Büşra Ceyran ve Ali Ekber Konuk'un konuşmacı olduğu programda ilk sunumu yapmak üzere sözü Büşra Ceyran aldı. Ceyran, kitabın girişinde bahsedilen ideal devir, ideal toplum anlayışının mümkün olmadığına değindi. Selefiliğin doğuşunun Hz. Peygamberin vefatından sonra Horasan'dan İspanya'ya kadar gerçekleşen fetihlerle beraber hicri 2. yüzyılda ortaya çıkan Cehmiyye ve Mutezile gibi sert çıkışlı mezheplerin karşısında durabilme çabasına dayandığını söyledi. Selefiliğin farklı kolları olarak adlandırabileceğimiz Ehli-sünne ve Ehlül-eser'den bahsetti. Ehlül-hadis ekolünün de yaşanan her sorunun Hz. Peygamber dönemine götürülerek çözümlenebileceğine inandığını söyledi. Sembol isminin Ahmet bin Hanbel olduğu ve Mutezile'nin 'Kuran mahluktur.' anlayışına karşı yaşanan Mihne hadisesinin selefiliğin temelini oluşturduğunu söyleyen Ceyran ehlül-hadis'te ikinci önemli ismin İmam Şafii olduğunu ifade etti. Ashabul-hadis'in de kendilerini selefin hakkını verenler olarak gördüğünü ve dönemin tartışmalarından uzak durduklarına değindi.
Selefiliğin 2. atağını hicri 7. yüzyılda İbn Teymiyye ile beraber yaptığını ve İbn Teymiyye'nin selefiği sistematikleştiren isim olarak karşımıza çıktığını söyleyen Ceyran, kitapta çizilen akıl düşmanı İbn Teymiyye profilinin doğru olmadığının altını çizdi. Bunun yanında forumda, 3. dönemini ise Muhammed bin Abdulvehhab hareketiyle yaşadığından bahsedildi. Hadis tedvini yapılırken karşılaşılan tepkilerin nedenlerini yazı yazmanın bir yahudi geleneği olduğuna inanılması, arapların hıfz yeteneğinin güçlü olması ve Kuran'a eş bir kitabın ortaya çıkmasının istenmemesi olarak sıralandı. Selefi ekollere karşı çıkan muhalif akımlardan bahsederken de Hasan Basri, Ebu Hanife gibi isimlere dikkat çekildi. Ceyran, iki tarafın da uç noktaları olduğunu, bizimse vasatı bulmamız gerektiğini söyleyerek konuşmasını sonlandırdı.
Büşra Ceyran'ın akabinde söz alan Ali Ekber Konuk, ekolleşme döneminden bahsederek sunumuna başladı. O dönemde kelam tartışmalarıyla beraber ehli-sünne ve ehlül-hadis ayrımının oluştuğunun altını çizdi. Yazarın ehlül-hadisin ortaya çıkmasında siyasi ve kültürel etkilerin olduğunu söylediği ve kültürel etkilere, değişen toplum yapısına karşı Arap geleneğinin devam ettirilmek istenmesinin örnek verilebileceği söylendi. Kitabın siyasi sebepleri Arap kimliğini merkeze alarak açıkladığını ifade eden Konuk, Emevi devletinde baskın olan Arap kimliğinin Abbasiler döneminde yönetimde Arap kimliğinin etkisini yitirmesinin selefi çizgide tepkilere yol açtığını beyan etti. Kitabın son bölümünde inanç olarak selefiliğin esaslarından, ilk olarak da selefiliğin diğer ekollerle sert bir biçimde ayrıştığı Allahın sıfatlarından bahsedildiğine dikkat çekti. Yazara göre selefiliğin dini somutlaştırma, maddileştirme eğiliminde olduğu görüşünün tartışılır bir görüş olduğunu söyleyerek sözlerine devam eden Konuk selefiliğin esaslarından bir diğerinin de 'bidatlere karşı durmak' olduğunu ifade etti. Konuk, son bir esas olarak da 'rey karşıtlığı'na değinerek konuşmasını noktaladı.
Program, katılımcıların katkıları ve soru-cevap faslının ardından sona erdi.
Haber: Sirra Büyük