CHP'nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tam da referandum arifesinde başörtüsü sorununu çözeceğine dair demeçler vermekte. Öte yandan CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi başörtülü öğrencilere paso vermemekteki ısrarcı tutumunu sürdürüyor.
Özgür-Der İzmir Şubesi CHP'nin bu tutarsızlığını protesto amacıyla bugün Konak Meydanı'nda bir basın açıklaması düzenledi.
Yasakçı belediyeyi protesto için toplanan grup, "Yasakçılar Yenilecek, Direnenler Kazanacak", "Herkes İçin Adalet, Başörtüsüne Özgürlük", "Faşist CHP, Halka Hesap Verecek!", "Otobüsler CHP'nin Değil, Halkındır" yazılı pankart ve dövizler taşıdı.
Eylemde ilk olarak söz alan Özgür-Der İzmir Şubesi Başkanı Nurcan Büyük şöyle konuştu: "Bu ülkede sandıklar ne zaman ortaya çıksa siyasilerin görmezden geldikleri sorunlar gündemlerine giriyor. CHP de düne kadar Kürt sorununu, başörtüsü meselesini görmezden gelirken bugün birdenbire anlayamadığımız bir iddiayla başörtüsü meselesini kendisinin çözeceğini söylüyor. Oysaki aynı CHP değil miydi, halkın seçtiği 411 vekilin oylarını hiçe sayarak, yasağın kesinleşmesi için Anayasa Mahkemesine başvuran? Aynı CHP değil miydi, başörtüsü yasakçılığına getirdikleri orijinal buluşlarla Türkiye tarihinin utançla anacağı ikna odaları formülünü bulan şahsiyetleri partisinde barındıran? Ve bugün tüm bu olanları görmezden gelen CHP, halkın inançlarıyla alay edercesine bu sorunu biz çözeceğiz diyor. CHP başörtülü öğrencilerden özür dilemeden, sorumlular hesap vermeden bu açıklamalar oldukça komik ve inandırıcılıktan uzak. CHP'yi samimiyet testine davet ediyoruz ve bu hukuksuzluğun derhal kaldırılmasını talep ediyoruz."
Ardından basın açıklamasını okuyan Özgür-Der üyesi Özlem Öz; "Temel felsefesi ve misyonu yasakçılık olan bir partinin bugün başörtüsünü çözme vaatlerinde bulunması şüphesiz Müslümanların mücadelesinin bir kazanımıdır. Bununla birlikte dün zulmün giderilmesi için atılan adımlara sonuna kadar direnen, sınırlı özgürlük girişimlerini dahi püskürtmeye çalışan, Meclisin büyük çoğunlukla kabul ettiği kısmen özgürlük sağlayan bir düzenlemeyi iptal ettirmek için yemeyip içmeyip AYM'ye koşan, gerek kamusal alanda gerekse de özel alanda başörtülü avına çıkan kadrolardan müteşekkil bir partinin sırf lideri değiştiği için başörtüsünün özgürlüğünü savunmaya başlaması doğrusu bize hiç mi hiç inandırıcı gelmiyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nu sözlerinin samimiyetini ispata İzmir Büyük şehir Belediyesi'nin başörtülü öğrencilere indirimli ulaşım kartı verilmemesi uygulamasına son vermekle başlayarak, mağdur ettiği öğrencilerden özür dilemeye ve halkı boş vaatlerle kandırma ahlaksızlığına son vermeye çağırıyoruz." şeklinde konuştu.
(Basın açıklamanın tam metni aşağıdadır...)
Ahsen Sayan / Haksöz-Haber
Fotoğraflar: Betül Özbek
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
CHP SADECE YASAKÇILIKTA DEĞİL, YALANDA DA SINIR TANIMIYOR!
Bir aldatmacayı, tüm topluma yönelik açık bir kandırmacıyı ifşa etmek, halkı boş vaatlerle aldatılmaya hazır aptal sürüsü sanan ikiyüzlü ve tutarsız politika çizgisini teşhir etmek için buradayız. Bu meydanda bugüne dek pek çok kez İslami kimliğimizin bir göstergesi, bir yansıması olan başörtüsüne yönelik dayatmalara, baskılara karşı kimliğimizi, inancımızı, haklarımızı savunmak, CHP zulmünü protesto etmek için toplanmıştık. Bu kez CHP ikiyüzlülüğünün altını çizmek için bir aradayız.
CHP Genel Başkanının bir müddettir referandum dolayısıyla tertip edilen mitinglerde ve bu çerçevede düzenlenen medya programlarında başörtüsü sorununu çözme vaadlerini hayret ve ibretle izlemekteyiz. Sayın Kılıçdaroğlu hiçbir özeleştiri yapmadan ve somut hiçbir program önermeden başörtüsü sorununu kendilerinin çözeceğini tekrarlayıp durmakta. CHP Genel Başkanı başörtüsü sorununu nasıl çözeceğini söylemiyor. Neden bu konuyu tam da referandum arifesinde gündeme getirdiği sorusuna cevap vermiyor. Hatta başörtüsü sorunundan ne anladığını dahi açıklamıyor. Ama soyut, içeriksiz ve alabildiğine de boş bir söylem şeklinde "başörtüsü sorununu biz çözeriz" nakaratını tekrar ediyor.
Şüphesiz temel felsefesi ve misyonu yasakçılık olan bir partinin, seçim kaygılarıyla da olsa, yasağa son vereceği vaadinde bulunması, halka şirin görünmek maksadıyla dahi olsa başörtüsü yasağını savunamaması sevindirici bir gelişme. Bu durumu herşeyden önce haklılığımızın bir göstergesi ve aynı zamanda mücadelemizin bereketi olarak değerlendiriyoruz. 28 Şubat sürecinden itibaren kesintisiz biçimde uygulana gelen başörtüsü yasağı adlı vahşi, zalimane uygulamanın, zulmün merkez üssünde dahi sahiplenilememesinin, reddedilmesinin yasakçıların dayanılmaz sefaletinin bir tezahürü, başörtüsü mücadelesini sürdüren Müslümanlarınsa bir kazanımı olduğuna kuşku yok.
Bununla birlikte dün zulmün giderilmesi için atılan adımlara sonuna kadar direnen, sınırlı özgürlük girişimlerini dahi püskürtmeye çalışan, Meclisin büyük çoğunlukla kabul ettiği kısmen özgürlük sağlayan bir düzenlemeyi iptal ettirmek için yemeyip içmeyip AYM'ye koşan, gerek kamusal alanda gerekse de özel alanda başörtülü avına çıkan kadrolardan müteşekkil bir partinin sırf lideri değiştiği için başörtüsünün özgürlüğünü savunmaya başlaması doğrusu bize hiç mi hiç inandırıcı gelmiyor.
Acaba hangi Kılıçdaroğlu'nu dikkate almak daha doğru olur? Dün Meclis'in büyük çoğunlukla kabul ettiği üniversitelerde başörtüsüne özgürlük getiren düzenlemeyi AYM'de iptal ettiren Kılıçdaroğlu'nu mu, yoksa bugün çocuk kandırırcasına çözüm vaadinde bulunan Kılıçdaroğlu'nu mu? Kılıçdaroğlu'nun tutumu akla ister istemez mahalli seçimler öncesinde CHP'nin sabık Genel Başkanı'nın "çarşaf açılımı"nı hatırlatıyor. Aynı tutarsızlık, aynı ilkesizlik ve aldatmaca!
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu doğal olarak sözcülüğünü üstlendiği bürokratik yapının aynen korunması ve yasakçı yargının saltanatının devam etmesi için referandumdan hayır çıkması çabalarını yoğunlaştırmış durumda. Garip olansa Kemal Kılıçdaroğlu'nun, despotik, yasakçı kurumsallaşmayı muhafaza kampanyasına başörtüsünü de alet etmeye kalkışması.
Doğrusu bunca yaşanmışlık ortada iken, bu ülkede hiç kimsenin bu tarz vaadleri ciddiye alacağını sanmıyoruz. Bununla birlikte buradan Kılıçdaroğlu'nun sözlerinin doğruluğuna, inandırıcılığına yönelik küçük bir test öneriyoruz. Buyursun Kemal Kılıçdaroğlu, sorun çözmeye, başörtülü öğrencilere indirimli ulaşım kartı vermekten kaçınan İzmir Büyükşehir Belediyesinin CHP'li Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun keyfi uygulamasından başlasın! Açıkça ayrımcılık içeren bu haksız, hukuksuz uygulamaya tavır alsın! Merdiven altında çalışan başörtülü genç kızlara çok üzüldüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, partilisi Aziz Kocaoğlu tarafından başörtüsü taktıkları için aşağılanan, indirimli ulaşım hakları gasp edilen genç kızlara yönelik vicdansız uygulamaya son verdirsin!
Maruz kaldığımız zalimane uygulamanın her aşamasında, her adımında CHP zihniyetinin izlerini gören bizler Kemal Kılıçdaroğlu'nu dürüst davranmaya, tutarlı olmaya çağırıyoruz. İnancımızdan dolayı karşılaştığımız başörtüsü yasağını büyük bir zulüm, halkımızın inandırıcılıktan uzak söylemlerle, vaatlerle kandırılmak istenmesini, aptal yerine konulmaya çalışılmasını ise açık bir ahlaksızlık olarak değerlendiriyoruz.
ÖZGÜR DER İZMİR ŞUBESİ