İlk konuşmacı olan Kübra Sönmezler, kitabı kısaca tanıtırken, kitabın Davutoğlu'nun gençlerle,bizatihi gencin-bireyin kendisine hitap eden bir tarzda ele alındığını, gençlerle bir yürüyüş esnasında yapılan sohbet gibi kaleme alındığını dile getirdi. Davutoğlu'nun, yüksek bilinçli, zihnen sağlıklı, ilmen donanımlı, ahlaken sağlam bir temele dayanan toplumların yücelirken, gençliğin bundan uzaklaştığı takdirde toplumların ahlaken, ilmen, fıkhen gerilemeye gark olacağından bunun toplumun bireyden başlayarak büyük bir değişim ve erozyona neden olmasıyla o toplumun dinden, ilimden ve bilimden uzak kalacağını ve buradan hareketle ideal müslüman genci inşa etmeyi amaçladığını ve bu ideal gencin vahiyden beslendiğine değindi.
Kübra Sönmezler, "kitabın 'Gençlik içine düştüğü gayya çukurundan nasıl kurtulabilir?'sorusuna bir çıkış yolu ve çözüm olarak ve bu anlayışıyla yazıldığını yani bir hayal kırıklığıyla yazılmamış olduğunu ve savunmacı bir dile sahip olmadığını, bilakis bir medeniyet tezi olarak öne çıktığını, bir cevap veya anti tez olmanın ötesinde bir tez olarak kaleme alındığını belirttikten sonra Davutoğlu'nun, "hoca" kimliğini her zaman siyasi ve idari kimliklerinin önünde gördüğüne" değindi.
Yine Kübra Sönmezler"kavram dünyasında ve dilinde sık sık milliyetçi göndermelere rastlandığını, Vatanseverliğin, Osmanlıcılığın, vatan için ölmenin, milliliğin kitapta çok sayıda göndermesinin oluşunun, kitabın "Kimlik Bilinci" başlıklı bölümünde Türk kimliğini öne çıkarmasının ve onu etnisiteler üstü bir yere yerleştirmesinin tartışılması gereken bir mesele olduğunu, elbette Davutoğlu için milliyetçi diyemeyeceğimizi ama Davutoğlu düşünce sistematiğinde Türklüğün ve ırkçılık anlamı taşımayan bir soft milliyetçiliğin izine rastlamamanın da mümkün olmadığını" belirterek sözlerini bitirdi.
İkinci konuşmacı olan Merve Su Sönmezler, Davutoğlu'nun kitabı eşi Sare hanıma ithafen yazdığını belirterek,Duruş'un İslam düşünce mirasında bir ufuk turu olduğuna dikkat çekti. Neden gençlere hitaben yazıldığını açıklayarak "Gençler dinamizmi temsil eden bir toplumun geleceğe bakan yüzünü ifade eder ve ümit vadeden bir toplum kesimidir. Davutoğlu'nun ifadesiyle bugün herşeyden çok bir zihin devrimine ihtiyacımız var ve ben bu zihniyet devriminin gençler tarafından gerçekleştirileceğine inanıyorum diyerek bu kitabı kaleme almamın sebebi de bu" ifadesini aktararak devam eden Merve Su Sönmezler,"Kitabın entelektüel kesim açısından hakkının tam verilmediğine ve bunun nedeninin Ahmet Davutoğlu'nun siyasi kişiliğinin sonrasında ortaya çıkan ötekileştirilmesi ve dışlanması ve bazı olumsuzluklara maruz kalmasının bu kitabı gölgelediğine değinerek, kitabın bilinç bölümünün kimlik alt başlığında herşeyin bir kişinin kendini tanımasıyla başlayacağını ve kendini tanımayan kişinin dışarıdaki unsurlara çevreye tarihe oluşa anlam katamayacağını vurguladı."
Sönmezler konuşmasının devamında "İnsanın özünde iyi olduğuna, insanlara değil insanların kötü hasletlerine karşı çıkılması gerektiğine, insanların hangi ırktan olduğunun insani kimliği etkilemeyeceğine" değindi ve "Tarihteki adaletsizliklerin çoğunun ortak insani özden koparak yaratılıştan gelen özellikleriyle diğer insanlardan farklı olduğunu iddia edenler tarafından gerçekleştirildiğini belirtti ve daha sonra Ahmet Davutoğlu'nun verdiği örneklere dikkat çekti; "Firavunların kendilerini farklı bir doğaya sahip oldukları iddiasıyla tanrı ilan edip ve bunu insanları köleleştirmek için kullanmalarıyla beraber yine Avrupalıların soylular mavi kana sahip oldukları iddiasını Afrika'yı köleleştirmek için kullandılar."
Merve Su Sönmezler, millet kimliği konusunda vatan sevgisinin, kişileri insanlığın ortak vatanı olan dünyadan koparmadıkça doğal olduğunu vurguladı ve daha sonra millet kimliği altında Türk-Kürt etnik köken ve Sünni-Alevi mezhebi köken alt başlığında bir insana bakarken ona kökenine değil gönlüne bakılmasını, Türk-Kürt kimliklerinin birbirinin karşıtı olarak kullanılmamasını ve benimsenilen kültürlerin unutulmaması gerektiğini bilakis bunları insanların birbirlerine öğretmesi gerektiğini belirtti.
Mezhebi köken başlığı altında; dini anlayışı farklı olanlara, farklı mezheplere müntesip olanlara farklı gözle bakılmaması gerektiğini vurguladıktan sonra tekfir illetine karşı dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Sönmezler, muhaliflerin kategorize edilmemesi gerektiğini, bunların kısa dönemde manipülatif hedeflere ulaştırabileceğini fakat uzun dönemde kalıcı hasarlar verebileceğini ifade etti.
Kitabın diğer kısımlarına kısaca değinen Merve Su Sönmezler sunumunu tamamlayıp sözü tekrar Kübra Sönmezler'e bıraktı.
Sözü tekrar alan Kübra Sönmezler,kitabın her bir bölümünden istifade ettiğini ifade ettikten sonra, kitaptaki öne çıkan diğer özelliğin ahlaki bir tutumla yazılmış olmasına dikkat çekti. Ahmet Davutoğlu'nun, ahlakı, mimari bir esere benzetmesine değindikten sonra bu mimari eserin temelinde muhabbetin yattığını ifade ederek, ahlak binamızın doğruluk, izzet, onur, vakar, edep kavramları ile süsleneceğine değinen Kübra Sönmezler, vakar kavramı üzerine değinilerinin ardından sözlerine son verdi.
foto: Fatih Demir
haber: Elvan Alaçam