Haksöz Dergisi'nin Aralık 2016 sayısı bağlamında, Türkiye ve dünya gündemini değerlendiren (18.12.2016) Kayacan, Halep'te Birleşmiş Milletlerin bırakın Suriye'de öldürülen yüzbinlerce insanın yaşama hakkına sahip çıkmasını, görevlilerinin katledilmesine bile sessiz kaldığını belirtti. "Halep Sokakları ve Mazlum Coğrafyamız Ümmetin Aynası Oldu" başlıklı yazıda yer alan "Hakla batılı ayrıştırma mücadelesine yeni başladık daha." ifadesini ele alan Kayacan, "İslami harekete dair çabalar Türkiye'de yeni değildir. Daha fazla sorumluluk yüklenmemiz gerekirken, yüklenmiyorsak bu durumda sık sık Allah'tan bağışlanma dilememiz gerekir. Yoksa sürekli 'süreci yeniden başlatma söylemi' bizi geriletir. Ahirette hesap vermekte zorlanırız." dedi.
Mülteci durumuna düşen Müslümanların sorunlarına dikkat çeken Kayacan, "Ne yazık i Myanmar'daki Müslümanlar, katliamdan kaçsalar da sözgelimi ülkelerinin yakınlarında bulunan Banlgadeş'e gidemiyorlar. Bangladeş onları kabul etmiyor. Suriye'de de durum farklı değil. Esed katlediyor ancak civarda halkı Müslüman olan bir çok ülke var ki Suriyelileri kabul etmiyorlar. Suriyeli kardeşlerimizi almak istemeyen Batı'yı kınıyoruz ama onca İslam ülkesinin pozisyonu bu konuda Batı'dan iyi değil." dedi.
Türkiye'de yaşanan "erken evlilik" tartışmalara da değinen Kayacan, konunun CHP milletvekili Özcan Purçu tarafından gündeme getirilmesine rağmen, AK Parti hükümetinin sanki "tecavüzcüleri kurtarmaya çalıştığı" gibi lanse edildiğini halbuki konunun tecavüz suçundan hapse girenlerle ilgili olmadığını, velilerinin oluru ile 18 yaşın altında oldukları halde evlendirilen ve şikâyetleri erken evlendirilmeleri değil, eşlerinin hapse atılması konusunda olanlarla ilgili olduğunu belirtti. Kayacan masum görülebilecek bu talebi "tecavüzcü affı" gibi takdim edenlerin en azından bir kısmının erken yaşta flört, içki, zina vb. gayr-ı ahlaki tutumlara ise ses çıkarmadıklarını söyledi.
HDP milletvekillerinin bir kısmının hapse atılması konusuna da değinen Kayacan, bu partinin İslam ümmetini bölen ulusçuluk akımını Kürtler arasında yaygınlaştırdığını dolayısıyla Cumhuriyet'in kurulmasının ardından Türkçülüğün teşviki gibi bir yanlışın diğer bir versiyonunu teşvik ettiğini ve bu sayede Kürtlerden "hendek siyaseti"ne destek bulacağını sandığını ancak bu stratejinin fos çıktığını, Kürtlerin ve Türklerin "birlikte yaşama iradesi" gösterdiğini belirtti.
Programa katılan dinleyicilerin katkıları, sorular bölümü ve haftaya Pazar günü (25.12.2016) saat 14:00'da Özgür-Der Muş Temsilcisi Erdal Eker'in "Eleştiri Kültürümüz" konulu bir seminer vereceğinin duyurulmasının ardından program sona erdi.