Kenan Alpay, İnsan hayatını doğru ya da yanlış, eksik ya da tam birtakım değerlerle anlamlı kılar. Bu değerlerin bütünü bazen din, bazen ideoloji bazen de dünya görüşü olarak isimlendirilir. Her din veya ideoloji birtakım değerleri içselleştirmeyi öngörürken, diğer değerleri de dışlamayı, hatta ortadan kaldırmayı öngörür. İslami kimlik de Allah'a ve ahiret gününe inanan bütün Müslümanlardan değerlerini, kavram ve sembollerini ancak ve ancak Kuran'ın öngördüğü ve açıkça men etmediği bir düzlemde inşa etmelerini gerekli kılar.
Kavramlar, semboller ve ayinler her halükarda bir arka planı yansıtmakta olup, kişinin durduğu yeri ve bakış açısını ifade etmektedir. Semboller, bir anlam, bir niyet ifade ettiği gibi aynı zamanda bir aidiyetin de ilanıdır. Kavramsal alanda yaşanan her türlü sapmanın, semboller alanında yaşanan sapmalara yol açması kaçınılmazdır. Kavramlar ve semboller dünyasında yaşanan sapmaların insanları günaha, küfre hatta şirke sürüklemesi de mümkündür. Örnek vermek gerekirse Allahu Teâlâ bizler için yaratıp temiz kıldığı hayvanların etlerini helal kılmıştır. Ancak her ne olursa olsun müminler için esas olan Rabbimizin Hacc süresi 28. ayetinde buyurduğu üzere hayvanların Allah'ın adı anılarak boğazlanmasıdır. Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen hayvanın eti Bakara suresi 173. ayetinde belirttiği üzere tıpkı leş, kan ve domuz eti gibi bütün Müslümanlara haramdır.
Yaşadığımız ülkede özellikle son yüzyılda siyasi, toplumsal, kültürel alanlarda ciddi çalkantılara ve dönüşümlere şahit olduk. Geleneksel de olsa İslami değerlere yaslanan bir iktidar ve toplum modelinden Batılı değerlerle yukarıdan aşağıya tanzim edilen; pozitivizmi, Türk ulusalcılığını ve laikliği esas alan Kemalist bir devlet modeli ile inşa edildi. Kemalist devlet modeli kendisine örnek aldığı diğer tüm ulusalcı devlet modelleri gibi toplumu yeniden inşa edebilmek için önce "eski"ye/İslam'a ait tüm değer, kavram ve sembollerden keskin bir kopuş, hatta bir nefret sürecinin toplumda yer tutabilmesi için tüm imkanlarını seferber etti. Örnek vermek gerekirse Arap alfabesi yerine Latin alfabesi, sarık ve fes yerine modernleşmenin bir sembolü olan şapkanın giyilmesi gibi değişimler toplumun bütün itirazlarına rağmen kanlı bir şekilde bastırılarak halka kabul ettirilmiştir. Çünkü on yılda on beş milyon genç yaratmak idealiyle, toplumu yeniden dizayn edilebilmesi için bu değişimlerin kaçınılmazdı. Kısa bir zaman önce kaldırılan ve kaldırılmadan önceye kadar her sabah çocuklarımıza okutulan andımız bu devletin resmi ideolojisinin bir sembolü ve ayinidir, diyerek sözlerine son verdi. Seminer izleyicilerden gelen sorulara verilen cevaplarla son buldu.
Haber ve Foto: Kürşat Okur