Özgür-Der İzmir Şubesi'nde bu hafta "Hadiste Va'z Hareketleri" konuşuldu. Konunun sunumunu Ali Soylu gerçekleştirdi.
"Din, Allah, peygamber algımız genel anlamda mevzuata dayanıyor. Diğer yandan bkınca da mizah kitabı yerine mevzuat okuyalım diyebiliyor insan. Çünkü kimi örnekler gerçekten çok komik" diyen Ali Soylu, "Uydurma hadis, Hz. Peygamber'in söylemediği, yapmadığı, karar kılmadığıbir şeyin ona nispet edilmesidir. Bunlara hadis demek bile Hz. Peygamber'e saygısızlıktır" diye konuştu.
Soylu, özetle şunları anlattı:
Hadis uydurulurken iki seçenek izlenmiş:
- Kişi Kendisinin uydurduğunu Hz. Muhammed'e nispet ediyor.
- Ortada dolaşan bilinen sözleri (alimlerin sözü, ata sözü vs.) Hz. Muhammed'e nispet ediyor.
Hz. Peygamber dönemi için de uyduruldu – uydurulmadı tartışması var. 40 – 41 yılında Hz. Osman'ın vefatıyla başladı hadis uydurma şeklinde bir görüş var. Bu konuda da ihtilaf var. Zaten hangi konuda anlaşabiliyorsak?! Genelde ihtilaflar üzerinde anlaşırız!
En büyük neden siyasî çıkarlar. Ayrıca herkesin algısı farklı, herkes beşer. Irak fethedilip merkez Kufe'ye taşınınca da yoğun bir uydurma faaliyeti görüyoruz.
Hadis uyduranlar ve yazılmasında rol oynayanlar:
- Zındıklar
- Hikayeci vaizler
Burda belki de en önemlisi küçük amellere büyük sevaplar veren hadisler
- Namazlarla ilgili uydurmalar
Başlarda senetlere önem verilmiş, ama sonradan önemini yitirmiş, çünkü senet ezberleyip uydurduğu hadisin başına koyanlar var.
- Salih, zahid, mutasavvıfların uydurmaları
- Şuubiyye
- Kişisel menfaat
- Ticarî hayat
Kur'an'ı elleyemeyenler, Peygamber'in ağzından uydurmuşlar da uydurmuşlar. Hadis rivayeti uydurma mı değil mi, tam olarak anlayabilmek uzmanlık isteyen bir durum; ama Kur'an süzgecinden geçirip İslam'a uygunluğunu test edebiliriz.
Fazlı İnderin / Haksöz-Haber