Özgür-Der İzmir Şubesi'nce tertiplenen alternatif eğitim seminerleri, kapitalizmin hayatımıza etkileri üst başlıklı ikinci seri ile devam ediyor. Bu haftaki "Kapitalizmin Dönüştürme Sürecinde Kadın" başlıklı çalışma Özgür-Der İzmir Şube Başkanı Nurcan Büyük tarafından sunuldu.
Kadının aydınlanma ve sanayi devrimiyle birlikte müstakil bir sosyal grup olarak anılmaya başladığını ifade ederek sözlerine başlayan Büyük, bu süreçle birlikte kadının, burjuvanın üzerinde planlamalar yaptığı bir nesne haline geldiğini söyledi. Büyük, şöyle devam etti: "Kapitalizm önce kadını fabrikalarda düşük fiyata çalıştırdı. Bir meta olmaya zorlanan kadınlar, kapitalizmin nesnesi durumdan kurtulmak adına kendi bedenlerinin hakimiyetinin kendilerinde olduğunu ispatlamak adına kadın hareketlerine başladılar. Feminizmin kurucu unsuru olan bu hareketler özgürleşmek isteyen kadını kapitalizmin nesnesi durumundan çıkarıp kendi kendilerinin kölesi durumuna getirdi. Emanet olarak verilen beden, mülk olarak algılanmaya başladı."
Nurcan Büyük'ün sunumunun satır başları şöyleydi:
- Kadınlarla ve kadın sorunuyla ilgilenen düşünürler, kendi ülkelerindeki kadınlardan ziyade, oryantalist bir bakış açısıyla İslam dünyasındaki sorunların üzerine eğiliyorlar.
- Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte kadınlara verilen bazı haklar sonucunda devlete bağlı sadık kul olunması isteniyordu. Oryantalizmin etkisi ile Batı modelli kadın hareketleri, 1980 darbesi sonrasında Türkiye'de sol kesimin dinden uzaklaştırıcı ve kayıtsız şartsız özgür kimlik peşinde koşmasıyla oluştu.
- 1990 sonrasında sosyoloji alanında kadın konulu çalışmalarda, kadının merkez alındığı ve anketlere tabi tutulduğu bir döneme girildi. Müslüman kadın, üzerinde araştırmalar yapılır hale geldi. Bu çalışmalarla, erkek egemen feodal sisteme karşı kadınların tek başlarına var olmak için kendilerine yeni ve özgür kimlikler oluşturmaları gerektiği anlatılıyordu. 1980 sonrası yeniden vahye dönüş ile İslami hareket içerisinde rolünü oluşturmaya başlayan Müslüman kadınlarımızdan bazıları, 90 sonrasında Batı merkezli kadın hareketlerinden etkilenerek bireysel olmaya başlayan, kişisel gelişimini sağlamaya çalışan bir kimliğe büründü. Ve böylelikle modern kadın yorumlarından nasibini almış oldu.
- Hayatın markalar ile yorumlanması, bundan dolayı da Müslüman kadının görselliğinin şık olmadığı yaftası ve kompleksiyle kendilerini karşı tarafa kabullendirme tasası ortaya çıktı. "Ben de örtülüyüm ama onlar gibi değilim" anlayışı, dile getirilmese bile bilinçaltından dışavurumları gözlendi. Karşı tarafa kendini kanıtlama süreci içerisinde İslami kimlik ve duruşun zedelenmesi, bilinç kaymasını oluşturdu. Buna karşılık olarak artık ne yapılması gerektiğinden ve alternatif üretmeye çalışmaktan evvel, öncelikle kimliğimizi ve ne olduğumuzu yeniden ortaya koymamız gerekiyor.
- Müslüman kadın ve müslüman erkek, birbirine rakip değildir. Modern hayatın ön kabullerini kabul etmek zorunda değiliz. Modernizmin ve kapitalizmin üretmeye çalıştığı karizmatik bireye karşı İslam şahsiyetli birey; sürüye karşı cemaat biçimince örgütlülük; verili sınırlara karşı özgürlük anlayışına karşı önce kulluk; vizyon ve imaja karşı şuur ve bilinç için çalışır.
Program, soru-cevap faslının ardından sona erdi.