Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İnsan Hakları ve Özgür Gençlik Topluluğu, Kahramanmaraş Özgür-Der ve Kahramanmaraş İHH’nın organize ettiği programa panelist olarak Psikiyatrist Dr. Mustafa Merter, Sosyolog/Yazar Hülya Şekerci ve KSÜ Cerrahi Tıp Bilimler Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Bülent Köstü görev alırken panelin moderatörlüğünü KSÜ Öğr. Üyesi Doç. Dr. Celal Kurşun yürüttü.
İlahiyat Fakültesi öğrencisi Elanur Özdoğan’ın panelistlerle ilgili kısa bir bilgilendirme yapmasından sonra sözü Doç. Dr. Celal Kurşun’a bıraktı.
Doç. Dr. Celal Kurşun panel açılış konuşmasında konunun ehemmiyetine değinerek “Bizler bu program için küresel cinsiyetsizleştirme politikalarının öncellikle aile ve gençler üzerindeki etkilerini irdelemek ve yol haritası çizmek üzere yola koyulmuştuk. Fakat mevzunun içerisine girdikçe daha vahim tablolarla karşılaştık. Bırakın aile ve gençler üzerindeki etkilerini irdelemeyi bu konuyu ilim ve bilim insanlarının malum politikalardan çekindiği/korktuğu için konuşmaya yanaşmadığını gördük. İlim/bilim insanlarının, alimlerin herhangi bir konu üzerinde konuş(a)madığı bir toplumun geleceğine dair umutla bakmak muhaldir. Bugün burada bahse konu mevzuyu sosyolojik, psikolojik ve tıbbi açıdan ele alacağız. Bu sebeple bizleri kırmayarak ve bir cesaret örneği göstererek destek veren ve katılım sağlayan Dr. Musatafa Merter’e, Hülya Şekerci hanımefendiye ve Bülent Köstü hocama çok teşekkür ediyorum ” dedi ve ilk sözü Doç. Dr. Bülent Köstü’ye verdi.
Doç. Dr. Bülent Köstü konuşmasında "cinsel tercih" adı altında anormal münasebetlerin savunucuları hakkında önemli bilgiler verdi. Bir çok bilimsel veriye yer veren Köstü, dünya çapında kabul görmüş önemli istatistik kurumlarının yayınladığı bilgileri referans göstererek önemli tespitleri katılımcılarla paylaştı. Bu istatistiklerden yola çıkarak "LGBT, alkol, uyuşturucu, şiddet ve ateizm birbirinden bağımsız olmayan olgulardır. İstatistikler incelendiğinde, bu faktörlerin artış ve eksilme tablolarının birbiriyle doğru orantılı olduğu göze çarpıyor. Aynı şekilde istatistikler, LGBT' yi destekleyenlerin büyük kısmının ateist olduğunu, alkol ve uyuşturucu kullandıklarını, açıkça ortaya koyuyor " dedi.
Konuyu sosyolojik açıdan ele alan Sosyolog/Yazar Hülya Şekerci, Küresel Cinsiyetsizleştirme Politikaları'nın ilk emarelerini göstermesi açısından meselenin kronolojik gelişimini dile getirerek konuşmasına başladı. Cinsiyet tartışmaları etrafındaki keskin söylemlerin ilk olarak 18. yüzyılda kadın işçilerin haklarını savunmak adına feminist hareketlerce haklı olarak ortaya çıktığını belirten Şekerci, daha sonra feminist hareketlerin kadın hakları konusunda adalet eksenli söylemlerinden uzaklaşarak küresel politika güdümüne girdiğini ifade etti. Feminist hareketin temsilcilerinden Simon de Beauvoir'ın "Kadın doğulmaz, kadın olunur" sözüne atıfla cinsiyetçi söylemlerin kadına biçtiği rollere ve bunun problemlerine değinen Şekerci, aile ve annelik mefhumlarının bu art niyetli politika ve söylemler sonucu bilinçli olarak dezenformasyona uğratıldığını belirtti. Bunun da bir neticesi olarak kadının kendi fıtratına yabancılaşmasının emarelerini veriler eşliğinde dinleyicilere aktardı.
Telekonferans yöntemiyle salona bağlanarak programa katılan Psikiyatrist Dr. Mustafa Merter meseleyi psikoloji biliminin bakış açısıyla ele aldı. Kürsel ölçekli büyük bir projenin tetiklenmek suretiyle insanlığın üzerine boca edildiğini tedbir alınmadığı taktirde toplumumuz ve insanlık adına büyük bir yıkıma sebep olacağını belirtti. İnsanın biyolojik ve tıbbi eğilimlerinin böyle sapkın yönelimlere zemin hazırlayacak bir yaratılışının olmadığını belirten Dr. Merter, cinsel yönelimlerin meşruluğuna dair yapılan birçok çalışmanın belli çevreler tarafından organizeli ve yanlı olarak gerçekleştirildiğini ifade etti. Cinsel yönelimler noktasındaki tercihleri özgür ve bilimsel tercihler olarak lanse eden çevrelerin söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını deklare eden Dr. Merter, bu çevrelerce ortaya konulan verilerin oldukça sınırlı ve küresel odaklar tarafından fonlanan kurumlarca taraflı olarak yansıtıldığını beyan etti. Bunlara ilave olarak en son 2019 yılında bu konuda yapılmış en kapsamlı yayın Science Dergisi'nde yayınlandığını söyleyen Merter; “Amerika, İngiltere ve Kanadalı bilim adamları öncülüğünde yapılan ve yaklaşık 500 bin kişinin genetik verileri ve cinsel yönelimleri incelendi. Bu incelemeler sonucunda eşcinsellik geni diye bir şeyin olmadığı ayrıca genetik faktörlerin cinsel yönelimler ve cinsel davranışlarda da belirleyici olmadığını” dedi.
Dinleyicilerden gelen soruların cevaplanmasından sonra program sona erdi.
Haber: Muhammed Faruk Zengin
Foto: Halil Ardıç