Özgür-Der Üyesi Ömer SEVİM’in okuduğu basın açıklamasında Suriye’li muhacirlere yapılan saldırıların hiçbir insaf ve ölçü tanımadığını ve ırkçı ve faşizan saldırılar olduğunu belirtti.
Suriye’de yaşanan zulüm ve katliamlardan kaçarak Türkiye’ye sığınan insanların canlarını ırzlarını çoluk çocuklarını korumak için sığındıklarını belirten Sevim; Suriye’li muhacirlerin Türkiye’de mevcut yaşam şartları ile sosyo-psikolojik şartlarının da bir an önce iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Basın açıklamasının tam netni:
KARDEŞİME DOKUNMA! MUHACİRLER KARDEŞİMİZDİR
Suriye’de Beşşar Esed’in ve onun destekçileri İran ve Lübnan Hizbullahının katliamlarında yüz binlerce insan öldürüldü. Daha dün kırk yedi kardeşimiz daha katledildi Suriye’de. Milyonlarca kardeşimizde evini barkını terk ederek komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Şu anda 1.250.000 civarında Suriye’li kardeşimiz Türkiye’de muhacir durumda bulunuyor.
Bu insanlar turistik bir geziye gelmediler. Bu insanlar zevk için gezmek tozmak için evlerini terk etmediler. Bu insanlar tatil yapmaya gelmediler Türkiye’ye.Bu insanlar hayatlarını Beşşar katilinden korumak için geldiler. Bu insanlar ırzlarını namuslarını İran’ın devrim muhafızlarından korumak için geldiler. Bu insanlar çoluk çocuklarını Nasrallah’ın kirli emellerinden korumak için geldiler. Bu insanlar yaşamlarını sürdürebilmek için geldiler Türkiye’ye.
Şimdi son günlerde birileri çıkmış spesifik bir veya iki olay üzerinden bu mazlumlara saldırıyor. Beşşar’ın İran’ın ve Nasrallah’ın yaptıklarının benzerini Türkiye’de Baas lobisinin bu gönüllü azgın azınlığı yapmaya çalışıyor. Suriye’li muhacir kardeşlerimize saldırıyor onları oturdukları evlerden kaldıkları mahallelerden kovmaya çalışıyorlar. Erkek kadın yaşlı çocuk demeden gördükleri her Suriye’li muhacir kardeşimizi linç etmeye çalışıyorlar.
Bilhassa 2013 yılı Haziran ayından bu yana Gezi olayları ile başlayan süreç 17-25 Aralık girişimi ile iyiden iyiye deşifre olmuş ve Türkiye’nin mazlumlara uzanan elini de yok etmek istemiştir.Şurası unutulmamalıdır ki kısa zaman öncesine kadar Türkiye insanların baskı ve yasaklardan dolayı kaçmaya çalıştığı bir ülkeydi. Ancak Kemalist-Laik zihniyet ile dünyayı yorumlamaya kendilerini esir eden sağ ve sol tandanslı ırkçı-milliyetçi çevreler bu durumu anlayamadıklarını ve kendilerine dayatılan bu zihinsel kirliliği gönüllü olarak benimsediklerini Suriye’li muhacirlere karşı yaptıkları faşizan saldırılarla göstermiş oluyorlar.
Bu çevreler ulusalcı Türkçü batıcı seküler ve tahammülsüz bir tutum içerisindeler. Büyük bir hızla gelişen İslami ihya ve inşa hareketlerinden çok rahatsız oluyorlar. Hele hele Baas diktatörlüğüne karşı kıyama kalkan Suriye’li Müslümanların direnişi onların uykularını kaçırıyor.Bahsettiğimiz bu ırkçı-faşizan çevreler Akparti Hükümetine duydukları kin ve öfkeyi mazlum Suriye’li muhacir kardeşlerimiz üzerinden iğrenç bir politik oyuna çevirmeye çalışıyorlar. Bizler biliyoruz ki ırkçı-milliyetçi virüslerle kirlenmiş, hastalanmış zihinlerden adalet ve merhamet temelinde tepkiler beklemek boştur ve imkânsızdır. Zulme entegre olmuş zulüm için teşne olmaktan çekinmeyen anlayışlardan ancak ve ancak zulüm ortaya çıkar.
Bu ırkçı faşizan ve saldırgan güruhların eylemlerinin bilhassa sosyal medya aracılığıyla örgütlenip yaygınlaştırıldığı bilinmektedir. Ayrıca yazılı ve görsel basın yayın organlarının hadiseleri aktarma tarzı da çoğu zaman habercilik niyetinden öte doğrudan kışkırtmaya yöneliktir. Söz konusu çevrelerin insani, ahlaki, İslami değerleri hiçe sayarak son derece kaba ve zalimane bir ruh hali içinde ülkemize sığınmak zorunda kalmış mazlum insanları bir fazlalık, yük, asalak gibi gördüklerini, hatta düşman belleyen tutumlar geliştirdiklerini de ibretle izliyoruz.
Bizler de bu noktada sorumluluk ve vicdan sahibi tüm basın yayın organlarını dillerini, tutumlarını gözden geçirmeye davet ediyoruz; halkımızı bilhassa sosyal medya kanallarından yaygınlaştırılan uydurma haberlere, iftiralara karşı uyanık ve sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Tüm bu olup bitenler karşısında Hükümetin de konu ile ilgili olarak daha etkin önlemler almasını bekliyoruz. Kardeşlerimizin burunlarının dahi kanamaması için her türlü tedbir alınmalı ve bu ırkçı ve faşizan çevrelere gereken mesaj verilmelidir.
Sonuç olarak; Muhacirlerin sorun teşkil etmemesi için içinde bulundukları şartlar iyileştirilmeli ve sorun oluşturacak hususlar tek tek tesbit edilip giderilme cihetine gidilmelidir.Türkiye birkaç milyon insanın getireceği ilave maliyeti rahatlıkla karşılayabilecek kapasiteye sahiptir. Suriyeli muhacirlerin karşılaştıkları zorlukları gidermeye yönelik olarak kapsamlı projeler geliştirmekse öncelikle devletin görevidir. Hükümet başta Suriyeli kardeşlerimiz olmak üzere ülkemize sığınmış muhacirlerin insanca yaşayabilmeleri ve bir soruna dönüşmemeleri için gerekli yasal, mali, sosyal düzenlemeleri bir an önce gerçekleştirmelidir.
Sorunun en köklü çözümünün ise Esed rejiminin devrilmesi ile beraber geleceği ortadadır. Tam bu noktada hiç aksatılmadan ağırlık verilmesi gereken adımın Suriye halkının direnişine daha fazla destek sağlamak olduğunun bir kez daha belirtmek istiyoruz.