Recep Yılmaz seminerde kısaca şu konulara değindi:
"Medeniyet ve sanat ilişkisi başlığını taşıyan sunumda ana kavram olan medeniyetin daha iyi kavranmasını temin için öncelikle bu kavramın temelinde bulunan kültür kavramı üzerinde duruldu. Yeryüzünde toplumun olduğu her yerde bir kültürün mevcut olduğu, bununla berar medeniyet sayısının ise sınırlı olduğuna dikkat çekildi ve medeniyetleri, birbirine yakın birçok kültürü barındıran bir üst çatı olarak anlamak gerektiğine işaret edildi. Aynı zamanda İslam yanında bir islam medeniyeti kavramına niçin ihtiyaç duyulduğu, böyle bir kavrama gereksinim olup olmadığı hususu gündeme getirildi. Söz konusu meselede ileri sürülen lehte ve aleyte görüşlere değinildi ve İslam’ın diğer din ve inanışlar gibi kültür ve medeniyet tanımlarında kullanılan örf, adet, gelenek gibi pasif içeriklerinden biri olarak telakki edilemeyeceği, bilakis ilahi kaynağı itibariyle onun, esasen Müslüman fertlerin yürütücüsü olduğu medeniyeti temelinden şekillendiren konumuna dikkat çekildi.
Daha sonra medeniyetlerin yükselme, yayılma ve duraklama gibi tarih içerisindeki görünümlerine ve birbirlerini etkileme süreçleri ele alındı. Bu bağlamda Batı medeniyetinin 18. Yüzyıl sonlarında geçirdiği sosyal siyasal ve ekonomik bir dizi değişim neticesinde neredeyse tüm dünyaya yayılması ve dünyanın büyük bir kısmını etki altında bırakma süreci konuşuldu. Aşamalar halinde gelişen ve İslam medeniyetini de etkileyen bu süreçte bu medeniyete mensubu olan kültürlerin, kendilerini kapsayan ana çatı hükmündeki İslam medeniyetiyle irtibatlarının ne düzeyde olduğu sorgulandı. İslam medeniyetini canlandırma yönündeki beklentilerin –bu tarz beklentilerin var olması halinde- öncelikle tarih ile irtibatı olan sistematik düşünce yöntemlerinin, hemen bunun yanında bir medeniyetin ruhunu ve gelecek ufkunu yansıtmayı başaran sanatsal üretimlere de yol açacak perspektiflerin kazanılması gerektiği dile getirildi."
Seminer soru-cevap faslının ardından sona erdi.