Açıklamanın tam metni:
Ankara Barosu Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş'ın, Cuma hutbesinde İslam'ın hükümlerinden bahsetmesini nefret söylemi olarak tanımlayarak, "Sesi çağlar öncesinden gelen ses" ifadeleriyle kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de yer alan ayetlere hakaret etmiş, İslam tarihinde kadın yakıldığına yönelik gerçek dışı bilgiler paylaşmıştır. Cadı avı ve kadınların yakılması bugün medeniyetin beşiği olarak gösterilen karanlık ve vahşi Ortaçağ Avrupa'sının cinayetleridir. Ortaçağda Avrupalılar kadınları yakarken, İslam kadına en yüksek mertebeyi vermiştir.
Diyanet İşleri Başkanımız sayın Ali Erbaş 'Zina haramdır' ve 'eşcinsellik sapkınlıktır' diyerek İslam'ın hükümlerini dile getirmiştir. Bu hükümler Diyanet İşleri Başkanı'nın şahsi fikirleri değil Kur'an-ı Kerim'in ayetlerinde yer alan emirlerdir. İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları konusunda toplumu aydınlatmak Anayasal bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığının görevidir.
Bu yasaklardan en fenası da eşcinsellik ve zinadır. Ali Erbaş'a kanunların verdiği görev; bu fenalığa karşı toplumu uyarmak, cezasının cehennem odunu olduğunu bildirmektir. Diyanet İşleri Başkanı "İslam'da eşcinsellik vardır" demiş olsaydı, topluma karşı yalan söylemiş ve görevini yerine getirmeyerek, görevi ihmal ve kötüye kullanma suçunu işlemiş olurdu. Diyanet İşleri Başkanımız görevini layıkıyla yerine getirmiştir.
Sayın Ali Erbaş'a saldırarak, İslam'a olan kin ve nefretlerini kusanlar iyi bilsin ki, bu suç duyurusunun hiç bir hukuki kıymeti yoktur. Zira ortada suç yoktur. Allah'ın emrini söylemek suç değil her Müslüman için farzdır. Bu sebeple İslam'ın, Anayasanın ve kanunların kendisine verdiği görevi yerine getiren Diyanet İşleri Başkanına karşı, bir kısım Baroların ve çevrelerin "Nefret Söylemi" yakıştırması yapması, görevi başındaki kamu görevlisine karşı HAKARET ve İFTİRA suçudur. Ayrıca Ankara Barosu halkı kin ve düşmanlığa tahrik, dini değerleri aşağılama, kin, nefret ve hakaret söylemiyle Müslümanlara karşı nefret ve ayrımcılık suçunu işlemiştir.
Diyanet İşleri başkanımıza ve İslam'ın yüce değerlerine açıkça saldırına bu çevreler, gücünü toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında eşcinselliği meşrulaştıran, ailenin temeline dinamit koyan İstanbul Sözleşmesinden almaktadır. Bu vesileyle Müslüman milletimizin dini ve toplumsal değerlerine aykırı olan İstanbul Sözleşmesinin de bir an önce yürürlükten kaldırılması elzemdir.
İnsanlığın geleceği ancak meşru evlilik yoluyla mümkündür. Bunun dışındaki yol ve yöntem arayışları çirkin ve hayasızca yollardır. Dünyanın birçok ülkesinde akademi, siyaset ve medya araçlarını kullanan LGBT lobilerine, %99'u Müslüman olan bu millet asla müsaade etmeyecektir.
Biz inanıyoruz ki, İslam neyi haram kıldıysa onda kötülük ve zarar vardır. Yine biz inanıyoruz ki, İslam neyi helal kıldıysa onda temizlik, fayda ve ferahlık vardır.
Kahramanmaraş Platformu olarak Anayasal Görevini yerine getiren Diyanet İşleri Başkanına yönelik Kamu görevlisine hakaret ve iftira suçlarını, ayrıca halkı kin ve düşmanlığa tahrik, dini değerleri aşağılama, nefret ve ayrımcılık suçlarını işleyen Barolara ve kişilere karşı gerekli adli işlemlerin yapılması için Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunuyor, Ankara Barosunu ve bu söylemi paylaşan tüm çevreleri telin ediyor, şiddetle ve nefretle kınıyor, bütün gücümüzle Diyanet İşleri Başkanımızın arkasında olduğumuzu, sayın Ali Erbaş'ın asla yalnız olmadığını bildiriyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Kahramanmaraş Platformu