşadığı ev, yüzlerce okul, hastahane, sağlık tesisi, cami ve Gazze’ lilerin yaşam kaynağı olan birçok tesisi vurmakta ve zaten zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren halkın bütün yaşam haklarını ellerinden almaya çalışmaktadır.Bundan önceki alçakça saldırılarda olduğu gibi, bunca alçakça, haince, namussuzca, şerefsizce saldırıların ardından ‘’tamam ben amacıma ulaştım, tünelleri tamamen yok ettim ve çekiliyorum’’ diyerek herşeyi oldu bittiye getirmeye çalışmaktadır.
Bu alçaklık bu kadar ucuz kapatılmamalı ve Gazze’ nin tekrar tekrar aynı şeyleri yaşamaması için adımlar atılmalıdır. Havadan, karadan ve denizden devam eden abluka kaldırılmalı ve Gazze halkının yaşama hakkı kendi ellerine teslim edilmelidir. Gazze halkı kavuşmak istediği şeyleri, israil’ in istediği zaman, istediği kadar ve istediği şeyleri müsaade etmesi ile değil, kendi hür iradeleri ile hareket ederek elde etmelidir.
Bütün bunlardan sonra Hamas’ a ateşkes bir ikrammış gibi sunulamaz. Aksine Hamas’ ın halkını savunma ve aziz kanlarının hesabını sorma hakkı saklıdır. Şunu da belirtmek gerekir ki İsrail teröristleri Gazze’ de tünelleri tamamen yok ettim yalanıyla insanları yanıltmaya çalışmakta ve zayiatlarını saklamaya çalışmaktadır. Hamas ve Kassam şuanda aynı şerefli duruşlarını sergilemekte ve saldırılara karşılık vermeye hazır bulunmaktadır. Zaten akside beklenemez, çünkü bugün tamam bu olay bu şekilde kapansın denilip üzeri kapatıldığı anda yeni saldırıların ne zaman ve nasıl geleceğini beklemek zorunda kalacaklardır.
Bütün bunların ışığında, bütün dünyanın iki yüzlülüğü, sağır ve dilsiz gibi hareket etmesi devam etmektedir. Bizler her zaman her platformda Doğu Türkistan, Irak, Suriye, Gazze, Çeçenistan, Afganistan, Arakan ve diğer coğrafyalarda bulunan mazlumların yanlarında olmaya ve onların seslerini yükseltmek için gayret göstermeye devam edeceğiz.