Anasaya’da laiklik ve 8 Mart merkezli tartışmalar sebebiyle Mehmet Boynukalın etrafından bir zamandır bazı tartışmalar yaşanıyor. Ancak meselenin Mehmet Boynukalın Hoca’yı aştığını da belirtmek gerek.
Laik seküler yazarlar ve siyasetçiler imamlık yapması sebebiyle Mehmet Boynukalın’ın hangi konuda susması hangi konuda konuşması gerektiğini tayin etme cüretkarlığını gösterdiler. Müslümanların asla kabul edemeyecekleri bu tutuma karşı Özgür-Der Üniversite Gençliği bir bildiriyle cevap veriyor.
Bildirin tam metni:
Mehmet Boynukalın'ın Şahsında İslami Kimliği Linç Girişimini Reddediyoruz!
Cumhuriyet tarihi boyunca yaşadıkları baskı ve zulümlerin bir neticesi olarak Türkiye’deki dindar kesimlerin önemli bir kısmında bir ‘sessizlik kültürü’ oluştu. En temel talepleri konusunda sesini çıkaramayan, görüşlerini ifade ederken karnından konuşan Türkiyeli ‘muhafazakar’ların bu tipik davranış tarzının sebeplerini anlamakla birlikte her şeye rağmen böyle sinik bir yaklaşımın Müslümanlar için kabul edilebilir olmadığını belirtmek isteriz.
Dindar-muhafazakâr geleneğin bu genel ahvaline karşı kimi Müslümanlar ise gördükleri yanlışlar karşısında Müslümanca hassasiyetlerle fikirlerini, tepkilerini belirtmekten geri durmamaktadır. Ancak şurası da atlanmamalıdır ki Batıcı/seküler yaklaşım hala Türkiye’de hakim paradigma konumundadır.
Bu bağlamda Mehmet Boynukalın Hocanın son günlerde laiklik ve 8 Mart tartışmalarına dair yaptığı paylaşımlar, Müslümanların duygularına tercüman olurken öte yandan malum kesimler tarafından başlatılan bir linç girişimiyle karşı karşıya kalmasına yol açtı. Kemalist-laik, liberal seküler hatta muhafazakâr kimselerin de dâhil oldukları bu linç girişiminin sahipleri son derece cüretkâr bir tutumla Mehmet Boynukalın Hocaya söz hakkı dahi tanınmaması gerektiğini ifade edebildi. Gazete köşelerinde, "susturun artık şu hocayı" şeklinde çığırtkanlık yapan kimi işgüzar yazarlar esasen engizisyon ruhunun hortlaması için yanıp tutuşmaktadırlar. Toplumu ve muhataplarını ikna etmeyi beceremeyenler acınası bir biçimde "susturun-konuşturmayın" kampanyaları için seferber oluyorlar.
Dindar muhafazakâr olarak tanımlanan bir iktidar döneminde dahi yaşanabilen bu rezillik yukarıda zikrettiğimiz hâkim paradigmanın ne olduğu anlaşılmadan kolaylıkla içinden çıkılabilecek bir durum değildir. Muhafazakârların iktidarında Müslümanlar hedef haline getirilip sırf İslami hassasiyetleri sebebiyle konuşmalarına dahi engel olunmaya çalışılmaktadır.
Mehmet Boynukalın’ın ‘imam’ olduğu için ‘bu konularda’ görüşlerini ifade edemeyeceğini söyleyen laik cüretkârlık, ister Kemalist ister liberal olsun üstenci yaklaşım tarzı ve küstahlığıyla aynı militarist modernleşme öğretisinin ürünüdür. Bu söyleme eklemlenen muhafazakâr-dindar tipler ise utanmazlığın sınırlarını zorlayan bir cehalet içindedirler.
Müslümanlar siyaset, ekonomi, sanat vs. ayrımlarından bağımsız bir şekilde hayata bir bütün olarak yaklaşır. Kitab-ı Kerim’de bize bildirilen ve Resul-i Ekrem’in (s) sünnetinde tatbik ettiği dinin ortaya koyduğu perspektif bunu gerektirmektedir. İslam’ın insan için çizdiği hayat nizamıyla problemi olan lümpen tiplerin bir Müslümandan herhangi bir konuda sessiz kalmasını, susmasını istemeye hakkı yoktur! Asıl çenesini kapalı tutması gerekenler, Müslümanlara ‘parmak sallayarak’ konuşan utanmaz cahillerdir!
Mehmet Boynukalın Hocayı hedef alan bu linç girişiminin onun şahsında Türkiye’deki bütün Müslümanlara yönelik olduğunun altını çiziyoruz. Müslümanlar kendilerine dayatılan kimlikleri reddedip, adalet ve ahlakı merkeze alarak her konuda -kınayıcıların kınamasından korkmadan- sözün doğrusunu söyleme çabasına devam edeceklerdir!
Özgür-Der Üniversite Gençliği