Platform adına basın açıklamasını okuyan Fazlı İnderin, ilan edilen kısmî ateşkesin ardından tüm dünyanın tarihteki en büyük sınavlarından birini verdiğine dikkat çekerek "Bu sınav sadece Gazze'nin değil, tüm insanlığın sınavıdır. Herkes üzerine düşeni yapmalı ve insan olmanın gereğini yerine getirmelidir. Bizler zulme karşı durarak safımızın insanlıktan yana, zulme karşı savaşan HAMAS'tan yana; teslim olmaktan değil, İslamî direnişten yana olduğunu haykırıyoruz" şeklinde konuştu. Hükümetin İsrail büyükelçiliğini kapatmasının ve ortak askerî tatbikatlara son vermesinin gerekliliğinin vurgulandığı açıklamada; fotoğraf sergisiyle yarım asrı aşan Siyonist vahşetin belgelenmek, gündemleştirilmek ve kamuoyu oluşturulmak istendiği ifade edildi. Açıklamada "Filistin halkı yalnız değildir. Bugün Filistin halkı adına mücadele eden HAMAS, aynı zamanda tüm insanlık adına da savaşıyor. Bütün imkansızlıklara rağmen İsrail'e karşı insanlık adına, İslam'ın adaleti adına destansı bir şekilde direniyor ve bu direniş dünyanın dört bir yanında emperyalizme, kapitalizme ve Siyonizm'e karşı mücadele verenlerin yolunu aydınlatıyor" ifadelerine yer verildi. Özgür-Der İzmir Şubesi, Çağrı-Der ve Özgün-Der'in desteklediği açıklamada "Her Yer Filistin, Hepimiz Filistinliyiz", "Siyonist Elçililk Kapatılsın", "HAMAS'a Selam, Direnişe Devam", "Yaşasın Küresel İntifada", "Susma Haykır, Direniş Haktır" sloganları atıldı. Etkinlik, Kürşat Yılmaz'ın 'Şeyh Ahmed Yasin'in Ümmeti Şikayeti' adlı mektubu okumasıyla son buldu.
Bir hafta açık kalan sergiyi, on binden fazla kişi ziyaret etti. Hükümete gönderilmek üzere imzaya açılan metne yaklaşık üç bin imza atıldı. Filistin ve İntifada temalı on beş bin bildiri ve iki bin adet kitapçık sağıtılan sergiyi gezenler, 'İsrail sorunu'nun dünü ve bugünüyle ilgili bilgilendirildiler.
Haber ve Fotoğrar: Betül Sena Özbek
HaksözHaber - İZMİR
Basın açıklamasının tam metni:
İki seneyi aşkın bir süredir abluka altında olan Gazze halkı, işgalci terör devleti İsrail'in 27 Aralık'ta başlayan saldırılarını açlığa, yokluğa ve tüm acı ölümlere rağmen direnerek püskürttü. 'İslam dünyası' diye tanımlanan bölge devletleri, birer kukla yönetim olduklarını bu süreçte bir kez daha açıkça ortaya koydular. Sömürgeci Batılı devletlerin kendilerine tanıdığı makam ve iktidarı kaybetme korkusuyla, kardeşlerinin ölümünü sessizce izlediler.
İsrail devleti, içerisinde hiçbir askerî üs bulunmayan; uzunluğu 40, genişliği 10 km olan Filistin'in Gazze şehrine tonlarca bomba yağdırmaya başladı. Vahşetin nasıl sınır tanımadığını hepimiz gördük. Aslında vahşet yeni başlamamıştı. 400 bin metrekarelik bu alana sıkıştırılmış, şehirlerinin etrafı duvarlarla çevrilmiş Gazze halkı, tam iki yıldır ambargo altında tutuluyordu elektriksiz, susuz... Fırınların çalışmadığı, ilaçların bulunamadığı bir yokluk içinde yaşatılıyordu. Çünkü Gazze halkı Siyonist İsrail'in 60 yıldır uyguladığı kanlı politikasına teslim olmamış ve direnişi seçmişti.
İlan edilen kısmî ateşkesin ardından tüm dünya, tarihteki en büyük sınavlarından birini veriyor.
Bu sınav sadece Gazze'nin değil, tüm insanlığın sınavıdır.
Herkes üzerine düşeni yapmalı ve insan olmanın gereğini yerine getirmelidir.
Bizler zulme karşı durarak safımızın insanlıktan yana, zulme karşı savaşan HAMAS'tan yana; teslim olmaktan değil, İslamî direnişten yana olduğunu haykırıyoruz.
Bugün bu toplumu yönetmekle sorumlu olan AK Parti Hükümeti de üzerine düşeni yapmalıdır. Gazze'ye yönelik saldırılar, kınamakla geçiştirilemez. Devlet olmanın gereği, devlet gibi davranmaktır.
Bu bağlamda, adaletin sağlanmasına olan özlemimizle diyoruz ki:
- Hükümet, İsrail'in uyguladığı vahşeti soykırım olarak tanımalıdır.
- Mevcut tüm askerî anlaşmalar iptal edilmeli; bu süreçte ABD başta olmak üzere emperyal güçlerden ve TSK'den gelmesi muhtemel baskılar kamuoyuyla paylaşılmalı ve tüm zorbalar ifşa edilmelidir.
- Her sene Konya'da yapılan hava ve Akdeniz'de gerçekleştirilen deniz tatbikatları iptal edilmelidir.
- Siyonist elçilik derhal kapatılmalı, Tel-Aviv'deki büyükelçi geri çağrılmalıdır.
Ya iktidar olmanın gerekleri yerine getirilmeli ya da katliamcı İsrail, destekçisi ABD ve diğer sömürgeci devletlerin kirli oyunlarıyla nasıl bir 'iktidar olamama sorunu'nun olduğu tüm insanlığa gösterilmelidir. Yapılması kolay olmayan şeyleri istemiyoruz; insanlık adına yapılması gereken şeyleri istiyoruz.
Bir haftadır açık bulundurduğumuz fotoğraf sergimizde yer alan kareler, yaşanan zulmün milyonda birini yansıtmıyordur belki de. Fotoğraf sergimizi ziyaret eden ve hükümete iletilmek üzere düzenlenen imza kampanyamıza katılan yaklaşık üç bin kişiye biz Filistin dostlarından ve Filistinlilerden desteklerini esirgemediklerini için teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Biliyoruz ki "Zulme sessiz kalmak, zulme ortak olmaktır." Yarım asrı aşan bu vahşeti belgelemek, gündemleştirmek ve kamuoyu oluşturmak ise, vicdan sahibi olduğunu iddia eden her insanın görevidir. Biz bir kez daha katil İsrail'in günümüze değin yapageldiği zulümleri unutmayacağımızı ve unutturmayacağımızı ve bunun sağlanması adına elimizden ne geliyorsa yapacağımızı buradan haykırıyoruz.
Siyonist İsrail'in bundan sonraki muhtemel katliamlarını engellemek, hiç şüphesiz tevhid ve adalet temelinde birlik olmaktan geçer. Bizler, İsrail'e karşı adaletten yana olmayı seçerek herkesi bu çağrıya uymaya davet ediyoruz. Herkesin kapitalizm karşısında ehlileştirilmeye çalışıldığı dünyamızda, başta Coca cola ve Marlboro olmaz üzere İsrail'e desteğini gizlemeyen birçok markayı ve bu markaların satışını yapan marketleri boykot edeceğimizi buradan deklare ediyoruz.
Filistin halkı yalnız değildir. Bugün Filistin halkı adına mücadele eden HAMAS, aynı zamanda tüm insanlık adına da savaşıyor. Bütün imkansızlıklara rağmen İsrail'e karşı insanlık adına, İslam'ın adaleti adına destansı bir şekilde direniyor ve bu direniş dünyanın dört bir yanında emperyalizme, kapitalizme ve Siyonizm'e karşı mücadele verenlerin yolunu aydınlatıyor. Biz Filistin halkıyla beraber İsrail'e, onun en büyük destekçisi ABD ve diğer batılı sömürgeci devletlere karşı insanlıktan yana direnmeyi seçtik. Bizler tüm insanlık adına savaşan HAMAS'ın yanında İslamî direnişi seçtik. Bizler vahşileşmiş ve gözünü tüm dünyayı kana bulamaya dikmiş katil İsrail'e karşı mücadele ederek insanca kalmayı seçtik.