"Hayatımızın tümünü vahiy perspektifinden değerlendirmeliyiz" diyerek sözlerine başlayan Sevim, "Hayat, ölüm, namaz, ibadet Allah içindir. İdeallerimiz hayat gerçekliğine oturmayabiliyor. İdeal, olması gerekendir. İnandığımız değerler hakim olmadığı için kopukluk yaşıyoruz. Vahyî esasları pratiğe dökmek için ne yapmalıyız sorusuna sahih cevaplar vermemiz gerekir" şeklinde konuştu.
İdeallerimizin tarihsel sürecine değinen Sevim "70'lerden sonra aklî veriler ihmal ediliyor, duygular ön plana çıkarılıyor. Şimdi duygularımızı da yitirdik. 90 öncesi Müslümanların idealleri ümmet ve İslam davasıydı. Temiz bir uyanış süreci yaşanıyordu. 94'e kadar idealleri sorgulanması gereken bir süreç oldu. Bu tarihle birlikte idealler yapısal sürece girdi. "Ben güçlüyüm, herkes bana gelsin" gibi bir müstağnilik oluştu. Elde edilen kazanımlarla halk tabanında sağlıklı bir motivasyon kaynağı oluşturamadık. Usulî hatalara uyararak değil kızarak; merhametle değil yargılayarak yaklaşıldı" dedi. 80-90 arası süreçte ideallerin zayıf düştüğünü belirten Sevim, "Sağlıklı ve kuşatıcı geleneği oturtamadık. Bedel ödemeyen aydınlar, tarikatlar, bürokrasi; pragmatist ve maceracı yaklaşımlara sebep oldu. Son on yılda ise idealler noktasında insanî zaaflarımız var. Siyasî nedenler, işsizlik, istihdam sorunu, dünyevileşme, Allah'ı unutma, nimetleri görmeme bunlar arasında. Özalizmle birlikte iktidarın nimetleriyle tanıştırıldık. Popüler kültür ve bilgi ukalalığı emeği buharlaştırdı" dedi.
28 Şubat'ın sadece takvimden bir yaprak olmadığının altını çizen Sevim, "Sincan'da yürütülen tanklar, birey ve toplulukların yüreklerinden de geçmiştir. Bilincini kuşanamamış Müslümanların üzerinden de geçti tanklar. Bilelim ki siyasî partiler de, ideallerin önünde engeldir. Sağ-muhafazakâr anlayıştaki sendikalar ve STK'ler de sorgulanmalıdır. Okul, dernek, sendika, hastane sadece angarya çıkarmamalı; işlevsel olmalıdır" şeklinde konuştu.
"İdeallerimizi temsil etme noktasında sorumluyuz. Bireyselcilik fitnesi önemli bir sorundur. Sığınmacı anlayış idealleri öldürür" diyen Sevim, ideallerin toplumsal şahitliğe dönüşmesi için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: :
- Saygınlıkları kabullenilmiş şahısları önemsemeliyiz
- Yapısal güç oluşturmak için çaba göstermeliyiz. Bu süreçte ihlası ele almalı, mütevazi olmalı ve pragmatik anlayışı aşmalıyı.
- İdealsiz yaşamın bedellerini gündemleştirmeliyiz.
- Güven bunalımlarını aşmalıyız. Sorumlulukları ve idealleri ötelememeliyiz. Gerekçelere sığınmamalıyız.
- Aileyi ortak bir kimlikle şekillendirmeliyiz.
- Kendi değerlerimizi ön plana çıkarmalıyız
- Ahlakî donanıma gereken önemi vermeliyiz. .
- Tebliğin sürekliliğini sağlamalıyız. Azlık ve yalnızlık kompleksinden kurtulmalıyız.
Program, soru-cevap bölümünün ardından son budu.
Fazlı İnderin – HaksözHaber / İzmir
Fotoğraflar: Yakup Takır