K. Çekmece Özgür-Der şubesinde "İslami toplum inşa sorumluluğumuz" konulu İslami düşünce konferansı yapıldı.
Konferansa mevlüt Akbal hocanın okuduğu kuran ve mealinden sonra geçildi. Konferansı veren Ali Değirmenci sözlerini Fetih süresinin son ayetlerinde anlatılan ekin meseli çerçevesinde şekillendirdi.
Muhammed, Allah'ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah'tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat'taki vasıfları budur: İncil'deki vasıfları ise: Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va'detmiştir. (29)
Bu ayetler İslami bir toplum teşekkül edilmesinin minimize edilerek en güzel bir şekilde anlatımıdır. Bu oluşumun üç aşamada gerçekleştiğini görüyoruz. Birincisi: hazırlık aşaması; ayette bize bir filiz örneği veriliyor. Filiz ekinin ilk halidir, ekin ise bolluğu, bereketi, ihsanı, insana hoşnutluk veren güzel bir geleceği muştulayan bir habercidir sanki. Bu ekin bir tohum ile topraktan çıkar. Bu tohum bütün insanlık için Allah'ın bir lütfüdür. Koyu karanlıkların, cahiliye nin, ifsadın, tuğyanın, fuhşiyatın, bütün aşırılıkların arasından sanki ortalığa ışık saçan, insanlığın bu kötü gidişatını düzeltecek bir müjdeci gibidir bu filiz. Müminlerin ilk hali gibidir. Bu hayatı güzel okuyan yaşanan aşırılıklara karşı ben buradayım ve sizin yaptığınız bütün aşırılıklardan haberdarım ve sizden beriyim diyebilecek kadarda sağlam bir kökü olan bir filiz. Daha sonra üçüncü aşamada bu filiz olgunlaşır ve boy atmaya başlar bu ekicilerin hoşuna gider kâfirleri ise öfkelendirir. Aynı Hz. Muhammed'in ve Kur'an da anlatılan diğer resullerin örnekliğinde görmüş olduğumuz gibi, zaten Kur'an bir inkılâp tarihi gibidir. Tahrif edilmiş olanı düzeltmek iyiliği emreden kötülükten uzaklaştıran bir toplum modeli oluşturmak için gelmiş bir kitaptır. Hz. Muhammed aracılığı ile bize gelmiş olan bu din türedi bir din değildir. Geçmiş zaman içerisinde yaşanmış olan, sonradan tahrifata uğratılmış olanı düzeltmek için gelmiş bir hayat nizamıdır. Kur'an ın üçte ikisi geçmiş kavimleri anlatır, tarih içerisinde yaşanmış olan inkılâpları anlatır. Nuh'un, Salih'in, İbrahim'in, Şuayb'ın, Lüt'un, vs. vs. yapmış olduklarının bir tekrarıdır Hz. Muhammed'in önderliğinde yapılmakta olanlar. Mesela Nuh, bir gemi içerisinde bir devlet inşa etmiştir. 950. yıllık çabasıyla. Onun örnekliğinde biz şunu görmekteyiz, Allah bizden iktidar odaklı bir hareket içerisine girmeyi değil, toplum içerisinde hakka şahitlik eden, dimdik ayakta duran, iyiliği emreden, kötülükten uzaklaştıran insanlar olmamızı istemektedir. Allah bizi bu sorumluluğumuzdan sorguya çekecektir. Hz. Muhammed'de ve tüm peygamberlerde biz bu örnekliği görüyoruz. Siz gemiyi inşa edin Allah size su gönderecektir.
Mekke ortamının bir tahlilini yapacak olursak, içerisinde yaşanılan toplumun ne kadar uç noktalara kadar insanlık sınırlarını zorladığını görüyoruz. İnsanların köleleştirildiği, kadınların bir meta gibi alınıp satılabilindiği, kız çocuklarının diri diri gömülebildiği her türlü ahlaksızlığın aleni işlendiği, kısacası insanlığın dibe vurduğu bir toplumdan, İslam sayesinde tüm insanlığa örnek olunabilecek bir toplum modeli çıkabiliyor.
Sevgili kardeşlerim Müslüman olmak çok güzel, çok onur verici bir şeydir. Müslüman olmak her yeni güne dimdik sıkılmış bir yumruk gibi uyanabilmektir. Müslüman olabilmek hakka şahitlik yapabilmektir. Buda kökleri yerde, ayakları sımsıkı yere basan, hayatı en güzel bir şekilde fıkheden, adil, aşırılıklardan uzak bir insan modelidir. Geçmişimize sövmeden ve geçmişimizi kutsallaştırmadan günümüze ışık tutabilmek için tarihi değerlendiren ve hayatı en güzel şekilde anlamlandırarak bir örnek oluşturmalıyız.