Gülsüm Kahraman, Kur'an-ı Kerim ayetlerinden kadın ile ilgili bilgileri aktararak konuşmasına başladı ve şunları söyledi:
"Kur'an Arap toplumunda pek iyi yerde olmayan kadını olması gereken yere getirmek için pek çok emirler ve yasaklar getirmiştir. Kur'an'ın hitabı her zaman kadına ve erkeğe birlikte olmuştur. Allah'ın ayetleri ve Peygamberimizin uygulamasında da kadının hayatın ve mücadelenin içinde tutulduğu bilinir. Biliyoruz ki ilk iman eden bir kadın Hz. Hatice ve ilk şehid Sümeyye'dir. İlk öncü şahsiyet Hz. Hatice'dir. Öncü hanımlara sırasıyla şöyle devam edebiliriz.
Sümeyye, Ammar ve Abdullah'ın annesidir. Küçük yaşında Mekke'ye getirilen kızlardan biridir. Nereden getirildiği bilinmiyor. Mahzumilerden Ebu Huzeyfe'nin cariyesiydi. Rasule peygamberlik verilip İslam yayılmaya başlayınca müslüman olmuştu ve iman ettiği için Ebu Cehil ve yanındakiler tarafından şehid edilmiştir. İmanından ucunda ölüm dahi olsa vazgeçmemiştir.
Hz. Ayşe, Ebu Bekir'in kızıdır. Babasının lakabına atfen kendisine "Ayşe Essıddık" da denmiştir. Hz. Ayşe çocukluğunun erken yıllarından itibaren Allah'ı birleyen dindar bir ailenin içinde yetişti. İlk öğrenimini Mekke'nin en kültürlü insanlarından sayılan babası ile onun en yakın arkadaşı, hemen hergün bir iki defa evlerini ziyaret eden Hz. Peygamber'den aldı. Hz. Hatice'nin vefatından sonra Peygamberimizin (s) eşi olmuşlardır. Gelişmesini, yetişmesini ve şahsiyetinin olgunlaşmasını peygamber evinde tamamlama imkanı buldu. Peygamberimizle aralarında güzel bir dil kurulmuştur. Kaynaklardan Hz. Ayşe'nin çok zeki, araştıran, soru soran, bilgiye açık ve kişisel özgüveni çok yüksek bir şahsiyet olduğunu görüyoruz. Hz. Ayşe'nin ilk kez duyduğu bir sözü Peygamberle istişare ettiği, konu ile ilgili tam ikna olana dek soru sormayı bırakmadığı rivayet edilir. Ayşe Peygamberin sadece özel hayatını paylaşmamış, onunla sefere, savaşlara, görüşmelere katılmış, hayatın her aşamasını nasıl sevk ve idare ettiğine şahid olmuştur. Gelen vahyi çoğu zaman Peygamberden sonra ilk o duyuyor, ilk o öğreniyordu. Bu olay halkın gözünde Ayşe'nin otoritesini ve saygınlığını artırmıştır.
Hz. Ayşe ile ilgili tarihte geçen olaylardan biri de İfk Olayıdır. İfk olayının önemli bir boyutu iftiraya uğrayan ve uğrama ihtimali bulunan müslüman hanımlara ya da erkeklere bir örnek ve teselli niteliği taşımasıdır. İfk olayı sebebiyle Allahu Teala, Ayşe'nin şahsında namuslu insanlara iftira atmanın, gıyabında konuşmanın ne yıkıcı ve sakıncalı olduğunu insanlara hatırlatmıştır. Peygamberimizin ahirete intikalinden sonra evi adeta bir okul olmuştur. Hz. Ömer'in hilafet yıllarında yetiştirmek üzere yanına aldığı çocuk ve gençlerin bakım ve terbiyesi üstleniyor, hadis, tefsir fıkıh konularında sağlam bir eğitimden geçmelerine yardımcı oluyordu. Hz. Ömer döneminde sadece Hz. Ayşe'ye fetva verme izni verilmiştir. Fetva verme konusunda meşhurdur, Peygamberin sünnetini ve Kur'an ayetlerini en iyi şekilde bildiği ve görüşünde isabetli olduğu rivayet edilir. Sadece Rasul eşi olduğu için değil dirayetli ve dikkatli olduğu için de herkesin güvenini kazanmıştır. Hz. Ayşe pasif bir eğitici olarak kalmaz, kendisine başvuru olmasa da yanlışlıklara müdahale eder. Hz. Ayşe, kendi hayatıyla müslüman bir kadının da erkek gibi dini, ilmi, içtimai, siyasi ve her türlü işi ve vazifeyi başarabileceğini ispat etmiş, bilhassa müslüman kadının sahip olduğu hukukun ne kadar yüksek olduğunun örnekliğini teşkil etmiştir. Rivayet ettiği 2210 hadisle en çok hadis rivayet eden yedi sahabeden dördüncüsüdür. Tarihte siyasi kişiliğinin de çok ön planda olduğu görülür. Cemel vakasında orduya komutanlık yaptığı bilinir. Hz. Ayşe müslüman kadınlardan beklenen sadece evlere kapanıp iyi bir anne olmaları değil, her türlü sosyal ve siyasal faaliyetlere katılmak suretiyle öncüler olmalarının ilk örneğini teşkil eder.
Hz. Fatıma, Peygamberimiz ve Hz. Hatice annemizin kızıdır. Hz. Hatice vefat edince evde kalan tek kızdı ve babasının bakımını üstlendi. Fatıma, Rasulullah'ın değerli kızı ve neslinin kendiyle sürdüğü en küçük kızıdır. Hz. Ali'nin sevgili eşidir. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in, Muhsin, Ümmügülsüm ve Zeyneb'in anneleri... Fatıma nübüvvet ve risalşet evinde yetişmiştir. İlim ve marifet öğrenmiş ve Kur'an-ı Kerime vakıf olmuştur. Savaşlara katılmış, babasının yaralarını sarmıştır. Sabırlı, metin ve ağırbaşlı, vakar sahibi, kararlı, iffet ve takva örneği bir kadın… Fatıma ıstırabı, hüznü, hayatın acısını yaşayarak büyümüş, zorlukları, fakirliği, yaman şartları yirmi sekiz yıllık bir ömre sığdırmıştır. Peygamber kızı olması ayrıcalıklı olmasına neden olmuyordu. Fatıma'nın kişiliği Rasul tarafından şekillenmiştir. Toplum sorunları ile içiçe ve mücadele eden bir kadın sembol Rasulun hayatının en yakın şahitlerindendir. Döneminde sözü en iyi kullanan hatiplerden birisiydi. Uhud savaşının hemen her safhasında bulunmuştur. Ticaretin kontrol ve denetimi Fatıma döneminde İslam kadınlarının bizzat vazife aldığı resmi bir meslek koluydu. Hz. Fatıma şartların esiri olmadan ve şartların olumsuzluğuna rağmen duruşunu bozmamış, sabreden, Rahmani çizgiden dönmeyen bizlere de örnekliği halen devam eden öncü bir kişiliktir.
Hz. Zeynep, Peygamberimizin torunu ve Hz. Fatıma ve Hz. Ali'nin kızlarıdır. Hitabeti güçlü ve doğruları eğip bükmeden söyleyen mert bir öncü hanımefendidir. Hz. Zeynep amcaoğlu Abdullah ile evlenmiş ve iki çocuğu olmuştur. Kerbelada bulunmuş ve olaylara şahid olmuştur. Hz. Hüseyin ve çocuklarının şehadetini görmüş kendisi de esir alınmıştır. Fatıma gibi bir annenin kızı olan Zeynep, Yezid'in huzuruna çıkarıldığında zalimin zulmünü yüzüne vurmuş korkmamış yaptığı konuşma ile kendini ispat etmiştir. Kufe ve Şam'da halka verdiği hutbeler sayesinde Yezid hükümetinin sonunu hazırlamış ve İslam'ın doğru algılanması için elinden geleni yapmış; dik duruşlu, onurlu, vakarlı bir hanımefendidir."
Gülsüm Kahraman, Öncü müslüman hanımların hayatlarından yapacağımız çıkarımları alacağımız örnekleri ve bizim de kendi hayatlarımızın kendi zamanlarımızın öncüleri olmamız konusunda verdiği bilgilerle konuşmasını bitirdi.
Haber: Hülya Yılmaz