Semineri sunan Zehra Çomaklı Türkmen konuşmasına çocukluğun ilk üç evresinin kısa tanıtımını yaparak başladı. Çocuğun doğumu ve bakımını ile ilgili 1. evre, 6 yaş dönemi kimliğin oluştuğu ve aile fertlerinin çocuk için model olma açısından çok önemli olduğu 2 . evre ve 3. olarak da ergenlik dönemi üzerinde durdu. 2. evrenin başlangıcında, yani çocuğun aileye en çok ihtiyaç duyduğu 6 yaş sırasında genellikle çocukların yuvaya yönlendirildiğini vurgulayan konuşmacı, ergenlik çağı için de, bu dönemi aileler için en sıkıntılı dönem olarak kabul ettiğini vurguladı. Sıkıntının biraz da ailenin yaklaşımıyla ilgili olduğunu, ebeveynlerin bu dönemde daha anlayışlı olmasının gerektiğini, çocuklarımızı müslüman şahsiyet olarak nasıl yetiştirmemiz gerektiğinin bilgisinin önemli olduğunu anlattı. Kur'an'da çocuklarla ilgili ayetlerden de örnekler veren Türkmen, ayetlerle Rabbimizin çocukların bizim için sevimli kıldığından, terbiyeleri ile ilgili bölümlerin olduğundan ve çocuğun bir müslüman için imtihan boyutu da taşıdığından bahsetti. Çocuklara yaklaşımlarımızda gelenek ile moderniz arasında sıkıştığımızı, sahih geleneğin terbiye, güzel adap gibi olumlu yanlarını alırken modernizmin de tuzaklarına düşmeden bilgi ve beceri kazandıran gerekenlerini almamızı belirtti.
Zehra Çomaklı Türkmen Rasulullah dönemde çocuk eğitiminin nasıl olduğu konusunda bilgi verdi. Rasulullah'ın her konuya Kur'ani olarak yaklıştığını, çoçuklara ve gençlere önem verdiğini anlattı. Çok önemli bir örnek olarak peygamberin Musab bin Umeyr'i öğretmen tayin ettiğini, eğitime çok önem verdiğini vurguladı. Peygamberin çocuklar arasında adalete önem verdiğini, özellikle kız çocuklarına sevgisini toplumda belli ettiğini, çocuklarla sohbetler yaptığını, oyunlar ve yarışmalarda kendilerine ödüller verdiğini anlattı. Konuşmacı hitabında peygamberimizin ödüllerinin maddi değil manevi boyutta olduğunu vurguladı. Bugün çocuklarımızın mutlu olmadığını , doyumsuz olduğunu, bunda bizim de hatalarımızın olduğunu belirtti. Rasulullah'ın çocuklara verdiği sözleri yerine getirdiğini, hitaplarının "yavrucuğum" şeklinde olduğunu anlattı. Vaadlerimizi yerine getirmemizi bunun güven açısında önemli olduğunu, çocuklarımıza kızdığımız zaman "yavrucuğum" hitabı ile incitici kırıcı bir hitabın aynı sonucu vermeyeceğini belirtti. Rasulullah'ın sevgi şefkat kadar disipline de önem verdiğini, 7 yaşında çocuklarımızın namaz eğitimine başlamamızı, en önemlisi de okul, çevre ve modern hayat tarzının kötü, zararlı etkilerinden yavrularımızı koruma görevinin bize düştüğü ve müslümanın evladı için alternatif eğitim imkanlarını düşünmesi ve hazırlaması gerekliliğine vurgu yaptı. Çocuklarımız çelişkiye düşmesin diye kendi değerlerimizi ibadi vazifelerini öğretmekten vazgeçmememizi, Allah'tan aldığımız bu güzel emanetleri dengeli ve doğrularımızla, Kur'an doğrultusunda yetiştirmemizi belirtti.Kadının aile içindeki konumuna da değinen konuşmacı, Azhap suresi 35. ayette kadın ve erkeklerin toplumsal olaylar karşısında eşitliğinin vurgulandığını, üstünlüğün de takva ile olduğu vurguladı. Dolayısıyla çocuk eğitiminde herşeyin anneye yıkılmasının doğru olmağını, anne-baba birlikte eğitimi vereceklerini anlattı. Anne babaların özellikle alternatif eğitimi önemsemesini yoksa dış faktörlerden çocuğumuzu koruyamazsak onu kaybetmemizin canımızı çok acıtacağını vurgulayarak, "Ey iman edenler kendinizi ve ailenizi cehennemin ateşinden koruyunuz" ayeti ile konuşmasını tamamladı.
Katılımcıların sorularının cevaplandığı sohbetle sunum tamamlandı.
Hülya Yılmaz / Haksöz-Haber