Özgür-Der Sakarya Şubesinin İslamcılık üst başlığı ile düzenlediği seminerlerin ikincisi Selefilik ve İslamcılık konusunda Araştırmacı Yazar Murat Aydoğdu'nun sunumu ile yapıldı.
Özgür-Der Sakarya Şubesinin İslamcılık üst başlığı ile düzenlediği seminerlerin ikincisi Selefilik ve İslamcılık konusunda Araştırmacı Yazar Murat Aydoğdu'nun sunumu ile yapıldı. Sakarya Valisi Hüseyin Avni COŞ'un da teşrif ettiği program Adapazarı Ofis Sanat Merkezinde gerçekleştirildi.
İlk defa Selefilik fikrinin Selefi düşüncenin ne demek olduğunun ve nasıl anlaşıldığının bilinmesi gerektiği üzerinde duran Murat Aydoğdu bu kısımda Arap aklı Yunan aklı ve Batı aklının nasıl çalıştığına ilişkin giriş mahiyetinde vurgular yaptı. Arapların aklı var veya yok anlamında gördüklerini Kur'anda aklın artması eksilmesi yada keskinleşmesi anlamında farklı ifadeler olduğunu belirtti. Mesela Ulul Elbab ifadesi derin kavrayış sahipleri gönül sahipleri rasihun kavramının ise kavrama anlama yorumlama bakımından öncüleri ileride olanları ifade ettiğini vurguladıktan sonra Selefi düşüncenin de en temelde bir zamana ait değerlere dönme bir zamana ait yaşama biçimini kopyalama fikri olduğunu bu anlamıyla da İslamın muhafazakâr yapısı olarak yorumlanabileceğini anlattı.
Selefiliğin ilk olarak kendisini İmam Ahmed b.Hanbel'e dayandırdığını fakat bunun çok da gerçekçi bir duruma işaret etmediğini Selefiliğin ilk teorisyeni olarak İbn Teymiyye'nin kabul edildiğini kurumsallaşma anlamında ise Muhammed b.Abdülvehhab'ın isminin zikredilmesi gerektiğini söyleyen Aydoğdu daha sonra konuyu günümüze getirerek günümüzde ise Selefiliğin El Kaide El Nusra ve son dönemde ise DAEŞ isimli yapılanmalar ile birlikte anıldığını dile getirdi. Bu anlamda El Kaidenin Afganistan coğrafyasında ve yapılanma imkânı bulduğu ve Abdullah b.Azzam ile Usame b.Ladin'in buna öncülük ettiklerini sonrasında ise Eymen el Zevahirinin bayrağı devraldığını El Nusra'nın ise bu yapılanmadan ayrılan farklı bir yapı olduğunu ayrılma veya ayrışma noktalarını ise sivil katliamlarının gerekliliği/gereksizliği noktasından kaynaklandığını DAEŞ'in ise bunlardan tamamen ayrı olarak en başn hedef olarak kendisine tehlike olarak gördüğü İsami tüm yapılanmaları hedef aldığını ve bu haliyle tam anlamıyla bir terör örgütü hüviyetini taşıdığını belirtti.
Selefiliğin bugün tamamıyla kendisini rivayetlere hatta rivayetlerin direkt metnine (hiçbir yorum katmadan) bağlı kabul ettiğini hatta DAEŞ yapılanmasının rüyalarla ve bu rüyalara getirilen yorumlarla hareket ettiğini vurgulayan Murat Aydoğdu bugün dünyayı yorumlarken vakıalara bakarken İslami midir değimlidir bakış açısından değil zulmetmekte midir zulmetmemekte midir yani zalimin yanında mıdır yoksa mazlumun yanında mıdır noktasından bakmak gerektiğine ilişkin İslam coğrafyasından örnekler vererek sunumu bitirdi. Aydoğdu'nun sunumundan başlıklar aşağıdadır:
Selefilik; kelime anlamı ile halef yani sonra gelenlerin tersi, öndekiler, öncekiler, muhteva olarak Allah Elçisi ve ashabından nakledilenleri esas alarak bunlara tabi olmak.
Temel olarak Selefilik : Aklı nakle tabi tutar, Akli delillerle kıyası, akıl ve kelam ilmi ile teşbihlerin te'vilini, mecazların mana'larını ortaya çıkarma çalışmalarına karşı çıkar.
Rivayetleri rey, usül ve kıyas'a bağlı kalmadan olduğu gibi kabul eder.
İlk dönem İslam anlayışı ve yaşayışına dönmek arzusu güder.
İslam'a sonradan girdiği iddia edilen bütün fikir, akım, felsefi düşünce, amel ve ibadet tarzlarını bid'at kabul edip ayıklama amacını taşır.
İlk selefi ekoller İslam'ın tedvin asrı denilen (Hicri 2.yy) 8-9. yüzyıllardaki dirayet, rey ya da usuli denilen akımlar karşısında İmam İbnHanbel'in başını çektiği Hadis ve rivayet ekolü takipçileri.
İkinci kuşak selefilik, (Hicri 5.yy) 13. yüzyıldaki İbnTeymiye fikirleri etrafında şekillenen, Eş'ar ve Maturidi çerçevedeki itikadi mezhepleri, Tasaffuv ve Şii eksenli batıni değerlendirmeleri, iman ve amelde taklide dönüşen fıkıh anlayışına karşı çıkan. Müteşabih ayetleri, Allah'ın sıfatlarını Kur'anın ve rivayetlerin zahiri metnlerine bağlı kalarak te'vil etmeden inanmak.
Üçüncü kuşak Selefilik, (Hicri 11.yy) 18. Yüzyılda Arabistan Necd bölgesinde Muhammed Abdulvahap'ın faaliyetleri çerçevesinde oluşan vahhabilik. Teymiye çizgisine bağlı kalmak, Dinde Bidat'lerde uzaklaşmak faaliyetleri. Siyasi alanda Suud ile oluşturulan ittifak ile devletleşme aşaması. Bedevi Araplar arasında Kitabileşmek, eğitim faaliyetleri ve yerleşik hayata geçme süreci.
Dördüncü kuşak Selefilik, 19-20 yüzyıldaki Tacdid faaliyetleri. Yer yer Afgani, Abduh, Seyyid Kutup fikirlerinden etkilenen, moderniteye karşı İslamın öz kaynaklarına atıflar yapan hareket.
Son Kuşak Filistin kökenli akademik faaliyet sahasından Afganistan Cihadına, teşkilatlanmaya ve direnişe ağırlık veren Abdullah Azzam liderliğindeki CihadiSelefilik.
Selefilik yaşadığımız an içerisinde İslami ekollerin en önemli damarlardan birisidir. Muhafazakâr düşünce yapısına karşı toplumsal hayatta aktif, müdahil, devrimci bir kimlik. Sosyal ve siyasal hayattarol alan İslamcı bir tarzdır.Türkiye Coğrafyasında yerel olmayan, geleneksel olmayan, arkaik kökleri olmayan, dışarıdan gelen ama İslami referansları olan bir düşince, eylem ve örgütlenme tarzı.
Kaos, işgal gibi ortamlarda, toplumsal ıslahı önceleyen istikrarlı hareketlerin olmadığı ortamlarda güç kazanan reaksiyoner bir forma sahiptir.Güçlü dinamizm, direniş ve mücadele tarzı. Fikri ve düşünsel tarzda bütün yalınlığına, derinliksizliğine karşı kendi içerisinde istikrarlı ve pratikleri olan hareket. Yalnız bırakılan, çaresizliğe itilen, askeri, sosyal ve kültürel alanlarda yoğun taarruzlara uğrayan toplumlarda bir karşı hareket ve direniş tarzıdır.
Selefi Düşünce ve örgütlenmeler genellikle Arabi (göçer ve şehirleşmemiş Araplar) düşüncesinin yansımaları, şehir siyasetinden, sosyal dengelerinden, hiyerarşi ve ekollerinden uzak durmak. Durağan yapılar, sistematik çalışmalara, uzun soluklu ıslah çalışmalarına karşı pratik, çatışma ortamları ve istikrarsız toplumsal ortamlarda gelişen, yaygınlaşan düz mantıklı hareketler. Yer yer Şehirleşme esnasında gecikmelerin, son yüzyılda Batı kültürü içerisindeki reaksiyoner, tepkisel ve uyumsuzluk yaşayan hareketler. Yine yer yer yozlaşan kültüre karşı tepki çeken gerek Batılı gerek göçmenlerin tepkisel korunma hareketleri.
Batı Aklına karşı vakıayı, eşya'yı değerlendiren şekillendiren, hikmeden Batı aklı karşısında akla sadece vakıayı algılama olarak bakan Arap aklının ilk el düşünce biçimi. Bu anlamda Arap Kültürü etrafında bir çeşit derinlikli Arap Milliyetçiliği ve İslam'ı buna endeksli öğrenme algılama biçimleri.
Selefilik: Arap dil mantığı çevresinde aklı sadece vakıayı kavrama yeteneği olarak kemiyetsiz, azı çoğu olmayan kavrama biçimine karşı Kur'anın,artan kemiyet içeren Hikmet UlulElbab, Rasihun kavramları ile tamamladığı düşünce derinliğinden uzak düz mantıklı kavrama biçimidir.Toplumsal değerlendirme, metodolojik oluşumlar, ameli şekillenmelerde muhafazakâr (korunmacı) bir tutumdur.
Bütün bu zihinsel ve ameli çerçevede sert, katı, uzlaşmaz, zahire bağlı karmaşık toplumsal ve siyaset biçimlerine uzak, yer yer acımasızlaşabilen kişilik ve örgütlenme yapısı. Toplumsal kaos ve karmaşa durağanlaştıkça diğer İslami yapılanmalarla ilişkiler gelişip, ekonomik, siyasal yapılanma ihtiyaçları şekillendikçe daha az çatışmacı ve siyasi dinamikler oluşturan buna karşı tavizsiz tutumları ile hızlabölünebilen, fraksiyonlara ayrılabilen örgütlenmeler. Buna karşılık Küresel Cihad kapsamında dünya istikbarına karşı aktif mücadeleyi seçen diğer örgütlenmeleri hızla bünyesinde toplayabilen, sansasyonel, ses getiren eylemlerle tepkisel kesimlerden hızlı adam devşiren toplayan bir eylem, fikir ve örgütlenme biçimi
Selefilik, ana çerçevede diğer İslami oluşumlara, zaaflarına rağmen diğer İslami ekol ve akımlara, hatta İslam dışı bile olsa İslam'a düşmanlık yapmayan kesimlere taarruz içermedikçe, baskı yapmadıkça İslam dairesi içerisinde düşünülebilecek bir tarzdır. Buna karşı geniş Selefi yelpaze içerisinde azınlıkta da kalsa hududullah'ı çiğneyen yapılanmalara karşı(özellikle son dönemlerde DAEŞ türü yapılanmalarla İslam'a, Müslümanlara ve İslama düşmanlık etmeyen mustaz'af kesimlere karşı saldırgan yapılara) tavır koyma zorunluluğu şarttır.
Daha sonra dinleyicilerle interaktif olarak devam eden program sorulan sorular ve yapılan katkıların ardından sona erdi.