Panelin moderatörlüğünü yapan Elvan Alaçam; Adalet timsali Hz. Ömer "gerektiğinde hakkı söylemezseniz sizde hayır yoktur, siz söyler de biz kabul etmezsek bizde hayır yoktur" diyerek eleştirinin önemini belirtmiştir. Bizler de bu bağlamda eleştiriyi gereklilik olarak görüp adil şahitlikten ödün vermemeliyiz. Yine hepimizin bildiği bir hadiste Resullullah (s) şöyle buyuruyor, "Kim bir kötülük görürse onu eliyle düzeltsin, eğer gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin, buna da güç yetiremiyorsa kalbiyle buğzetsin ama bu da imanın en zayıf noktasıdır. Hadiste de ifade edildiği gibi özel olarak Müslüman şahsiyetin, genel olarak İslami camianın gördükleri yanlışlıkları salih amel bilinciyle düzeltmesi gerekmektedir. Bu ıslah etme çabası Müslümanlar için şiardır" diyerek konuşmasını yapması için sözü Metin Karabaşoğlu'na verdi.
Metin Karabaşoğlu, eleştiri yapmak demenin karşıdaki kişinin düşman, öteki ve tamamen negatif olarak görmek olmadığını, eleştirinin olumlu yönlerini de bildiğimiz bir eylemin eksik taraflarını tamamlayarak kemâle ermesini sağlamak olduğunu belirterek sözlerine başladı.
Ardından Karabaşoğlu "kültürümüzde eleştiri kavramı tehlikeli ve kötü niyetli olarak anlaşılmaktadır ve bu da ortada bir problemin olduğunu göstermektedir. Aslında eleştirilmeyi bir armağan olarak görmeliyiz. Bir kardeşimizin bizim hakkımızda uyarılarda bulunması bizim için bir kazançtır, ödüldür" diyerek sözlerine devam etti.
İnsan gerçeğinde kul olduğunu kabul eden kişi hem tenkit edilmeye açık olur karşısındaki insanların onu eleştirebilmeyi haklarının olduğunu düşünür ve kendisinin de bununla vazifeli olduğunu bilir. Buna Asr Suresi'ndeki hakkı ve sabrı tavsiyeleşmeyi ve Tevbe Suresi 122. ayetteki durumu örnek olarak verilebileceğini belirten Karabaşoğlu şu sözlerle konuşmasını bitirdi:
"Bir müminin diğer bir müminde veya toplulukta gördüğü yanlışı uyarması ve eleştirmesinin onun için bir sorumluluk olduğunu bilmesi gerekmektedir Eleştirmenin ve fikrini ifade etmenin bir kötülük ve ayıp olmadığının bilakis bir mümin olarak sorumluluk ve vazife olduğunun bilincinde olmalıyız."
Ardından sözü alan Bahadır Kurbanoğlu eleştirinin usulünce ve adabınca nasıl yapılması gerektiğini belirterek sözlerine devam etti:
"İçinde bulunduğumuz toplumsal yapıda bir takım zaaflar var. Bunlardan bir tanesi de eleştiriye kapalılıktır. Bu durum eleştiri yapılması halinde içerisinde yer aldığımız topluluk veya cemaate zarar gelmesi ön kabulü veya düşmanına koz verme gibi vehimlerden kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak ise yapılan eleştiriler ya kötü niyetli olarak yorumlanmakta ya da dikkate alınmamaktadır. Bu durum ilerleyen süreçte bir kültür haline gelmiştir ve bu kültür, mevcut siyasi kültürümüzü de beslemiştir. Eleştiriye kapalı hale getirmiştir."
Eleştirinin hak ve sorumluluk olduğu belirten Kurbanoğlu eleştiride ölçüsüzlüğün ve eleştirmeme-eleştirtmeme durumlarının da yanlış olduğuna değindi.
Program soru-cevap faslından sonra sona erdi.